Enerji kriziyle birlikte artan maliyetler, tedarikçilerin 2022’deki en büyük sorunu
Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği’nin 119 firmayla yaptığı araştırmaya göre; enerji krizi nedeniyle yurtdışı müşterilerin üretimlerinde düşüş olacağını öngörenlerin oranı yüzde 98.
Halit BolkanTürkiye otomotiv tedarik sanayinin çatı kuruluşu Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD), artan enerji maliyetlerinin otomotiv tedarik sanayisinde yer alan firmalara etkilerini ortaya koyan güncel araştırmasını paylaştı. Dernek üyeleri arasında yapılan son anket çalışmasına göre; enerji darboğazı nedeniyle katılımcıların yüzde 98’i, yurtdışı müşterilerin üretimlerinde düşüş olacağını ifade ediyor.
TAYSAD Başkanı Albert Saydam, artan enerji maliyetlerinin tedarik sanayisinin bilançolarına negatif etkisine dikkat çekti. Saydam, özellikle Türkiye’deki OEM’ler (orijinal ürün üreticisi) ile yapılan mevcut sözleşmelerin, enflasyonun yüzde 15 gibi düşük ve stabil olduğu dönemlerden kalan uygulamalar olduğunun altını çizerek “Yüksek enflasyonlu bu dönemde, artan enerji maliyetlerinin eklenmesiyle Türk otomotiv tedarik sanayi çok ciddi kayıplar yaşıyor. Ana sanayi firmalarıyla yapılan sözleşmelerdeki uygulama ve fiyat güncelleme yöntemleri, güncel maliyet yapımız karşısında yetersiz kalıyor. Yaptığımız üretimde yurtiçi OEM’lerin, enerji maliyetlerinde oluşan artışın büyük bir kısmını ya da tamamını ödememesi, sektörün şu an en önemli sıkıntılarının başında geliyor. Tedarik sanayisinin ayakta kalabilmesi için burada çok hızlı bir düzenleme yapılmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
SATIN ALMAYI ZORLAŞTIRIYOR
Ankete katılan üyelerin yüzde 88’inin ham madde alımlarındaki ödeme vadelerinin kısaltıldığını ya da peşine dönüldüğüne de vurgu yapan Saydam, “Tedarik sanayisinin tedarikçisi olan büyük hammadde üreticileri, tek taraflı olarak enerji maliyetlerini fiyatlarına ekleyip fiyatları sürekli artırırken diğer taraftan da hammadde alımlarında satın alma koşullarını gittikçe zorlaştırıyorlar. İşte böyle bir noktada hammadde üreticileri ile OEM’ler arasında kalan tedarik sanayi, her geçen gün mali gücünü ve rekabetçiliğini kaybediyor. Bu durum da tedarik sanayi şirketlerinin yeni yatırım yapmasını engelliyor. Bütün bu olumsuz sonuçlar, bilançolara da yansıyor. Birçok üyemizin altı ay sonrası bilançolarına baktığımızda ciddi riskler oluştuğunu görüyoruz. Hammadde üreticileri ve ana sanayi firmalarının bilançolarında sürekli iyileşmeler görünürken tam olarak iki arada bir derede kalan tedarik sanayisini gelecekte zor günler bekliyor” dedi.
YÜZDE 200 ARTTI
Küresel anlamda birçok üreticiye de yansıyan enerji krizinin etkilerinin de yer aldığı araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 62’si, kış aylarında enerji temini sıkıntısı yaşanacağını öngörüyor. Ankete katılanların yüzde 90’ının, yurtdışındaki araç üreticilerinde bekledikleri üretim düşüşünün çift haneyi geçeceğini belirtmesi dikkat çekti. Katılımcıların yarısından fazlası, Eylül 2020’ye göre satılan mamul maliyetleri içinde enerji payının yüzde 200 arttığını özellikle vurguladı. Yüzde 87’si ise yurtiçindeki üreticilerin enerji maliyetlerinden dolayı üretim aşamasında oluşan artışın büyük bir kısmını ya da tamamını ödemediğini belirtti. Katılımcıların yüzde 74’ünün yurtiçi müşterilerinin fiyat güncelleme sıklığında iyileştirme yapmadığını belirtmesi de bir başka şikâyet konusu.
