EBSO Başkanı Yorgancılar: Umarım, sanayicimizin fedakârlığı, katlanılan zorluğa değer
Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar: Büyümenin yüzde 2-2.5 seviyelerinde enflasyonun da yüzde 43-45 aralığında gerçekleşmesini bekliyorum. Bu yıl artık bitiyor. Önemli olan gelecek yıldır.
Şehriban KıraçEge Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, özellikle sonbahar ve kış aylarında iflaslarda artış yaşanacağını ifade ederek “Özellikle yükselen faiz oranlarıyla birlikte, krediye erişim imkânının büyük oranda daralmış olması, sanayicileri daha da zorlayan bir sürece soktu. Sanayiciler için zorlu süreç devam edecek” dedi. Ender Yorgancılar ile sanayicinin sorunlarını konuştuk.
EN SERT DARALMA
2024’ün ikinci çeyreğinde yüzde 1.8 ile küçülen tek sektör sanayi oldu. Bu alandaki küçülmeyi nasıl yorumlamak gerekiyor?
2024 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 1.8 ile küçülen tek sektör sanayi olmasının yanı sıra, sanayi üretim endeksi haziran ayında yüzde 5, temmuz ayında yüzde 3.9 daraldı. Sanayi üretimindeki bu daralmalar, 2023 Kahramanmaraş depremlerinden beri en sert daralma olarak kayda geçti. PMI imalat satın alma yöneticileri endeksinin de 2024 Mart ayından beri gerileme eğiliminde olduğunu ve temmuz ayında 47.2 düzeyine gerilediğine tanık olduk. Tüm bu daralma verileri, enflasyonla mücadele kapsamında uygulanan faiz artırım ve sıkılaşma politikasıyla AB ülkelerindeki yavaşlamanın bir sonucu olarak yorumlamak gerekiyor. Yüksek maliyetler, finansmana ulaşım sıkıntıları, ihracat pazarlarındaki daralmanın açık bir sonucu.
Sizin de “Sanayi kaybederse Türkiye kaybeder” yorumunuz var, bu küçülmenin derinleşmesi nelere yol açabilir?
Sanayi kaybederse, Türkiye kaybeder yorumumuz her zaman geçerliğini koruyor. Sıkılaşma politikasına başlandığında, bakan Mehmet Şimşek ve ekonomistler tarafından çok zor iki yıllık bir sürecin bizi beklediği ancak enflasyonla mücadele kapsamında bu sürece katlanmak gerektiği ve sonunda işlerin tekrar rayına gireceği açık şekilde ifade edilmişti. Umarım, sanayicimizin fedakârlığı, katlanılan zorluğa değer. Çünkü, esas olan enflasyonda kalıcı düşüşü yakalamaktır. Bu bağlamda, sanayideki daralmanın bir süre daha devam edeceğine, politikalarda bir sapma veya olağandışı gelişmeler olmadığı sürece orta ve uzun vadede tekrar toparlanacağına inanıyorum.
MALİYETLER ZORLUYOR
Artan girdi maliyetlerini düşündüğümüzde gelecek dönemde sanayicileri neler bekliyor?
Artan finansman ve girdi maliyetleri sanayicilerimizi en çok zorlayan husus. Özellikle yükselen faiz oranlarıyla, krediye erişim imkânının büyük oranda daralmış olması, sanayicileri daha da zorlayan bir sürece soktu. Döviz kurunun uzun zamandır sabit olması ise ihracatçılarımızı zorluyor. Bu sürecin bir süre daha devam edip, sanayicilerimizi zorlamaya devam edeceği aşikârdır. Daralma sürecinin etkilerinin zayıflamasıyla, artan maliyetlerin olumsuz etkileri de azalacak. Ancak, önemli olan sanayinin buna benzer finansal kırılganlık konjonktürlerinden daha az etkilenebilecek sağlamlıkta olmasıdır. Üretimin sürekliliği açısından ihtiyaç duyulan ara eleman sorununun da çözülmesi gerekiyor.
Son dönemlerde birçok sektörden şirket iflasları ve konkordato haberleri geliyor. Önümüzdeki dönemlerde iflaslarda artış bekliyor musunuz?
Özellikle sonbahar ve kış aylarında sanayideki istihdamın daralacağı, konkordatoların artacağı ve zombi şirket olarak tabir edilen finansal açıdan yeterince sağlam olmayan şirketlerde iflasların daha fazla olacağı ekonomistlerce dile getiriliyor. Bu anlamda, iflaslarda artış yaşanacağını ifade edebiliriz.
