12 kiloluk 'kurbanlık'a dikkat!

Kurban bayramı öncesi küçükbaş yetiştiriciliğinde Türkiye’de ilk sırada olan Antalya’da durum nedir, Antalya Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Zeliha Öztürk’e sorduk. İşte ayrıntılar...

Ece Güneş

Bu sene Antalya’da 181 bin kesime hazır küçükbaş hayvan olduğu bilgisini veren Antalya Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Zeliha Öztürk, kurbanlık hayvanın marketlerdense kurbanlık hayvan pazarında doğrudan üreticiden alınması tavsiyesinde bulundu. 

ET PİYASASI İÇİN HAZIRLANMIŞ HAYVAN DEĞİL KURBAN SATIYORUZ

Öztürk kendilerinin et piyasası için değil, kurban için hayvan yetiştirdiklerinin altını çizerek “Bu bir et meselesi değildir. Biz bir buçuk yıl öncesinde kurbanlıkları oğlakken, kuzuyken aldık, Kurban Bayramı için yetiştirdik, besledik. Bunlar kayıtlı, bakanlık tarafından yapılması gerektiği belirtilen aşıları yapılmış, sağlıklı hayvanlardır. Bunlar et piyasası için hazırlanmış değil, kurbanlık hazırlanmış üstün vasıflı hayvanlardır. Bunları et olarak değerlendirmek yanlıştır. Biz et değil kurban satıyoruz. Kurbanını üreticiden alarak bölge üretiminin kalkınmasına ve dini vecibesini, kurban edilecek hayvanı görerek, bilerek, derisinden sakatatına kadar görerek almasını tavsiye ediyoruz.

12 KİLOLUK KURBAN NASIL SATILIYOR? 

Kurban bayramı öncesinde marketlerde satılan kurbanlık etlerin kurbanlık özelliğini taşıyıp taşımadığı konusunda dikkatli olunmasının gerektiğinin altını çizen Öztürk, “Bizler üreticilerin hayvanları dört ile beş kilo doğum aralığına sahiptir. Keçi ve oğlak, süt kuzu dediğimiz oğlaklardır. Keçi cinsi hayvanlarımız bir yaşını doldurmaksızın kurban özelliği taşımazlar. Bir yaşını doldurmuş, çebiç dediğimiz keçi cinsi hayvanlarımızın üreticimizdeki ağırlığı 45- 50 kilo ağırlığındadır. Bu da 20- 25 kiloluk rakamlara tekabül eder. Bir koyun cinsi hayvanın annesinin boyuna gelmeksizin, annesinin ağırlığına gelmeksizin kesilmesi kurban için doğru değildir. Kurban şartını taşıyan koyunun 45- 50 kilo ağırlığı olmalıdır. Özellikle 12 – 15 kilo koçlar şeklinde alışveriş merkezlerinin reklamlarını görüyoruz. Bu marketler artık koç ibaresini kullanmıyor hatta koyun ya da başka bir tanımlayıcı ifade de kullanamamaktadır. Bu önemli bir konu. Kıvırcık neyi belli değil, Karaman neyi belli değil. Kuzu diyemedikleri hayvana, kurbanlık ifadesi de kullanamıyorlar. Burada bir çelişki oluşuyor. Kurbanın et değeri belirlenmeksizin, kurbanlık vasıfları öne çıkartılması gerekirken, marketler tarafından maalesef kilogram konuşuluyor. Kurban et almak demek değildir. Kurbanı üreticimizden seçip, bağışımızı bu yönde yapalım” dedi.

