Toplumsal cinsiyet eşitsizliği akademide de kendini gösteriyor
Kadın profesörlerin oranının AB ülkelerinin ortalamalarını geçtiği Türkiye’de vakıf ve devlet olmak üzere toplam 204 üniversitenin sadece 17’sinin rektörü kadın.
Rengin TemoçinCumhurbaşkanlığı kararıyla 10 Ocak’ta dört üniversiteye rektör atananların hiçbirinin kadın olmaması toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunu yeniden gündeme getirdi. Yüksek Öğretim Kurumu’nun (YÖK) 2022 verilerine göre üniversitelerdeki 182 bin 18 akademisyenden 83 bin 83’ü kadın, 98 bin 935’i ise erkek. Türkiye’deki vakıf ve devlet olmak üzere toplam 204 üniversitenin ise sadece 17’sinin rektörü kadın.
Cumhuriyet’e konuşan akademisyenler eşitsizliğe dikkat çekerken “Kadınlar rektörlüğe aday oluyor ama tercih edilmiyor. Kadınlar cam tavanlara çarpıyor” dedi.
‘KADINLARIN YÜKÜ FAZLA’
Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı Derneği Başkanı Ayşe Kaşıkırık, “Öğretim ve araştırma görevliliğinde kadın sayısı erkek sayısından fazla. Doçentlik ve profesörlükte ise erkek hâkimiyeti artmaya başlıyor. Yüzde 32 oranında kadın profesör, aynı sayılarda da doçent var. Bütün üniversitelerin sitelerine girdim, yüzde 8.3 buldum kadın rektör oranını. Kadınlar aday oluyor ama tercih edilmiyor. Toplumsal cinsiyet rollerinden dolayı, ‘Kadınlar zaman ayıramaz, rektör dediğin 7/24 çalışır’ mantığıyla. Kadının bakım emeği ve üzerindeki yük o kadar fazla ki” diye konuştu.
(Ayşe Kaşıkırık)
Kaşıkırık sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“20 YÖK üyesinden sadece birisi kadın. Bunu siyasette de görüyoruz. Kadınlar cam tavanlara çarpıyor. Türkiye’deki birçok erkek rektörün akademik başarısı çok ciddi şekilde zayıf. Çok büyük bir bölümünün yabancı dili bile yok. Kadınlar için çok yüksek akademik başarı işe yaramıyor, başarının ötesinde başka faktörlerle de mücadele ediyorlar.”
‘KADINLARIN DÖNEMİNDE ATILIMLAR YAPILDI’
İstanbul Teknik Üniversitesi Geliştirme Vakfı Okulları Yönetim Kurulu murahhas üyesi Prof. Dr. Lerzan Özkale de 2016’da rektörlüğe aday olduğunu ancak muhalif görüşte olduğu için atanamadığını anlattı. Özkale, “Siyasetin bu derece akademinin içine girmiş olduğu bir dönemde ve genel toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili her şey geriye gitmişken rektörlerde cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını beklemek bence gerçekçi değil” dedi.
(Lerzan Özkale)
Özkale, 250. yılını kutlayan okulda 1996’da bir kadın rektör olduğuna değinerek “Kadın rektörlerin dönemlerine bakarsanız bütün bulundukları üniversitelerde çok yenilikçi işler yaptılar” dedi.
ERİL KÜLTÜRÜN ETKİSİ
Doç. Dr. Nihan Yıldırım, “Kadın akademisyen olmamasının nedenlerinden biri, kadınların üst düzey akademik seviyelerdeki oranlarının da düşük olması, yani profesörlerin sadece üçte biri kadın YÖK’ün verilerine göre. Ancak bu rakam bile rektörlük pozisyonlarında kadınların çok yetersiz olmasını açıklanamıyor” ifadelerini kullandı.
(Nihan Yıldırım)
Yıldırım, “Türkiye’nin eril kültürünün bunda etkisi var. Ev işi ve çocuk yetiştirme sorumluluklarının akademik ailelerde bile eşit olmadığını biliyoruz. Ben de bir akademisyen ile evliydim, ev işleri ve çocuk sorumluluğu açısından aldığımız yük eşimin tüm iyi niyetine rağmen hiç aynı düzeyde olmadı” ifadelerini kullandı.
9 ÜNİVERSİTEDE KADIN PROFESÖR YOK
127 devlet üniversitesinden sadece 5’inde kadın rektör var. 9 üniversitede ise tek bir kadın profesör yok. İstatistiklere göre Türkiye’de yüzde 32.5 kadın profesör oranı, yüzde 20.8 ortalama ile AB ülkelerini geride bırakırken yüzde 32.5 olan ABD ile eşitlendi.