Erdoğan'dan acil 'kaynak' turu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 200 kişilik işadamı heyeti ile Körfez turuna başlıyor. Hedef ilk etapta 10 milyar dolar olmak üzere 25 milyar dolar kaynak bulmak.

Cumhuriyet

İktidar boşalan Hazine’yi yerel seçimlere kadar toparlayabilmek için kolları sıvadı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ön görüşmeler yaptığı Körfez ülkelerine bu kez Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gidiyor. Körfez gazetelerinde yer alan yorumlara göre acil 10 milyar dolarlık yatırım anlaşmasının ardından üç ülkede 50 milyar doları bulan iç varlık satışı planlanıyor. 

IMF YERİNE KÖRFEZ

Erdoğan, ekonomik ilişkiler ana maddesi ile bugünden itibaren Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) kapsayan üç günlük Körfez turuna çıkıyor. Bu tura Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu da (DEİK) 200’den fazla iş insanı ile katılacak. Erdoğan’ın muhataplarıyla sağlık, enerji, gıda güvenliği, tarım teknolojileri, savunma sanayi, lojistik, tahıl, e-ticaret, petrokimya ve finans gibi alanlarda işbirliğini ele alması bekleniyor. 

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Körfez turu kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Suudi Arabistan, Katar ve BAE’de iş forumu düzenleyecek. Bölgede Türkiye ile bir dönem sorunlu olan bu ülkeler arasında ilişkilerin yeniden canlanmasına ilişkin yorumlarda “Türkiye’nin zarar görmüş ekonomisini uzun vadede iyileştirme çabasıyla Suudi Arabistan ile yatırım odaklı ilişkiler çağına” döndüğü belirtiliyor.

(Esfender Korkmaz)

Prof. Dr. Esfender Korkmaz ise ziyareti şöyle yorumluyor:

“Türkiye’nin kapı kapı gezip para arıyor imajı ciddi yabancı yatırımcıyı daha da kaçırıyor. İktidar şu an Körfez ülkelerinden yüksek faizle kredi alabilir, Varlık Fonu’ndaki şirketleri satabilir veya kamu binalarını onlara satıp onlara kira ödeyebilir. Bunların hepsi de çok maliyetli ve kötü imajlı. Bunun yerine IMF’ye gidip ucuz faizle 100 milyar dolar kredi alması hem daha akılcı hem daha itibarlı olurdu. Ama tabii IMF, cumhurbaşkanı sarayına ve harcamalarına müdahale ister, bütçede tasarruf ister. Seçime giden bir hükümet de bu sebeple IMF’yi istemiyor. Ama maalesef ki Türkiye’yi IMF’ye mecbur hale getirdiler ve tek çıkış yolu orası kaldı.”