Çarpıcı 'ekonomi' araştırması: 10 kişiden 9'unun görüşü aynı
Ipsos Türkiye CEO’su Sidar Gedik: Her 10 kişiden 9’u “Ülkenin en büyük sorunu ekonomi” diyor. Bireylerin yüzde 59’u gelecek birkaç ay içinde kişisel ekonomik durumunun kötüye gideceğini düşünüyor.
Şehriban KıraçAraştırma şirketi Ipsos Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Sidar Gedik, ekonomik kriz ve zamlar karşısında yurttaşın enerji tüketimini ve para harcamayı azaltmak için her geçen gün yeni davranışlar geliştirdiğini vurgulayarak “Maliyeti azaltmak için evden işe yemek götürme, dışarıya çıkmadan önce evde yemek yeme gibi yöntemler geliştiriyorlar” dedi.
Toplumun yüzde 79’u için bütçesini en çok zorlayan kalemin elektrik, yüzde 69’u için doğalgaz ve yüzde 63'ü için de gıda ürünleri olduğununu anlatan Gedik, “Toplumun yüzde 70’i sabit giderleri, yüzde 69’u giyim, yüzde 60’ı da dışarıda yeme içme, eğlence ve dışarıdan yemek siparişi gibi harcamalarını kısacağını söylüyor” dedi. Sidar Gedik ile ekonomik kriz ve pandeminin toplum üzerindeki etkilerini konuştuk.
EN BÜYÜK DERT EKONOMİ
Salgın, ekonomik kriz, iklim değişikliği, Rusya-Ukrayna savaşı... bu gündem içinde şu anda yurttaşın öncelikli gündemi ne?
Son iki yılda lügatimize “normalleşme” kelimesi girdi. Bu tanımlama, Covid-19 salgını ile rayından çıkan hayat düzenimizi eski ayarlarına döndürmeye yönelik olarak kullanıldı. Normalleşmeden bu kadar sık bahsediyor olmamız, zaten gidişatın anormal olduğunun bir göstergesi.
2022 başında yaptığımız araştırmaların sonuçlarına göre ülkenin en büyük sorunu, hayatımızı anormal hale getiren büyük salgın değil. Bugünlerin en büyük sorunu, eski normalden yadigâr kadim derdimiz ekonomi. Hem de katılımcılar, bizim bu soruyu sorduğumuz yıllar boyunca herhangi bir problemde görmediğimiz kadar baskın bir şekilde, ülkenin en büyük sorunu ekonomidir, diyorlar. Neredeyse her 10 kişiden 9’u bu düşüncede. Korkunç terör saldırıları ile sarsıldığımız dönemde terör, salgın korkusu ile evlerimize kapandığımız dönemde Covid-19 bile bu derece baskın bir resim oluşturmamıştı. Ülkemizde toplum, çok sıra dışı olaylar yaşamadığımız sürece her zaman en önemli sorun olarak ekonomiyi görür zaten, şimdi de eğitim, sağlık, çevre gibi diğer tüm konuların tali kaldığı bir dönemden geçiyoruz. Sağlık, eğitim, adalet gibi diğer meseleler ortalamada her dört kişiden biri tarafından dile getirilen sorunlardan. Çevre ve savaş ise pek gündem maddesi değil, öyle ki geçen yaz aylarındaki sel ve orman yangınları sırasında bile “çevre ülkenin en önemli sorunudur” diyenlerin oranı ancak yüzde 10 civarındaydı.
Krizde insanların alıveriş alışkanlıklarında ne tür değişiklikler oldu, artık alışveriş sepetini doldurmak mümkün mü?
Uzun zaman sonra ilk defa 2022 Ocak’ta haneler tarafından satın alınan ürün sayısında azalma tespit ettik. Harcamalar önceki aya kıyasla benzer seviyede seyretse bile ocak ayında alınan ürün adedindeki azalma, indirim marketlerine ve market markalarına olan kayış dikkat çekici. Yumurta ve süt ürünlerinde büyük paketlere yönelim görünüyor. 2021 Ocak’a göre temizlik, kişisel bakım ürünleri pay kaybediyor, Gıda kategorilerinde et ve atıştırmalıklar düşerken süt ürünleri, genel gıda, yağ gibi temel gıdanın payı artıyor. Alışveriş alışkanlıklarında her zaman alınan markalar yerine daha uygun fiyatlı markaları tercih etmek, ürünlerin çoklu paketlerini (2’li, 3’lü, 6’lı vs.) daha fazla tercih etmek, ürünlerin daha büyük boylarını / ekonomik boy paketlerini satın almaya başlamak gibi değişimler gözlemliyoruz. Vatandaşların yüzde 73’ü daha çok fiyat araştırması yapmaya, yüzde 70’i promosyon takip etmeye, yüzde 65’i uygun fiyatlı markalar almaya başlamış.
FİYAT ARTIŞLARI ZORLUYOR
Halkın krizle baş etme yöntemleri neler?
Enerji tüketimini ve para harcamayı azaltmak için her geçen gün yeni davranışlar geliştiriliyor. Dışarıda yemek yemek lüks. Maliyeti azaltmak için evden işe yemek götürme, dışarıya çıkmadan önce evde yemek yeme gibi yöntemlerle tasarruf etme davranışı gözlemleniyor. Sosyal etkinliklere olan ilgi azalıyor. Halkın yüzde 63’ü öncelikli ihtiyaçları karşılayacak şekilde alışveriş yapıyor ve harcamaları minimumda tutuyor. Dışarıda yeme içme ya da dışarıdan yemek sipariş etme ilk kısılacak harcamalardan.