KEÇİ ETİ HEM HESAPLI HEM BESİN DEĞERİ YÜKSEK

Yüksek et fiyatlarından şikayet eden vatandaşların keçi etine yönelebileceği tavsiyesinde bulunan Öztürk “Vatandaşın keçi etini talep etmesi gerekiyor. Keçi eti tüketimini arttırmak gerekiyor. Biz talebi karşılamak noktasında eksik değiliz ancak talebin gelmediğini görüyoruz. Bu üretimi dar boğaza sokuyor. Kurbanlık olarak keçi talep görüyor ama keçi etini kasap reyonunda göremiyoruz. Tüketici, oğlak etini kasaptan talep etse, kasap reyona eti koyacaktır. Bizler sivil toplum kuruluşları olarak çuvaldızı kendimize de batırmalıyız tanıtım konusunda. Anne sütüne en yakın süt, keçi sütü, niş ürün olarak peynir, dondurmayadönüştürülerek niş ürün olarak yüksek fiyattan satışa sunuluyor. Keçi eti için de benzer bir talep oluşturmamız gerekiyor. Oğlak etinin protein değeri çok yüksek ve oğlağın üretimi mera, orman ve yaylalarda geleneksel yöntemle yetiştirildiği için eti lezzetli, sağlıklı ve değerlidir.  Keçi eti çok daha uygun fiyatta üstelik. Kırsalda, köy kasaplarında çok rahatlıkla ulaşılıyor. Yerel halk yiyor ancak bu eti şehirlerde de yaygınlaştırmak gerekiyor. Dana etine oranla çok daha uygun fiyatta kesilebiliyor keçi ve oğlaklar” dedi.

ÇOBANA 5 AYLIK SİGORTA DESTEĞİ YETERSİZ

Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinde çoban istihdamında sorun yaşadıklarını belirten Öztürk, “Üretim koşullarının sosyal olmaması, birçok sıkıntı ile karşılaşan yetiştiricilerimizin evlatlarının bu mesleği seçmediğini görüyoruz. Yaylalarda küçükbaş ile çalışan yetiştirici sayısı azalıyor. Bu işi yapanların yaş ortalamasının 60’lara çıktığını görüyoruz. Yeni nesil tercih etmiyor. Üretim koşulları çok ağır. Kırsalın da kırsalında yapılan bir yetiştiricilik, üretim yapılıyor. Gençler için tercih edilebilir bir meslek haline gelmesi için sigorta desteği, sosyal güvence desteği yardımcı olabilir. Bakanlığın bu yönde projeleri var ancak sigorta prim desteğini 5 ayla sınırlamak maalesef sektördeki talebi arttırmıyor. 12 aylık bir sigorta prim desteği sektöre can olacaktır” dedi. Öztürk, yerel yönetimlere de görev düşüyor. Şehirdeki insanların ihtiyaçlarının karşılanmasına ön ayak olan yerel yönetimlerin kırsaldaki insanların ihtiyaçlarına yönelik de projeler üretmesi gerekiyor”dedi.

AFGAN ÇOBANLAR SEKTÖRÜN KANAYAN YARASI

Yerli olmayan kalemimiz Afgan çobanlar. Bu sektörün kanayan bir yarası çoban sorunu. Afgan çobanları güdümde çalıştırarak sektörü ayakta tutmaya çalışıyoruz. Afgan çobanların niteliksiz işgücü söz konusu. Oysa hayvancılık gerçekten işi bilenin yapması gereken bir iş.  Afgan çobanlarla bu işin çözümü söz konusu olamayacak. Hayvancılık politikalarının aile tipi işletmelerin kalkınmasına yönelik destek bekliyoruz. Afgan çobanlar sektöre destek mi veriyor, köstek mi veriyor diye de düşünüyoruz iş sahipleri olarak. Göçmenlerin bu sektörde kullanılması belli bir şartlar ve kriterler noktasına taşınmazsa sektöre zarar verecek.

Herhangi bir çobana 25 bin 30 bin verilmesine rağmen çalışacak biri bulunamıyor. Mesai mevhumu gözetilmeden yapılır. Belli bir vasıf da gerektirir. Bu ancak aile tipi işletme ile söz konusu olur. Dışarıdan personel getirilmesine uzak bakıyoruz. Çift vardiya personel çalıştırmak gerekiyor. Sadece maaşı 50 bin lira sosyal güvencesi ile 65 bin lirayı bulur. Bu rakam hayvancılıkta kazanılabilen bir noktada değildir. Aile tipi işletmelerde bu maliyetleri gözeterek yapılacak destekler sektörün kalkınmasını sağlar.

Sivil toplum kuruluşları olarak sektörümüzün mera, kurban komisyonları olsun, bu konu ile ilgili politikaların yürütüldüğü her mecrada, küçükbaş hayvan yetiştiricilerinin temsili olarak mera komisyonlarında, kurbanlık komisyonlarında olmak istiyoruz. Valiliklerde kurulan komisyonlarda bizi davet etmelerini bekliyoruz. Bizler göreve hazırız. Küçükbaş hayvan yetiştiricilerini savunmaya hazır ve nazırız.