Tekin'in 'laiklik' çıkışına tepkiler sürüyor: 'Eğitim camiasında hayal kırıklıklarını doruğa çıkardı'
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in laiklik ile ilgili sözlerini Cumhuriyet'e değerlendiren eğitimci Maksut Balmuk, ‘’17 milyon öğrenci, bir milyon öğretmene sahip bir sistemin bakanı olduğunu, bu sistemde din, mezhep, siyasi görüş/ideoloji yönünden farklı bireylerin olduğunu unutmuş gibi bir konuşma yapmıştır. Bir Milli Eğitim Bakanı değil de sanki bir siyasetçi kimliğine bürünen Sayın Tekin bence eğitim camiasında hayal kırıklıklarını doruğa çıkarmıştır. Evet kendisi bir siyaset bilimci ama şu anki görevi Milli Eğitim Bakanlığı’dır’’ ifadelerini kullandı.
Taylan GülkanatMilli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Batman’da katıldığı AKP ilçe kongresinde 1940'lı yıllarda camilerin kapısına kilit vurulduğunu, camilerin ahıra çevrildiğini, yurttaşın Kuran öğrenmesinin yasaklandığını öne sürerek "Sizin laiklikten anladığınız şey bu. Siz bunları laikliğin gereği olarak yaptınız. O zaman sizin laiklikten anladığınız şey ile benim laiklikten anladığım şey aynı değil. Laiklikten, bütün vatandaşların hangi dine inanırlarsa inansınlar; dini inanç ve ibadet hürriyetlerinin devlet garantisi altına alınmasını anlıyorum. Evrensel laiklikten yanayım. Sen Türkiye'ye özgü, kendi icat ettiğin bir laiklik kavramını bana dayatıyorsun. Bu olmaz" ifadelerini kullanmıştı. Tekin’in tepki çeken bu sözlerini eğitimci Maksut Balmuk Cumhuriyet’e değerlendirdi. Balmuk, ‘’Yusuf Tekin Milli Eğitim Bakanlığı yapmamalıdır’’ yorumunda bulundu.
'MİLLİLİKTEN UZAKLAŞILDI'
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) milli bir bakanlık olma özelliğini korumak zorunda olduğunu söyleyen Balmuk, MEB’in din, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce ayrımı yapmaksızın tüm yurttaşlara eşit ve adil yaklaşması gerektiğini belirtti. Türk Milli Eğitim sisteminin son yıllarda güvenilirliğini yitirmesindeki temel nedenin ‘millilikten uzaklaşmak’ olduğunu söyleyen Balmuk, ‘’Yurttaşa, veliye, öğrenciye, öğretmene eşit yaklaşmayan, kendi siyasi/ideolojik penceresinden yaklaşan bir anlayışın milli olmasına da, güvenilir olmasına da imkan yoktur’’ dedi.
'HAYAL KIRIKLIKLARINI DORUĞA ÇIKARDI'
Tekin’in sözleri için ‘’17 milyon öğrenci, bir milyon öğretmene sahip bir sistemin bakanı olduğunu, bu sistemde din, mezhep, siyasi görüş/ideoloji yönünden farklı bireylerin olduğunu unutmuş gibi bir konuşma yapmıştır. Bir Milli Eğitim Bakanı değil de sanki bir siyasetçi kimliğine bürünen Sayın Tekin bence eğitim camiasında hayal kırıklıklarını doruğa çıkarmıştır. Evet kendisi bir siyaset bilimci ama şu anki görevi Milli Eğitim Bakanlığı’dır’’ ifadelerini kullandı.
'ERZURUM’DA BELEDIYE BAŞKANLIĞI YAPMALI'
Balmuk eleştirilerine şöyle devam etti: ‘’Batman’daki konuşmasında sürekli vurgu yaptığı ‘Ben Erzurum’un bir köyünden çıktım. Ben içinden çıktığım toplumun değerleri ile çocuklarımın yetişmesini istiyorum. Bu değerlerden gurur duymasını istiyorum. Bunun mücadelesini yapıyorum. Siz beni ne kadar eleştirirseniz eleştirin ben bunları yapmaya devam edeceğim. Çünkü benim içinden çıktığım siyasi gelenek bana bunu emrediyor’ şeklindeki sözlerinin bir Milli Eğitim Bakanı tarafından dile getirilmesi gerçekten acı hatta infial. Erzurum’un kültürünü çok özümsemiş, benimsemiş olabilir, her kültürün ayrı bir değeri de vardır. Kara Fatma gibi kahramanların, Kazım Karabekir Paşa’nın yetiştiği topraklarla, dadaşlar diyarı Erzurum ile benim de hiç kimsenin de bir sorunu yoktur ama Türkiye Cumhuriyeti tek vilayetin kültüründen ibaret değildir. Sayın Tekin de Erzurum Belediye Başkanı değildir. Sayın Tekin bu yaklaşımı ile Milli Eğitim Bakanlığı yapmamalı. Siyaset yapmalı, parti yöneticiliği yapmalı. Hatta Erzurum’da belediye başkanlığı yapmalıdır.’’
'SIYASET ARENASINDA DEVAM ETMELİ'
Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu anlayışla yönetilmemesi gerektiğine vurgu yapan Balmuk, ‘’Eğitim gibi evrensel bir alanı bu kadar sığlaştırmak en basit tabirle Mustafa Kemal Atatürk’ün muasır medeniyetler hedefine aykırıdır. Ne demişti Atatürk ‘Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.’ İşte tam da bu noktadayız. Bakan Tekin’in bu çıkışını mülakattaki ısrarı ve sonucunun doğurduğu sorunları örtbasa yönelik görüyorum ama her ne sebeple olursa olsun oturulan koltuk Milli Eğitim Bakanlığı ve o koltukta Hasan Ali Yücel’lerin, Mustafa Necati’lerin devrettiği koltuktur ve iş gücü de sorumluluğu da ağırdır. Bakan Tekin’in laikliği kendince tanımlamadan başlayıp eğitimdeki temel yaklaşımına kadar uzanan konuşmasının tasvibi de kabulü de mümkün değildir. Görevden azlini istemeli ve göreve siyaset arenada devam etmelidir’’ değerlendirmelerinde bulundu.