Evren Devrim Zelyut'tan "Erdoğan dolarda ateşle oynuyor" çıkışı
Ekonomist Evren Devrim Zelyut, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada “Erdoğan’ın sihirli faiz/kredi sopası çalışmıyor, çalışmayacak. Lakin ekonomi nedeni ile oy kaybeden ve umutsuzca seçmenlerindeki erimeyi durdurmak isteyen Erdoğan ve ekibi için tek sorun rezervler ve güven de değil.” ifadelerini kullandı.
cumhuriyet.com.trEkonomist Evren Devrim Zelyut, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve kurmaylarının ekonomi politikasıyla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Son dönemde Merkez Bankası’nın aldığı faiz kararı ve kurdaki hareketliliği değerlendiren Zelyut, ekonomi politikasının kontrolden çıktığını ifade etti.
Cumhuriyet’e konuşan Zelyut, “Erdoğan’ın sihirli faiz/kredi sopası çalışmıyor, çalışmayacak. Lakin ekonomi nedeni ile oy kaybeden ve umutsuzca seçmenlerindeki erimeyi durdurmak isteyen Erdoğan ve ekibi için tek sorun rezervler ve güven de değil.” diye belirtti.
Zelyut'un ekonomi politikası ve kurdaki hareketlilik üzerine değerlendirmeleri şöyle:
"Erdoğan ve ekonomi kurmaylarının kurda oynadıkları çok tehlikeli bir oyun var. Bu oyun onların kafalarında tasarladıkları gibi gitmeyecek. Bedeli ise firmaların iflası, hane halkının ise artan işsizliği ve kontrolden çıkan kurlar olacak.
Adım adım gidelim ve bu tehlikeli oyunu sizlere anlatalım. AKP ekonomi modelinde ne zaman sıkışıklık olsa yani durgunluk ve işsizlik kendisini gösterse kolay yol seçilir: 'Faizleri düşür, piyasaya kredi pompala, ekonomik aktiviteleri canlandır ve durumu belirli bir süre idare et.'
AKP yönetimi zor yolu asla seçmemiştir. Çünkü zor yol üretim sistemini değiştirmektir. Yani dış girdiye bağlı olmadan çalışacak bir imalat sanayidir. Ancak bunun için reformlar gerekir. Eğitim, hukuk, ekonomi reformları ciddi bir emek, zaman ve planlama gerektirir. Oysa AKP yönetimi bunları gereksiz bulur; çünkü kredi basarak, konut üreterek ekonomi her daim canlandırılır.
Geçmişte faizi enflasyonun altına çekip, kredi basarak sahte bir cennet yarattıklarında (2017 Binali Yıldırım KGF’si, 2019 Berat Albayrak dönemi) dövize kaçış sonucu oluşan kur artışını engellemek için rezervleri kullanılmışlardı. Ama şimdi rezerv yok. Geçmişte bu denli dış politik sıkıntılar da yoktu. Yani aynı anda ABD, Rusya ve AB ile ters düşerek oluşmuş bir diplomatik zafiyet, Türk ekonomisine olan yatırımcı güvenini bitirmemişti.
İşte kırılma noktasına geldik: Yukarıdaki gerekçelerle Erdoğan’ın sihirli faiz/kredi sopası çalışmıyor, çalışmayacak. Lakin ekonomi nedeni ile oy kaybeden ve umutsuzca seçmenlerindeki erimeyi durdurmak isteyen Erdoğan ve ekibi için tek sorun rezervler ve güven de değil.
KUR SERT ŞEKİLDE YUKARI ÇIKACAK
Türkiye’de tarım ve imalat sanayi dışa bağlı. Bu ithalatçı yapı nedeni ile artan kurlar maliyetleri yukarı çekip, fiyatları artırıyor. Ekonomi çalıştıkça hem ürün hem enflasyon üretiliyor. İşte bu Türkiye’den kaynaklanan yapısal bir sorun. Ancak buna şimdi bir de salgın nedeni ile artan yurt dışı fiyatları da eklendi. Enerji ve emtia fiyatları roket gibi yukarı gidiyor. Bu gelişmelere bağlı olarak iki önemli sonucu kurlardaki fiyatlamalarda izliyoruz:
Amerika’da piyasa oyuncuları enflasyonun FED’in söylediği gibi geçici olmayacağını düşünmeye başladı. Enflasyonun bir süre daha hayatlarında kalacağına dair beklentiler tahvil faizlerinin yukarı hareket etmesinden anlaşılıyor. Bu da doların değer kazanmasına neden oluyor.
