İktisatçı Murat Kubilay, 'son çıkış 28 Mayıs' diyerek uyardı: Modern anlamda sömürge ülkesi ve esir millet haline düşeceğiz

Kritik seçim öncesi Merkez Bankası'ndaki rezervler eksinin altına düşerken Ekonomist Dr. Murat Kubilay'dan korkutan açıklama geldi. 'Eksi rezerv' durumunun son olarak 2002'de yaşandığını ve ardından IMF ile anlaşma imzalandığını anımsatan Kubilay, "Modern anlamda sömürge ülkesi ve esir millet haline düşeceğiz. Son çıkış 28 Mayıs" ifadelerini kullandı.

cumhuriyet.com.tr

28 Mayıs seçimlerine çok kısa bir süre kala Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası faiz kararını sabit tuttu. Merkez Bankası'nda bulunan net rezerv de belli olurken ekonomist Dr. Murat Kubilay değerlendirmelerde bulundu.

Ekside bulunan net rezervin 2002'deki seviyeye geldiğinin altını çizen Kubilay, şunları söyledi:

"1- Finansal bağımsızlığımızı yitirmemize neden olan AKP'nin ülkemizi düşürdüğü durum bugün tarihi bir noktaya ulaştı. Merkez Bankası net rezervleri EKSİ 0,2 milyar dolara düştü. Bu noktaya en son 1 Şubat 2002 tarihinde gerilemiş ve 4 Şubat tarihinde IMF ile anlaşma imzalanmıştı.

2- Şu saatten sonra artık kimse lafı çevirmesin ve gerçekleri inkar etmesin. IMF'li günlere döndük. Üstelik bu verilerde makyajlar var. Misal Katar ile 15 milyar, Çin ile 6 Milyar, BAE ile 5 milyar ve Güney Kore ile 2 milyar dolarlık swap anlaşması düşürülmeden halimiz budur.

3- Dahası da var; Suudi Arabistan'dan alınan 5 milyar ile Azerbaycan ve Libya'dan yatırılan 1 milyar dolarlık mevduatları da unutmayalım. Tabii bu borç ve ödünçleri bize sağlamalarının nedenleri var. Suudilerle olanı tahmin etmek kolay. Kaşıkçı davası. Ya diğerleri?

4- Kim bilir ulusal çıkarlarımızı çiğneyen hangi gizli anlaşmalara imza attılar. Unutmayın, kimi zaman Dışişleri Bakanlığı personeli ve tercümanı da bu toplantılara sokulmadı. Keşke hepsi bu olsa, bir de Rusya ile muğlak ve Türkiye aleyhine asimetrik ilişkiler var.

5- BOTAŞ Merkez Banaksı'ndan doğalgaz borcunu ödemek için para almıyor. Hazine'den sağlanan sübvansiyon ve borç da yok. Rusya bize bedava doğalgaz mı veriyor veya gizli borç mu aldık? Koşulları nedir, teminat ne verilmiştir? İddia edildiği gibi BOTAŞ Rusya'ya mı bırakılacaktır?

6- Bu tip söylentiler doğru olmayabilir. Ancak Tank-Palet Fabrikası'nın nasıl Katarlılara verdiğini, pardon, neredeyse sermaye koyulmadan işletme hakkının Katar ile paylaşıldığını gördüğümüz için bu şüphelerimiz bizi korkutuyor. Dahası şu; acaba sırada Aselsan mı var?

7- Havelsan, Roketsan, TAI, TEI... Liste uzuyor. Türk Telekom ve Turkcell de acaba pazarlık masasında mı? BOTAŞ gibi milli petrol şirketimiz TPAO da zaman zaman gündeme geliyordu. Milli elektrik iletim şebekemiz TEİAŞ de.

8- Bunların tamamının hatalı iddia olduğunu umut edelim. Tam o esnada sözde yerli ve millilerin Hazine döviz gelir garantili mega projeleri akla geliyor. Tahmini 160 milyar dolarlık taahhüt var. Bu veriye abartı deniyor, öyleyse açıklayın dendiğinde, ticari sır mazereti geliyor.

9- Üstelik bu taahhütlerdeki ödemeler sabit değil; ABD ve Avrupa Para Birliği'nin enflasyon oranına endeksli. Vatandaşlar tarafından çoğunun kullanım oranı taahhütün çok altında. Taahhüde ulaşanlarda ise Hazine'nin doğrudan fiyat desteği var, yani yine cebimizden çıkıyor.

10- Fakat bugünkü konumuz finansal bağımsızlığımız, ona geri dönelim. Her ülke gibi Türkiye'de de merkezi hükumet yurt içinden borçlanır. Hatta Türkiye'de bu oran benzer ülkelerden düşüktür. İlk bakışta ne güzel değil mi? Maalesef şeytan ayrıntıda gizli.

11- Merkezi Hükumetin toplam iç borcu 2,3 trilyon TL. Sadece 5 yıl önce 550 milyar TL olduğunu, yani 5 katına çıktığını not düşelim. Ama asıl mesele bu değil. Bunun tamamı TL cinsi olması gerekirken 581 milyar TL'si dolar, avro ve altın cinsi. Yani içeriye de böyle borçlanmışlar.