Toplumun yüzde 79 için bütçesini en çok zorlayan kategori elektrik, yüzde 69’u için doğalgaz ve yüzde 63 için de gıda ürünleri. Tüm kalemlerde fiyat artışlarının çok olduğu görüşü hâkim. Bu da tüketicileri tasarruf yapmaya itiyor. Toplumun yüzde 70’i sabit giderleri, yüzde 69’u giyim, yüzde 60’ı da dışarıda yeme içme, eğlence ve dışarıdan yemek siparişi gibi harcamalarını kısacağını söylüyor. Gıda da içecekten et ürünlerine, atıştırmalıktan meyve sebzeye yüzde 50’nin üzerinde harcamalarını kısmayı planladığını söylüyor. Birçok tüketici akıllı telefon, tablet, bilgisayar gibi ürünleri satın alma kararlarını ya erteliyor ya da tamamen vazgeçiyor.
ALIM GÜCÜ ERİYOR
Vatandaş ayakta kalmak için ciddi anlamda da borca sarıldı. Bu alanda ne tür veriler var?
Toplumun yüzde 74’ü harcamalarının gelirlerinden daha çok olduğunu ve yüzde 81’i de alım güçlerinin azaldığını söylüyor. Alım gücü azaldığını söyleyenler özellikle AB ve C1 SES grubunda daha yüksek (yüzde 86 ve yüzde 87). Bu durumda toplumda borçlanmayı artırıyor. Şubat sonu verilerimize göre bireylerin yüzde 59’unun kişisel borçları olduğunu belirtiyor. Ayrıca bu borçlu olan kişilerin yüzde 66’sı son 1 ay içinde borçlarının arttığını belirtiyor. Bireylerin yüzde 59’u gelecek birkaç ay içinde kişisel ekonomik durumunun kötüye gideceğini düşünüyor.
ENDİŞE SÜRÜYOR
Maske ve PCR testleri ile ilgili kısıtlamaların kaldırılması çalışanlar ya da haneler tarafında nasıl karşılandı?
Omicron’un salgını bitirecek varyant olduğu fikri giderek daha fazla kabul görüyor, bu varyantı daha az tehlikeli bulanlar yüzde 50’ye dayandı. Bu düşünce aşı olmayan kitle içinde daha da büyük zemin buluyor. 10 kişiden 6’sı açık alanda maske zorunluluğunun kaldırılması kararını doğru buluyor. Her ne kadar her üç kişiden ikisi kapalı ortamlarda maske takmaya devam edeceğini belirtiyor olsa bile kapalı ortamlarda dahi maskeyi zaten kullanmadığını ya da kullanmayı bırakacağını söyleyenlerin oranı da yüzde 25’i geçiyor. Hâlâ her 4 kişiden 3’ü salgına dair endişeli olduğunu belirtiyor.
SONUN BAŞLANGICI
Tarihin en önemli salgınlarından biri yaşandı. Bugün geldiğimiz durumda güncel veriler neye işaret ediyor?
Son haftalarda dikkat çeken bulgumuz salgına dair konsantrasyonda bir gevşeme olduğu. Kayda değer (üçte iki) büyüklükte bir kitle artık salgına dair haberleri günlük olarak takip etmeyi azaltmış. Toplumun yarısından fazlası için salgında sonun başlangıcındayız, bu kesim artık salgında zor günleri geride bıraktığımızı düşünüyor. Bir ay önce salgının 2022 içinde biteceğini düşünenlerin oranı yüzde 27 iken bu hafta yüzde 41’e yükselmiş durumda. Ocak ayı başında virüsün ülke için tehdit olduğunu düşünenler yüzde 76 iken sonra yüzde 60’ın altına geriledi. Kendisi ve ailesi için tehlike olarak görenlerin oranı ise yüzde 50’nin altında ve düşmeye devam ediyor. Ancak salgının odaktan düşmesinde ekonominin büyük bir sorun olarak görünmesinin de bir etkisi var, canımız nereden yanıyorsa oraya odaklanıyoruz.
VERİYE İHTİYAÇ VAR
Krizin sizin yaptığınız araştırmalara etkisi ne oldu, artık araştırmalar hangi alanlarda yoğunlaşıyor?
Firmaların tasarruf planlarında araştırmadan önce çok daha büyük kalemler var. Bunun neden ise ekonomik aktivitenin yavaşlamamış olması. Bu da araştırma ihtiyacını canlı tutan bir faktör. Bir diğer önemli neden ise salgın ve yüksek enflasyon nedeni ile önemli değişimler yaşanırken toplumun, tüketicinin nabzını tutma ihtiyacı. Bu türbülanstan geçerken şirketlerin doğru kararlar için veriye ihtiyaçları var. Üreticilerin, markalar arası pazar payı savaşlarını, hangi alışveriş kanallarının tercih edildiğini, satın alınan paket tiplerini takip ettikleri düzenli tüketici araştırmalarımız büyük ilgi görüyor. Marka sağlığı araştırmaları, müşteri deneyimi araştırmaları, firmaların yoğunlaştığı diğer alanlar.