Son dönemlerde üyelerinizde özellikle hangi alanlarda şikâyetler alıyorsunuz?
Ege Bölgesi ve bölgenin lider kenti İzmir, yaşanan tüm zorluklara rağmen Türkiye ekonomisine değer katmaya devam ediyor. Mevcut konjonktürde, bölge sanayicilerinin konuları, ülke genelindekilerle bire bir aynı. En öncelikli çözüm bekleyen konumuz enflasyon. Üretimdeki girdi ve finansman maliyetleri çok yüksek. Döviz kurunun mevcut seviyesinin ve döviz bozdurma zorunluluğu gibi mevzuat uygulamalarının ihracatçıları zoruyor. Memleket meselesi olarak gördüğünüz ara/aranan eleman yetersizliği var. 2012’de başlatılan KDV tevkifatı uygulaması ile üretim ve satış zincirinin her aşamasının zincirleme olarak vergilendiriliyor, bu bir sorun. Ayrıca vize alımları ve yurtdışı seyahatleri çok zorlaştı.
2024 ENFLASYON HEDEFİ ÇOK İYİMSER
OVP’de başta enflasyon, işsizlik, büyüme ve döviz kuru tarafındaki öngörüleri nasıl değerlendiriyorsunuz, bu hedeflerin tutma ihtimali var mı?
Dezenflasyonist süreçte, yapılan fedakârlıkların karşılığını gelecek seneden itibaren almayı ümit ediyoruz ki OVP’deki veriler de bunu teyit ediyor. Elbette öngörülerin tutması için hem para hem de maliye politikalarının birbiriyle uyumlu şekilde kesintisiz hareket etmesi şart. Ancak, 2025 enflasyonunu oldukça iyimser bulduğumu ifade etmem gerekiyor. 2025’in ilk yarısında izlenecek politikalar bu anlamda belirleyici olacak. Bu da yatırımlar ve ihracatın üstündeki baskıyı ya daha da artıracak ya da ortadan kaldıracaktır. Enflasyonla mücadelede, para politikasını destekleyen tüm adımların da eşzamanlı atılmasını bekliyoruz.
BU YIL BİTİYOR 2025’E BAKALIM
2024 sonu enflasyon, büyüme ile ilgili öngörüleriniz nelerdir, 2025 yılıyla ilgili öngörüleriniz belli oldu mu?
Büyümenin yüzde 2-2.5 seviyelerinde enflasyonun da yüzde 43-45 aralığında gerçekleşmesini bekliyorum. Bu yıl artık bitiyor. Önemli olan gelecek yıldır.
Enflasyonla mücadele programından taviz verilmezse, enflasyondaki gerilemenin yavaş da olsa devam etmesini, ancak 2025 yılı hedefinin biraz daha üstünde gerçekleşmesini bekliyorum. Enflasyonda zirvenin geride kalmış olması, geçmiş 1 yıla göre plan yapmamıza imkân tanıyacak. Bu açıdan umutluyuz. Ve mutlaka, enflasyonla mücadelenin kesintisiz devam etmesini, maliye politikaları ve yapısal reformlarla da desteklenmesini zaruri görüyorum.
HER KRİZ BİR DERS
Türkiye ekonomisindeki belirsizlikler ve yaşanan kriz nedeniyle sizler iş yapış biçimlerinizi nasıl değiştiriyorsunuz?
Her bir kriz yeni bir ders, yeni bir öğreti niteliğindedir. Son yıllarda dünya genelinde pandemi, enflasyon, Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail-Filistin savaşı vb. gibi pek çok siyasi ve ekonomik kriz deneyimliyor, bunların etkilerini Türkiye’de derinden hissediyoruz. Bu krizler bize her şeyden önce tarım ve gıdada kendi kendine yeter bir ülke olmanın, pandemi gibi acil durumlara hazırlıklı olmanın, sanayi sektöründe katma değerli üretim yapmanın önemini gösterdi. Krizlerle birlikte, teknoloji odağında hızla değişen dünyaya uyum sağlamak için de iş yapış şekillerimiz dijitalleşme yönünde değişiyor. Bununla birlikte, küresel ekonomideki çoklu kriz ortamında ihracat pazarlarımızı çeşitlendiriyoruz. Bütçe planlamasını, dijital ve yeşil dönüşümü de katarak yapmaya çalışıyoruz.