Dar gelirli hep mağdur: Düşük faizle enflasyona ezdirilen yurttaş şimdi de yüksek faizin kıskacında

İktidarın ekonomi politikaları ne olursa olsun kaybedenin hep dar ve sabit gelirli yurttaşlar olduğunu söyleyen ekonomistler, “Acı faturanın kime kesileceği siyasi bir tercihtir. İktidar bunu dar gelirliye yüklememeli” diyor.

Ali Can Polat

Önce düşük faiz politikası ile enflasyonu ve dolar kurunu patlatıp yurttaşı yoksulluğa ve kredi kartı ile ayakta kalmaya zorunlu kılan iktidar, şimdi de yüksek faiz politikasıyla gelen acı ilacı dar gelirliye içiriyor. Bir yandan vergi artışları diğer yandan ücretlerde alım gücü kaybı nedeniyle geçinemez hale gelen yurttaş, şimdi de hayatını döndürmek için kullandığı ihtiyaç kredileri ve kredi kartlarında tırmanan faizlerle baş başa. Ekonomistler, “Siyasi tercihler nedeniyle fatura halka ödetiliyor. Sıkıntılar en az 3-4 yıl sürecek” diyor.

(Hayri Kozanoğlu)

Faizlerin suni bir şekilde düşük tutulmasının borçlanmayı kolaylaştırdığını hatırlatan Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, “Yurttaş kötü ekonomi yönetiminin bedelini ödüyor” dedi ve şunları ekledi:

“ÖTV ve KDV zamlarının ertelenmesi insanların harcamalarında vergi yükünü hafif tutuyordu. Seçimlerle birlikte bunların hepsi patladı. Yurttaş bir cendereye sokuldu. Şimşek ve Erkan ekibinin genel anlayışı da bunun acısını yurttaştan çıkarmak gibi görünüyor. Dar gelirli borçlanarak sorunlarını erteleyebiliyordu. Şimdi hem ücretlerin düşürülmesi öngörülüyor hem de borçlanma zorlaştırılıyor. Oysa fatura kazananların vergilendirilmesi ile finanse edilmeliydi. Toplumsal barış risk altında.”

(Selva Demiralp)

‘TOP HÜKÜMETTE’

Acı reçetenin maliyetinin nasıl dağıtılacağını siyasi tercihlerin belirlediğini vurgulayan Prof. Dr. Selva Demiralp ise şunları söyledi:

“Faiz yavaş etki eden bir ilaç. Enflasyonu düşürmesi zaman alacak. Kaldı ki hastalığın şiddetine oranla ilaç dozu da yüksek değil. Enflasyon düşüp fiyat istikrarı sağlandığında vatandaş rahatlayacak ama bu mücadele sabır ister. Bu uzun süreçte ilacın yan etkilerini hafifletecek çözümler üretmeniz, maliyeti düşük gelirliler üzerine yüklememeniz gerekir. Bunu da hükümet yapabilir. Şayet bu maliyet adil dağılmazsa sosyal dokuda oluşacak yıpranma da hükümet üzerinde baskı yaratır. Vaktinden önce yani enflasyon düşmeden prematüre faiz indirimleri başlayabilir. Kanımca en büyük risk bu olur. Çünkü tedavi yarım kalır.”

(Evren Bolgün)

‘ÇALIŞANIN KAYBI 4 YIL SÜRER’

Hanehalkını çok zor günler beklediğini söyleyen Prof. Dr. Evren Bolgün, “Enflasyondaki artışı en çok hissedenler gelirini enflasyon kadar artıramayan dar gelirlilerdi, şimdi faiz artışını en çok hissedenler de yine onlar olacak. Çalışan kesim için rahatlama enflasyon yüzde 13-14’e inmeden mümkün değil. En az 2-3 sene çalışan kesimin kaybı sürecek” dedi.

(Veysel Ulusoy)

Faizlerin baskılanmasının gelir transferinde bir aracı olarak kullanıldığını söyleyen Prof. Dr. Veysel Ulusoy da bozulan makro ve mikroekonomik dengelerin halk aleyhine, seçkin bir grubun lehine kullanıldığını söyledi. Olumsuzlukların bir avuç insan için fırsata çevrildiğini belirten Ulusoy, “Ve daha da uzun bir süre olacak bu.  Cılız ekonomik büyüme ile halkın refahının artmasının uzun bir süre daha hayal olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.