12- Merkezi yönetimin bir de dış borcu var. Ne kadar? 114 milyar dolar. Kasım 2002'de sadece 56 milyar dolar idi. Hadi çok geriye gitmeyelim. Başkanlık sisteminden önce 89 milyar dolardı. Yalnız burada da şeytan ayrıntıda gizli. Bir de kamu bankaları var.

13- Kamu bankalarının toplam dış borcu 56 milyar dolar. 2002 sonunda kaçtı? 2 milyar dolar bile değildi. Başkanlık sistemi öncesinde 46 milyar dolar. Farkında değilsiniz ama kamu bankaları dış borca gömülmüş. Merkez Bankası da 5 yılda 2 milyar dolardan 33 milyar dolara fırlamış.

14- Keşke hepsi bu olsa; bir de yerel idareler ve KİT'ler var. 17 milyar dolar da orada borcumuz bulunuyor. Başkanlık sisteminden önce sadece 5 milyar dolardı. Hemen belirteyim; artışın nedeni belediyeler değil; yani Mart 2019 sonrasında CHP'li belediyelerle alakası yok.

15- Hesaplar karışmış ve moraliniz bozulmuş olabilir. Toparlayalım. 2002 sonunda kamu borcu 65 milyar dolardı. Başkanlık sisteminden önce kamunun dış borcu 140 milyar dolardı, şimdi 187 milyar dolar. Üstelik bunda Hazine döviz garantili projeler yok. Döviz cinsi iç borçlar yok.

16- Maalesef bitmedi, özelleştirmeler de var. Son 21 yılda 63 milyar dolarlık kamu varlığı, önemli bir kısmı yabancılara olmak üzere çeşitli yöntemlerle satılmış. Son yıllarda bu yavaşlamış. Sebebi; satılacak az varlık kalmış ve yabancılar Türkiye'de sermaye hukukuna güvenememiş.

17- Çok muhtemelen seçimlerden iktidar galip çıkarsa elde ne varsa satılacak. Tabii kamuya ait olmasa da ulusal sermayemizde bulunan bazı özel kurumları da unutmayalım. Garanti Bankası, Denizbank, Finansbank, TEB, Şekerbank, Alternatifbank, ING Bank... Hepsi yabancılara gitti.

18- Sıra gayrimenkullerde. Biliyorsunuz Türk vatandaşlığı önce 1 milyon dolara ve sonra 250 bin dolara pazarlandı. Şu andaki fiyat 400 bin dolar. Son 5 yılda 255 bin konut yabancılara satılmış. Arsa, zirai, ticari ve sınai arazileri bilmiyoruz. Vatan toprağı adeta yağmalanmış.

19- Bilgiseli özetleyelim. Merkez Bankası'nın net rezervleri 2002'deki IMF anlaşması düzeyinde. Bundan ödünç swaplar ve Hazine'nin diğer işler için tuttuğu miktarı düşersek durum EKSİ 76 milyar dolar. Yabancı merkez bankalarından 24 milyar ödünç ve 7 milyar dolar borç alınmış.

20- Hazine'nin durumu da fena. Dış borcu 89'dan 111 milyar dolara 5 yılda fırlamış. Kamu bankaları dipsiz kuyu. KİT ve yerel yönetimleri de ekleyelim. Kamu borcu 2002 sonunda 65 milyardan, başkanlık sistemi öncesi 140 milyara ve bugün 187 milyar dolara fırlamış.

21- Satılan konutlar, araziler, KİT'ler, reel sektör şirketleri, milli bankalar da cabası. Tüm bunların 2 ana nedeni var. İlki verimsiz kurgulanan ve kalkınmayı başaramayan ekonominin üretmeyip yurt dışından ithalat yapması. Yani kazanarak değil borçlanarak tüketmişiz.

22- İkinci sebebi ise gayri milli ve irrasyonel ekonomi politikalarıyla olağan yoldan makul faizle borçlanmak yerine; şaibeli ve yüksek faizli anlaşmalarla borcu arttıkça artacak hale sokmuşuz. Bu esnada ulusal çıkarların durumu şüpheli hale gelmiş.

23- Finali yapalım. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır ve asla bölünmeyecektir. Ancak bu ülkenin güzellikleri Türk milletinin değil, bir grup işbirlikçi yerli ile yurt dışındaki yağmacılar arasında paylaşılmıştır. Bizim tek yapabileceğimiz sandıkta bunu durdurmak.

24- Yeni nesiller mirasla kalmamışsa ev sahibi olamayacak. Yabancılara ait şirketlerde çalışacağız. Temettüler yurt dışına çıkacak. Ancak yoksulluktan biz o ülkelerde ev ve şirket alamayacağız. Modern anlamda sömürge ülkesi ve esir millet haline düşeceğiz. Son çıkış 28 Mayıs!

25- 21. yüzyılda sermaye küreselleşmiştir. Bunun adaletsiz olmaması için borç alan değil; borç veren olmalısınız. Verimsiz bir ekonomik sistem ve ulusal çıkarları koruyamayan bir hükumetle bunlar başarılamaz. Atalarımızı ve çocuklarımızı düşünün ve oyunuzu kullanın."