Çöpe de göz diktiler!
Kâğıt, şişe ve plastik gibi atık malzemeleri toplamada yılbaşından itibaren depozito sistemi geliyor. 500 bine yakın atık toplayıcısına yönelik baskıların nedeninin bu işi tek bir şirkete vermek olduğu iddia ediliyor.
Ali Can Polat“Biri bana o çöpü karıştırma dediğinde ben utanıyorum, yoksulum mecburen bu işi yapacağım...”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ziyaret ettiği kâğıt toplayıcısının sözleri bunlar. Günde kimi zaman 20 km dolaşıp sadece 50 TL kazanan 500 bin atık toplayıcısından biri o.
Çıplak elle, maskesiz, her türlü riski üstlenip, adına “vahşi toplayıcılık” denilen bu mesleği yapmasının nedeni, evindeki bebeğine tek bir bez ya da mama alabilmek, biriken kirasını ödeyebilmek.
Şehrin çeperlerinde en “derin” yoksulluğu yaşayan bu insanların çekçeklerine el konuyor bir süredir. Baskınları başlatan İstanbul Valiliği’ne göre bunun nedeni “izinsiz-ruhsatsız atık toplama ve ayırma faaliyetlerinin, başta çevre ve halk sağlığı sorunları olmak üzere, kayıtdışı ve sağlıksız koşullarda istihdama yol açması, kamu zararı ve haksız kazanca sebebiyet vermesi...”
Beklenen, güvencesiz ve zor şartlarda çalışan atık toplama işçilerine yönelik düzenlemelerin yapılması, onların bu vahşi yoksulluktan kurtarılması iken bu karar tepkiye neden oldu.
SIFIR ATIK POLİTİKASI
Çöpe giden geri dönüşebilir atıkların toplanarak tekrar ekonomik çarklara kazandırılması bütün dünyanın gündemini oluşturuyor. Özellikle iklim krizinin derinleştiği bu günlerde birçok şirket ve devlet art arda “Sıfır atık” politikası yayımlıyor. Türkiye’de ise yıllık ortalama 3.2 milyon ton atık toplanıyor. Atık toplama işinin bir standarda oturtulması yıllardır gündemdeydi. 2022’den itibaren ise yeni depozito sistemi uygulanacak. İddialara göre Emine Erdoğan’ın “Sıfır Atık Projesi” ve yeni depozito sistemi ile bu alanın da ihalelerle tek bir şirkete verilerek rant elde edilmesi planlanıyor.
Türkiye’de atık toplayıcılarının ekonomiye yaklaşık 10 milyar TL katkı sağladığını söyleyen Sokak Atıkları Toplayıcıları Derneği Başkanı Recep Karaman, “Atıkların yüzde 80’ini sokaklardan topluyoruz. Burada bir haksız kazanç söz konusu değil kimsenin evinden ya da işyerinden almıyoruz. Çöpe gidip yakılarak çevreye zarar verecek olan atıkları çöpten kurtararak geri dönüşümünü sağlıyor, artı değere çeviriyoruz” diyor. Yasaklamak yerine meslek statüsü kazandırılarak bu işin özendirilmesi gerektiğini belirten Karaman, “Bakanlık zaten bir yasaklama kararı olmadığını söylüyor. Yani tüm bu yaşananlar sadece bir valinin kararıymış gibi duruyor” diye ekliyor.
“AYRILMAZ PARÇAMIZ”
Türkiye’de atığın kaynağında ayrıştırılması bilincinin gelişmiş ülkelerin gerisinde olduğunu söyleyen Ege Plastik Sanayicileri Dayanışma Derneği (EGEPLASDER) Yönetim Kurulu Başkanı ve Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Başkan Yardımcısı Şener Gençer de atık işçilerinin ekonomideki önemine dikkat çekiyor. Türkiye’de 2019 yılı itibarıyla kağıt atıkların yüzde 43, plastik atıkların yüzde 27, cam atıkların yüzde 12, tekstil atıklarının yüzde 8, metal atıkların yüzde 4 oranında geri dönüştürüldüğünü hatırlatan Gençer, şunları söylüyor:
“Bugün dünyada yılda 370 milyon ton olan plastik tüketiminin, 2050’de 1 milyar tonu geçmesi bekleniyor. Küresel geri dönüşüm sektörünün ise 2050’deki bu talebin yaklaşık yüzde 60’ını karşılayacağı öngörülüyor. Bugün sokak ve caddelerimizde gördüğümüz atık toplayıcı vatandaşlarımız, maddi imkânsızlıklar nedeni ile bu işi bir geçim kapısı olarak görmekte olsalar da geri dönüşüm ekonomimiz için hayati işlev yüklenmekteler. Yerel yönetimlerin tam anlamıyla ilgilenmediği çok önemli bir işi yapmaktalar.”
‘DEPOZİTO SİSTEMİ’NDE TEKELLEŞME OLMAMALI
Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Gülsün, 1 Ocak 2022 itibarıyla uygulanacak ve ilk aşamada plastik, cam ve metal içecek ambalajlarını kapsayacak olan depozito sistemi konusunda belirsizliklerin devam ettiğini söyledi.
Yeni sistemin özellikle toplama-ayrıştırma tesislerini de kapsayacak şekilde kurgulanmasına özen gösterilmesini isteyen Gülsün, şöyle devam etti: “Gündemdeki kurguların bazılarında ülkenin belirli sayıda bölgeye ayrılması ve bu bölgelerin tüm depozito hakkının ihale ile tek bir işletmeye verilmesi düşünülüyor. Bu durum monopol yapılar kurulmasına sebep olacaktır.”