İngiltere’yi Başbakan Truss mı, Maliye Bakanı Hunt mı yönetiyor?
İngiltere’de yeni Maliye Bakanı Jeremy Hunt’ın göreve başladıktan sonra, Başbakan Liz Truss’ın ekonomik vaatlerinin aksi yönünde adımlar atmaya başlaması, ülkeyi kimin yönettiğinin tartışılmasına yol açtı.
BBC TürkçePaul Seddon | Politika Muhabiri
İngiltere’de yeni Maliye Bakanı Jeremy Hunt’ın göreve başladıktan sonra, Başbakan Liz Truss’ın ekonomik vaatlerinin aksi yönünde adımlar atmaya başlaması, ülkeyi kimin yönettiğinin tartışılmasına yol açtı.
Bakan Hunt, Başbakan Truss’ın hâlâ hükümeti yöneten kişi olduğunu söyledi.
Fakat Truss’ın açıkladığı planların bugüne kadar ekonomide büyük çalkantılara yol açması nedeniyle Muhafazakar Parti içinde bazı siyasetçiler Truss devrinin kapanması gerektiğini düşünüyor.
Başbakan Truss’ın yazın başbakanlık yarışında en büyük vaadi vergileri azaltmaktı.
Truss Eylül’de göreve başladıktan sonra görevlendirdiği Maliye Bakanı Kwasi Kwarteng vergi indirimi içeren bir “mini bütçe” açıklamış fakat bunun kamuda daha fazla borçlanmaya yol açacağı endişesiyle sterlin büyük değer kaybetmişti.
Truss’ın Cuma günü görevden aldığı Kwarteng’in yerine atadığı Hunt ise önceki planlardan geri dönüldüğünü, vadedildiği gibi bir vergi indiriminin yapılamayacağını söyledi.
Bunun üzerine medyada, Hunt’ın Kabine’deki en güçlü üye olduğuna dair yorumlar çıkmıştı.
Hunt ise bu iddiaları reddetti ve “Yetkiler Başbakan’da” dedi:
“Eleştirileri dinledi ve değişti. Siyasetteki en zor şey olan değişimi yapmaya istekli.”
Hunt parti liderliği peşinde olmadığını da söyledi ve artık partisinin lider değiştirmeye değil liderin arkasında birleşmeye ihtiyacı olduğunu söyledi:
“Olabilecek en kötü şey, yeni ve uzun bir liderlik yarışı olur.”
Muhafazakar Parti’nin iç kuralları, yeni liderin bu şekilde değiştirilmesini ilk bir yıl boyunca yasaklasa da bazı Muhafazakar Partili vekiller, Truss’ın görevde ikinci ayı dolmadan başbakandan hoşnutsuzluklarını açıkça dile getirmeye başladı.
Bazıları Twitter hesaplarından da Truss’ın istifa etmesi gerektiğini paylaştı.
Sözlerinden dönen lider ülkeyi yönetebilir mi?
Laura Kuenssberg | BBC Sunucusu
Liz Truss’ın önünde iki seçenek vardı: Değiş veya yok ol. O da değişimi seçti. Peki bu adım siyasi otoritesinden geriye kalanı yok edip ipleri Jeremy Hunt’a mı devretti?
Eski bir bakan “Artık yetki Hunt’ta” diyor. Bir başkası “Hunt Başbakan’ın planlarını parçaladı” ifadelerini kullanıyor.
Kimileri de Truss’ın görevde kaldığını fakat iktidarda kalamadığını savunuyor.
Hunt söyleşimizde, bekleneceği üzere “Yetkiler Truss’ta” dese de kısa bir sürede Truss’ın ekonomi programının tersini uygulamaya koyması, Kabine’de güç dengesinin değiştiğini gösteriyor.
Vergi kesintilerinden geri dönülmesi, Truss’ı verdiği sözlerin tam tersini yapan bir hükümetin başında bırakıyor.
Peki verdiği sözleri tutamayacaksa ülkeyi yönetmeye hâlâ hakkı var mı?
Bir eski bakan, şu an ne Truss’ın ne de Hunt’ın meşruiyeti olmadığı görüşünde.
Öte yandan siyasette “Bu işler böyle gitmez” demek en kolay şeylerden biridir ve işler genelde öyle gitmeye devam eder.
Truss’ın öncülleri olan Boris Johnson da Theresa May de pek çok siyasetçinin tahmininden daha uzun süre görevde kaldı.
Muhafazakar Partili vekiller Truss’tan memnun olmasa da yerine kimi geçirebilecekleri konusunda bir uzlaşı yok.
Bazılarıysa bir kere daha başbakan değiştirmenin büyük bir hata olacağını düşünüyor. Konuştuğum üst düzey bir siyasetçi “Bir başbakan daha değiştirirsek sirk soytarılarına döneceğiz” diyor.
HUNT, TRUSS’IN EKONOMİ DENEYİNİ GÖMDÜ
Faisal İslam | Ekonomi Editörü
Eski Maliye Bakanı Kwasi Kwarteng’le, görevden alınmadan önce son söyleşiyi yaparken Truss’ın ekonomik deneylerinin sonunun geldiğini fark etmiştim.
Fakat yeni Maliye Bakanı Jeremy Hunt’ın sadece 24 saat içinde bu deneyin tabutuna son çiviyi çakacağını tahmin etmemiştim.
Eski Sağlık Bakanı Matt Hancock da “İyi niyetle liberter ekonomi lehine argüman üretenler vardı. Bu argümanları uygulamaya koyarak test ettik ve arkada bir nesle yetecek kadar kanıt bırakarak işe yaramadığını gördük” dedi.
Bütün bunlar olurken, bugüne kadar hükümetlere karşı açıklama yapmayan büyük şirketler de Truss’ı eleştirmeye başladı.
Şirket yöneticilerinin pek çoğu hükümet ihracatı ve dünyadan yatırım çekmeyi zorlaştıracak türden bir Brexit tercih ederken suskun kalmıştı.
Fakat geleneksel olarak siyaset hakkında en az açıklama yapan şirketlerden Tesco’nun yöneticisi “Muhafazakar Parti’nin bir büyüme planı yok” dedi ve hatta bunun ötesine geçerek “İşçi Partisi’nin pek çok ilginç fikri var” ifadelerini kullandı.
Kamuoyu bu sorulara yanıt arıyor: Yetki kimde? İzlenen politika ne? Makroekonomik istikrar var mı? Sterlinin değeri ne?
Şirketlerin yönetim kurullarında da aynı sorular dolaşıyor ve anketlerde hükümetten memnuniyetsizlik bu kadar artmışken daha fazla şirket yöneticisi fikirlerini açıklama cesareti buluyor.