İlk 9 ayında sağlıkta prim üretimi yüzde 20 artışla 8.5 milyar TL oldu

Tamamlayıcı sağlık sigortasında artış yüzde 61 olurken sektör yöneticileri ise kamuyla işbirliği ve ürün çeşitliliğine dikkat çekti.

Serhat Aligil

İklim değişikliği dahil değişen yaşam koşullarının getirdiği yeni riskler, sağlık sigortalarına olan ilgiyi büyütüyor. Küresel Covid-19 salgını bunu en iyi ortaya koyan kriterlerden biri oldu. Veriler de bunu ortaya koyuyor.

Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) verilerine göre, yılın ilk 9 ayında 2020 yılının aynı dönemine kıyasla “hastalık- sağlık” branşında prim üretimi yüzde 22.9 artarak 8.9 milyar liraya ulaştı. Bu kapsamda “seyahat sağlık” hariç “sağlık” branşında prim üretimi yüzde 20.1 artışla 8.5 milyar lira, bunun içinde yer alan tamamlayıcı sağlık sigortasındaki (TSS) prim üretimi ise yüzde 61 artışla 1.7 milyar liraya yükseldi. Bu verilere göre, TSS’nin toplam hayatdışı branşındaki payı yüzde 2.2’den yüzde 2.9’a, sağlık içindeki payı da yüzde 14.6’dan yüzde 19.6’ya yükseldi. Diğer detaylar ise şöyle:

- Sağlık sigortasının alt branşlarında prim üretimi, ilk 9 ayda geçen yılın aynı dönemine kıyasla “acil sağlık”ta yüzde 53.2 azalışla 108.8 milyon lira, “yabancılar için sağlık”ta yüzde 72.3 artışla 201 milyon lira oldu.

ACENTE İLK SIRADA

- Yılın ilk 9 ayında teminat adedi sağlık sigortasında yüzde 6.5 artışla 5 milyon 735 bine, bu kapsamda tamamlayıcı sağlıkta ise yüzde 20.2 artarak 1 milyon 779 bine ulaştı. Sigortalı sayısı (adedi) ise sağlıkta yüzde 19.8 artışla 6 milyon 759 bine, tamamlayıcı sağlıkta yüzde 33.6 artışla 2 milyon 192 bine yükseldi.

- Ayrıca hastalık-sağlıkta hasar, ilk altı ayda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 40.1 artışla 3.6 milyar liraya yükseldi. Teknik kâr da aynı dönemde yüzde 30.7 artışla 1.1 milyar lira oldu.

- 2021’in ilk 9 ayında sağlık sigortasındaki prim üretiminin yüzde 54.8’i “acente”ler kanalıyla gerçekleştirildi. Bu oran tamamlayıcı sağlıkta ise yüzde 60.8 oldu. Aynı sırayla ikinci sırada yüzde 27.4 ve yüzde 18.2 payla “brokerler” var. Üçüncü sırada sağlıkta yüzde 9.4 payla “banka”, tamamlayıcı sağlıkta ise yüzde 18.2 payla “broker”ler yer alıyor. 

‘SİSTEMDEKİ YERİ BELİRGİN HALE GELMELİ’

Anadolu Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Kerem Erberk, sektörün kamunun da desteğiyle sağlık sistemindeki yerinin belirginleştirilmesi ve kamunun üzerindeki finansman yükünü paylaşmak üzere TSS başta olmak üzere özel sağlık sigortasının gelişiminin desteklenmesinde fayda olduğunu vurguladı. Erberk şöyle devam etti: “Bu çerçevede sektörümüze düşen en önemli görevin açık, anlaşılır, farklı ihtiyaçlara ve gelir seviyelerine uygun kapsamlı ürün grupları hazırlamak olduğunu düşünüyorum. Kamu tarafında ise özel sağlık sigortası sahiplerine gelir vergisi teşviki, sağlık hizmetlerinde fiyat oranlarının artışının tespitinde sürdürülebilir, mutabakatı esas alan yöntemlerle referans noktaları tespit edilmesi gibi düzenlemelerin, toplumsal fayda sağlayabileceğine inanıyorum”. Ayrıca kamu ve üniversite hastaneleriyle entegrasyon da kurulmalı.

