CHP'li Ömer Fethi Gürer: 'Et kriz sürecinin yaratılmasına seyirci kalınmış'
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, ülkemizde son zamanlarda ortaya çıkan et krizi ile ilgili, "Türkiye’ye nişasta bazlı şeker AKP eliyle sokuldu, aynı şekilde yapay etle ilgili çalışmaların yolunun açılması için böyle bir et kriz sürecinin de yaratılmasına seyirci kalınmış" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TBMM Genel Kurulu’nda söz alarak, ülkede son zamanlarda oluşan et krizi ile bu soruna neden olan etkenler üzerinde değerlendirmelerde bulundu.
ET KRİZİ BİLEREK Mİ YARATILIYOR?
Ülkemizde hayvancılıkla ilgili sorunların arttığına dikkat çeken CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Et krizi de kapıda ama genelde baktığınız zaman bu süreç bilerek yaratıldı gibi çünkü et ve sütteki süreç gebe ineklerin, süt ineklerinin ve düvelerin kesilmesiyle ortaya çıktı” diye konuştu.
"ÖNCE NİŞASTA BAZLI ŞURUP, ŞİMDİ DE YAPAY ET!"
Dünyada da hayvancılığın, döneminin en sorunlu sürecine girdiğine dikkat çeken CHP Milletvekili Gürer, “ Burada yapay et olayının acaba bu süreçte etkisi nedir diye insan düşünmeden edemiyor çünkü 1970 yılında GDO'lu ürün piyasaya verileceği zaman ortalığa şöyle bir algı yerleştirildi: Kıtlık geliyor. Kıtlıkla genetiği değiştirilmiş organizmaların tarımda yer alması sağlandı, ardından nişasta bazlı şurup ki insan sağlığına zararlı, ona yol açıldı, şimdi de yapay etin yolu açılıyor” şeklinde konuştu.
"YAPAY ET 7 YIL SONRA ET ÜRETİMİNİN YÜZDE 10’UNUN OLUŞTURACAK"
Yapay etle ilgili olarak Tarım ve Orman Bakanına yönelttiği soru önergesine Bakanın verdiği yanıtta, "Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verileri hücresel kökenli et üretiminin 2030 yılında toplam et üretiminin yüzde 10'unu karşılayacağı tahmin ediliyor; ülkemizde de bu yönde çalışma yapılıyor” şeklinde ifadeler yer aldığını aktaran Ömer Fethi Gürer, “Hani karbon salınımıyla hayvancılığı azaltalım derken, meralar bir taraftan yok edilirken, yapay etin piyasasına da pazarına da yol mu açılıyor diye insan düşünmeden edemiyor” diyerek, bu konuyla ilgili endişelerini anlattı.
YAPAY ETE KAPI MI ARALANIYOR?
Mera alanlarının 40 milyon hektardan 20 milyon hektara düştüğünü, mera yerine fabrikada yapılanyemle hayvanlar beslenmeye başlandığını belirten Gürer, “ Bugün Türkiye 12,5 milyon ton çoğunluğu GDO'lu yem ithal ederek hayvan beslenmesi yapılıyor. Bu durumda "Yapay ete de bir kapı mı aralanıyor?" diye düşünmeden edinilmiyor. Çünkü et fiyatlarının bu kadar artması, süt ve gebe ineklerin kesiminin seyredilmesiyle doğrudan ilişkili” değerlendirmesinde bulundu.
İTHAL ETLERİN MENŞEİ TARTIŞMALI
Yurt dışından da ülkemize getirilen karkas et, löp etlerin menşe ve içeriği bakımında da tartışmalı olduğunu söyleyen CHP milletvekili Ömer Fethi Gürer “Farklı ülkelerin tüketmediği etler de ülkemize mi getiriliyor? Çünkü AKP iktidarları döneminde yurt dışında hayvan yemi olarak tanımlanan 11 proteinli buğdayı ithal ettik. Yurt dışında da başkasının tüketmediği eti "Et açığı var, uygun fiyatla vereceğim" diye ülkemize getirilme durumunun olabileceğini değerlendirmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.
YAPAY ETE NEDEN İHTİYAÇ DUYULUYOR?
Dünyada tarımı yönlendiren kartellerin, tekellerin daha az masrafla daha çok kazanma duygusunun bu tür yapılanmaları da açığa çıkarttığına değinen CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Yani yapay ete ihtiyaç duyulması ve bununla ilgili de üretiminin yolunun açılması ve bunun da insan sağlığı üzerindeki etkilerinin olumsuz olması gerçek anlamda düşündürücü. Çünkü hayvanlardan alınan numunelerden elde edilen kök hücrelerin amino asit, glikoz, vitamin, minerallerle oluşan bir çözeltiyle karıştırılarak meydana gelen bu karışımla, laboratuvarda türetilen bir eti insanların tüketimle yapay eti zorlamak anlayışı dünyada giderek yaygınlaştırılıyor.Birleşmiş Milletlerin Gıda örgütü “2030 öngörüsü" dediğimiz şurada, yedi yıl sonrasında yüzde 10 yapay etin tüketilmeye başlanacağı olasılığını değerlendiriyor. Gıdada sürekli olarak daha çok kazanmak isteyen, bu anlamda da dünyaya yön veren aile şirketleri -ki büyük holding bunlar yönetim anlayışında- bu tür dayatmaları topluma getiriyorlar ” dedi.
Meclis Genel Kurulu’ndaki konuşmasında Gürer, etin artık fakir fukaranın, garip gurebanın, yoksulun, esnafın, emeklinin tüketeceği bir gıda ürünü olmaktan çıktığını da ifade etti.
ÇOĞU İNSAN PASTIRMANIN YANINA BİLE YAKLAŞAMIYOR
Eskiden Ramazan sofralarının vazgeçilmezleri arasında yer alan pastırmanın kilosunun 700 liraya çıktığını, bu nedenle çoğu insanın pastırmanın yanına bile yaklaşamadığını belirten Gürer, “Öyle olunca toplumun genelinin tükettiği gıda konusunda büyük oyunlar dönüyor. Bu oyunların yansıması fiyatların da artışıyla birlikte büyük kazançlar getiriyor. Yani yapay olarak elde edilen ürünlerde daha az fiyatla piyasaya vermiyor” diye konuştu.
"KIRSAL BOŞALIYOR"
50 kiloluk süt yeminin 400 lira, samanın kilosunun 1 buçuk liradan 4 liraya, yoncanın 3 liradan 7 liraya yükseldiğine dikkat çeken Gürer, bu şartlarda hayvancılığın sürdürülebilirliği sorunlu hâle geldiği gibi, kırsalda nufus boşalmanın da devam ettiğini, çoğu köyde ahırlarında artık boş olduğunu da vurguladı.
"SİYASİ İKTİDAR ÖNLEM ALMADI "
Siyasi iktidarın bu konuda yeterince önlem almadığını da belirten Ömer Fethi Gürer, Türkiye’ye nişasta bazlı şekerin AKP eliyle sokulduğunu, aynı şekilde yapay etle ilgili çalışmaların yolunun açılması için böyle bir et kriz sürecinin de yaratılmasına seyirci kalınmış olabileceğine de dikkat çekti.