Hakan Kara ‘KKM saatli bombaya dönüştü’ dedi, temmuza işaret etti: ‘Her hafta 8-10 milyar dolar geri dönüş olacak’

TCMB eski Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara sosyal medya hesabından KKM sistemini değerlendirdi. Uygulamayı ‘saadet zincirine’ benzeten Kara “KKM’deki mevduatlar 120 milyar dolara çıktı. Temmuz’dan sonra her hafta yaklaşık 8-10 milyar dolar geri dönüş olacak. Devasa bir potansiyel döviz talebi… Özetle KKM, patlamaması için her seferinde daha büyük tavizler verilmesi gereken bir bombaya dönüştü” ifadelerini kullandı.

cumhuriyet.com.tr

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) eski Başekonomisti ve Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Hakan Kara, sosyal medya hesabından Kur Korumalı Mevduat sistemine yönelik değerlendirmelerde bulundu. 

KKM’yi ‘ponzi’ sistemine benzeten Kara, ‘saadet zincirine’ dönüştüğünü belirtti ve Temmuz ayına işaret etti. 

Prof. Dr. Hakan Kara’nın Twitter hesabından yaptığı paylaşımlar şu şekilde: 

"İlerde geriye dönüp baktığımızda şaşırmamak için Ponzi (saadet zinciri) kavramını anlamakta fayda var. Charles Ponzi 1920'de keşfettiği sistemle binlerce yatırımcıyı posta pullarıyla kâr elde ettiğine inandırmış ancak arkada bir değer üretimi olmadığı için sistem çökmüştür.

Ponzi sisteminde önce herkes mutludur, fakat zaman içinde saadet zincirinin sürdürülemeyeceği anlaşılınca daha büyük riskler alınır, büyük tavizler verilir; tahribat büyür ve sonunda sistem çöker. İçerde kalan yatırımcının canı fena halde yanar.

“KKM PONZİ OLARAK TARİHE GEÇMEYE ADAY”

Bizdeki KKM de bir ponzi olarak tarihe geçmeye aday. Devlet önce kendi parasının faizini yanlış belirleyerek itibarsızlaştırıyor, sonra da vatandaşa diyor ki TL’yi tutmak istemiyorsanız riskini ben alıyorum, yani kur koruması sağlıyorum.

KKM bir ponziye benziyor çünkü ortada bir değer olmadığı halde, önce herkes kendini geçici olarak mutlu hissediyor. Mesela KKM ilk çıktığında Bankalar mutluydu. Kurdaki kanama durdu, fonlama maliyetleri düştü. Bankalar ciddi karlar yazdılar.

Merkez Bankası mutluydu, bankalardan döviz dönüşümlü KKM’yi satın aldığı için döviz pozisyonundaki bozulmayı sınırlayabildi, kuru tutabildi. Hazine de mutluydu, fazla faiz ödemeden borçlanabildi.

Mevduat sahipleri de mutluydu. Hem mevduatlarına kur koruması sağladılar hem de dönem dönem dolar cinsinden iyi faiz aldılar. Fakat her ponzide olduğu gibi zaman içinde bu sistem de tıkanma işaretleri gösterdi.

“ÖMRÜNÜN UZATILMASI İÇİN FAİZLER SERBEST BIRAKILDI”

Bir süre sonra kurdaki yükselişin KKM’nin kamuya maliyetini artıracağı anlaşılınca kuru tutmak için TCMB rezervleri harcanmaya başlandı. Kamu artık çok da mutlu değildi. Çarkın dönebilmesi için bankalara hazine tahvili tutma yükümlülüğü getirildi.

Bir sonraki aşamada sistemin ömrünün uzatılması için mecburen KKM faizleri serbest bırakıldı, maliyetli yapılandırılmış ürünlere izin verildi. Fakat bankaların döviz varlıklarının bir kısmı (swap) TCMB tarafından satın alındığı için bankaların likit varlıkları azalıyordu.

“ATILAN ADIMLAR LİRALAŞMA DİYE SUNULDU”

Ayrıca KKM'nin sürdürülmesi için getirilen tahvil yükümlülüğü nedeniyle bankalar TL mevduat faizlerini de artırmak zorunda kaldılar. Velhasıl KKM’nin bankalara maliyet giderek artmaya başladı. Artık herkes mutlu değildi.

Bir sonraki aşamada bankaların ponziyi sürdürmeleri için sopalar güçlendirildi. Tahvil tutma zorunluluğu sıkılaştırıldı, çıta her seferinde yukarı çekildi. KKM ponzisini sürdürmek için atılan finansal mühendislik adımları da “makroihtiyati” ve “liralaşma” diye sunuldu.

“SAATLİ BOMBAYA DÖNÜŞTÜ”

Gelinen noktada KKM’deki mevduatlar 120 milyar dolara çıktı. Temmuz’dan sonra her hafta yaklaşık 8-10 milyar dolar geri dönüş olacak. Devasa bir potansiyel döviz talebi…

Özetle KKM, patlamaması için her seferinde daha büyük tavizler verilmesi gereken bir bombaya dönüştü. Üstelik sürekli büyüyerek potansiyel tahribatı artıyor. Bir nevi ponzi.. Farkı devletin bu yükü üstlenmeyi baştan taahhüt etmesi ancak ne zamana kadar yüklenebileceği meçhul.

KKM adlı saadet zincirinin sonuna doğru yaklaşılıyor. Bu saatli bombanın önce büyümesinin durdurulması, sonra da kontrollü bir şekilde etkisiz hale getirilmesi gerekiyor. Bu yapıda ısrar edilirse sonu hoş bitmeyecek. Uyarması bizden.”