‘BÖLGELERE GÖRE FARKLI PRİMLE OLABİLİR’

IBS Sigorta Üst Yöneticisi Murat Çiftçi, sağlık sigortalarının tabana yayılması ve primlerin bütçeye göre ödenebilir olmasının çok önemli olduğunu vurguladı. 

Bunun için ürün çeşitliliğin artırılması gerektiğini ifade eden Çiftçi şunları vurguladı: “Örneğin özellikle özel sağlık sigortası için Marmara, Akdeniz gibi bölge bazında prim bazlı ürün çalışması yapılabilir, hastane seçenekli ürünler hayata geçirilebilir ya da muafiyetli ürünler sunularak sağlık sigortalarının çeşitliliği sağlanabilir. Bunun yanı sıra,  alternatif tıp ya da önleyici tıp gibi teminat yapılarının eklenmesi veya ülkede riskli hastalık bazında ürün ve sağlık-hayat karma ürünlerinin de hayata geçirilmesi gerekiyor. Yine özel sağlık yaptıranlara, SGK kullanılmadığı için devlet destekli prim ödemeli ürünler gibi seçenekler geliştirilebilir.” 

‘ÖZEL HASTANEDE HİZMET ALMANIN EN KOLAY YOLU’

Salgınla birlikte sağlığa ilişkin farkındalığın artmasının tamamlayıcı sağlık sigortasına (TSS) olan talebi büyüttüğünü belirten Sompo Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Ataman Kalkan, bu sigortanın bugün artık bir tercihten ziyade zorunluluk haline dönüştüğünü vurguladı.

Bu kapsamda son beş yılda TSS’li sayısının 134 binden yaklaşık 2 milyona yükseldiğini hatırlatan Kalkan, bunun potansiyelin en önemli göstergelerinden biri olduğunu belirtti. Yurttaşın sağlık için cebinden yaptığı harcamının da 2013’ten 2019’a 12.6 milyar TL’den 33 milyar TL’ye ulaştığını söyleyen Kalkan, şöyle devam etti: “Buna karşılık özel sağlık sigortacılığı pazarı 2020 verileriyle henüz 10 milyar TL. Bu rakamlar Türk halkının aslında TSS’ye ne kadar ihtiyaç duyduğunun bir göstergesi. Özel hastanelerdeki hizmetlerden faydalanmak için artık yüksek primli özel sağlık sigortalarına bağımlı kalınmıyor. Hem fiyat hem sağladığı kapsam açısından TSS’nin nüfusun geneline hitap ettiğini söylemek yanlış olmaz. Özel hastanelerde sağlık hizmeti almanın en kolay yolu TSS.”

YÜZDE 104 ARTIRDIK

Bu sigortayla ilgili şirketinin çalışmalarını da anlatan Kalkan, Nisan 2016’dan bu yana TSS’yi temel stratejik ürün olarak benimsediklerini, bunun sonucunda genel TSS pazarı 2020’de yüzde 52 büyürken kendilerinin yüzde 104’e ulaştığını kaydetti. Bu sigortayla ilgili en fazla önem verdikleri konunun, “ürünlerinin sigortalı sigortalılarına farklı değer önerileri sunması” olduğunu ifade eden Kalkan, bu konuda şu noktaları öne çıkardı: 

“Gerek ‘yatarak tedavi’ gerek ‘yatarak+ayakta tedavi’ planımızda, sigortalılarımız herhangi bir ek prim ödemeksizin check-up, avantajlı diş paketi, gündelik yatış tazminatı gibi benzersiz teminatlara da sahip oluyorlar. Ayrıca doğum planımızla sigortalılarımızın doğum eylemini en uygun primlerle ve ödeme kolaylığıyla gerçekleştirmelerine olanak sağlıyoruz.”