MAKYAJLI DS 7 KASIMDA GELİYOR
Hayatına 1950’lerde Citroen’in bir modeli olarak başlayan, 2000’li yıllarda bir model ailesine dönüşen, 2017’de ise marka haline getirilen DS’in en çok satılan modeli olan DS 7 Crossback’in makyajlı versiyonu, DS 7 adıyla kasım ayında Türkiye’de satışa sunulacak. İlk etapta 1.5 litre dizel, 1.6 litre benzinli ve 225 HP’lik şarj edilebilir hibrit versiyonları satılacak olan DS 7’nin 2023 yılı ilk çeyreğinde 300 HP ve 360 HP’lik şarj edilebilir versiyonları da gelecek. Yılsonunda ise benzinli versiyon satışı bitecek. DS Türkiye Genel Müdürü Selim Eskinazi, “Halihazırda 2 bin 500’e yakın araç parkı ile DS Automobiles’in Türkiye’de genişleme stratejisinin başlangıcını temsil eden DS 7 Crossback meşaleyi yeni DS 7’ye devrederken, tamamen elektrikli otomobillere olan yolculuğumuzdaki simge model olmayı sürdürecek. ‘Fransız Lüksü’ algısının yaygınlaşmasındaki öncü modelimiz DS 7, bir dizel, üç farklı hibrit motor seçeneğiyle ekonomi, verimlilik ve performansı eksiksiz güvenlik teknolojileriyle sunmaya devam edecek” dedi.
IONİQ 5 TÜRKİYE YOLLARINA ÇIKIYOR
Hyundai, Türkiye’deki elektrik otomobil atağını Ioniq 5 ile sürdürüyor. Daha önce Kona modelinin iki farklı güç ve menzile sahip versiyonlarını satışa sunan marka, elektrikli otomobil markası haline getirmek için çalıştığı Ioniq 5 adlı modeliyle C SUV segmentinde Tucson’a elektrikli kardeş getirmiş oldu. Elektronik sürüş destek sistemleri ve konfor açısından zengin bir donanım paketi olan Progressive donanım seviyesiyle satışa sunulan Ioniq 5’in fiyatı 1 milyon 970 bin TL olarak açıklandı.
E-GMP adı verilen elektrikli otomobillere özel geliştirilen bir platform üzerinde yükselen Ioniq 5, 4 bin 635 mm’lik uzunluğu ve 1605 mm’lik yüksekliğiyle çok iri bir hatchback gibi görünüyor. Üç metrelik aks mesafesi, C segmentinden çok D segmentinin iç mekân genişliği anlamına geliyor. Orta konsolun ön koltuklarla beraber 140 mm ileri-geri hareket edebilmesi, arka koltukların 135 mm kaydırılabilmesi gibi özellikler 527 litrelik bagajın ve iç mekânın kullanım şartlarına daha uyumlu alanlar yaratılabilmesine olanak sağlıyor. Koltuklar, tavan döşemesi, kapı döşemeleri, zemin ve kol dayama gibi iç mekândaki parçaların çoğu, geri dönüştürülmüş PET şişeler, bitki bazlı (bio PET) iplikler, doğal yün iplikler ve ekolojik deri gibi çevre dostu ve sürdürülebilir kaynaklı malzemelerden üretilmiş.
SÜRDÜRÜLEBİLİR LASTİKTE YENİ ADIM
Dünyanın en büyük lastik üreticilerinden Michelin, plastik ve tekstil polimerlerinin yaşam döngüsünde devrim yaratacak yenilikçi biyoendüstriyel çözümlere öncülük eden Carbios ile yüzde 100 sürdürülebilir lastikler geliştirmeye yönelik ilk adımı attı. Michelin, teknik gereksinimlerini karşılayacak yüksek mukavemetli lastik elyafları üretmek için Carbios’un PET plastik atıklarının kullanımında uyguladığı enzimatik geri dönüşüm sürecini başarıyla test edip uyguladığını açıkladı.
Her türden PET atığının sonsuza dek dönüştürülebilmesine olanak tanıyan bu işlem, aynı zamanda yüzde 100 geri dönüştürülmüş ve yüzde 100 geri dönüştürülebilir PET ürünlerinin de işlenmemiş PET kalitesinde üretilmesine yol açıyor. Lastiklerde kullanılmak üzere geri dönüştürülmüş teknik elyaf üreten ve test eden ilk şirket olan Michelin, 2030 yılına kadar yüzde 40 ve 2050 yılına kadar yüzde 100 sürdürülebilir (yenilenebilir veya geri dönüştürülmüş kaynaklardan gelen) malzemeler kullanma sözünü veriyor. Yeni uygulama Michelin’de hayata geçirildiğinde, yılda yaklaşık üç milyar plastik şişe, şirketin lastiklerinde kullanılmak üzere teknik elyaflara dönüştürülebilecek.