Diğer taraftan dolar endeksine baktığımızda da görülen yukarı hareketin, piyasada oluşan ‘kalıcı enflasyon beklentilerinin’ küresel bir teyidi olduğunu söyleyebiliriz.
Buradan çıkan sonuç ise değerlenen doların Türkiye’de kuru daha sert şekilde yukarı çekeceğidir. Amerikan Merkez Bankası Başkanı Powell’ın her ay piyasaya verdikleri 120 milyar doların kısılacağına dair açıklama yapmasına rağmen, TCMB Başkanı’nın buna ihtimal vermemesi ise Türkiye için ayrı bir şansızlık, küresel finansal oyunu okuyamamak demektir.
Amerika’da varlık alımlarının azaltılması (verilen 120 milyar doların kısılması) basiretsiz TCMB politikaları ile birleşip kuru 8,90 yapıyorsa, 2022’de FED faiz artırımları ile piyasadan çekilecek dolarlar kurda nasıl bir tahribat yapar? Takdiri sizlere bırakıyorum.
ENFLASYON KRİZİ KAPIDA
Kur fiyatlamasında ABD ve Türkiye kaynaklı gelişmelere ek olarak; özellikle Avrupa’da rekor üstüne rekor kıran doğalgaz fiyatlarını, 80 dolara yaklaşmış, raporlarda 90 dolar olarak anılan petrol fiyatlarını da unutmamak gerek. Bütün bunlar AB için de enflasyonu yukarı çekiyor.
Doğal olarak enerjinin tedarik sorunları haricinde, artan fiyatları da Türkiye’de büyük bir enflasyon dalgası yaratarak hem vatandaşın alım gücünü kısacak, hem de Lira’da değer kayıpları yaratacak.
Erdoğan ve ekibi, ABD ve AB kanatlarından gelen bu duruma karşı gözlerini kapayarak, seçimlerde başarılı olma adına, eskiden kalma ekonomik taktiklerini uygularken ülkeyi yavaş yavaş büyük bir stagflasyon dalgasına (durgunluk içinde enflasyon) teslim etmek üzeredirler.
Bugün enflasyonun baz etkisi ile gerilemesine umut bağlayanlar üzerlerine gelen ‘enerji/emtia tedarik ve fiyat krizinin’ Türkiye’de enflasyonu nasıl zıplatacağından habersizdirler.
En iyimser tahminle 8,80 dolar/TL ve yüzde 15 enflasyonun varacağı kur hedefi 10,12’dir. Bu rakama jeopolitik riskler ve FED etkisi dahil değildir. Peki sistem dışa bağlı çalışırken hangi Türk firması içeride bu kura dayanır? Enflasyon sizce ne olur?
EKONOMİK ENKAZA ADIM ADIM
Erdoğan ve ekibi söylemese de, kuru 9 civarında kabul ederek ekonomiyi ihracatçı firmalarla 2023’e kadar kör topal taşımayı düşünüyorlar. Ancak ihracat rakamlarının zafer diye anlatılmasına rağmen, Ağustos ayında enerji ürünleri ve altın hariç ihracatın yüzde 52,4, ithalatın yüzde 46,8 arttığını gördük. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı yüzde 3,1. Bu da rezervi dolduracak katma değeri yüksek ürün satamadığımızı gösteriyor. Ve en kötüsü şişirdikleri ihracatı yapmak için ithalata mecburuz, ithalatın yüzde 91,7'si yarı mamul/sermaye malı.
Erdoğan Lira’nın değer kaybını önleyemiyor. Madem Lira değer kaybediyor bari ihracata yarasın demesi de boşuna olacak. Çünkü rakamları gördünüz, Lira’da büyük değer kayıplarına rağmen cari açık devam ediyor: -29,7 milyar dolar. Demek Lira değer kaybetmese idi, açık çok daha kötü olacaktı.
Bu ihracattan emekçiler pay alıyor mu? Hayır! Büyüme rakamlarında bunu yakından gördük.
Sözün özü, 12 aylık dönemde çift haneye ulaşmış kur ve büyük bir stagflasyon yaşayacağımız ekonomik enkaza doğru adım adım ilerliyoruz."