TEDMEM, ÖMK ve Milli Eğitim Akademisi konusunda rapor hazırladı

TEDMEM: “Milli Eğitim Akademisi kurulmasına ihtiyaç duymak, MEB ve YÖK arasındaki koordinasyonsuzluğun en büyük göstergesidir. Ülkenin nitelikli öğretmen ihtiyacı ‘Sen yapamazsan ben yaparım’ mantığıyla değil ekosistem yaklaşımıyla ele alınmalıdır.”

Figen Atalay

Türk Eğitim Derneği Düşünce Kuruluşu (TEDMEM) tarafından hazırlanan “Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi’ne İlişkin Görüş ve Değerlendirmeler” başlıklı raporda, “Milli Eğitim Akademisi kurulmasına ihtiyaç duymak, MEB ve YÖK arasındaki koordinasyonsuzluğun en büyük göstergesidir. Ülkenin nitelikli öğretmen ihtiyacı ‘Sen yapamazsan ben yaparım’ mantığıyla değil ekosistem yaklaşımıyla ele alınmalıdır” denildi. 

EŞİTLİK SAĞLANMALI

Rapordaki belirlemeler şöyle: 

  • Teklifte öğretmenlik mesleğinin etik standartlarına yer verilmemiş olması önemli bir eksiklik olarak değerlendirilmektedir.
  • Yasa teklifinde “hazırlık eğitimine alınacakların belirlenmesi” başlığı altında yer alan ifadelerle pedagojik formasyon eğitimi ve KPSS’nin akıbetiyle ilgili öngörü oluşturmak mümkün görünmemektedir
  • Teklif özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlere yönelik bir düzenleme içermemektedir. Özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenlerin eskiden olduğu gibi taban maaş haklarının tanımlanması, bu kurumlarda çalışan öğretmenler için gerçekleştirilen vergi ve SGK ödeme oranlarının devlet okullarında çalışan öğretmenlerle eşitlenmesine yönelik düzenlemelerin de yasada yer alması önemli görülmektedir. 
  • Milli Eğitim Akademisi’nin eğitim fakültelerine benzer bir rol üstlenmesi öğretmen eğitimindeki yetki ve sorumluluklara ilişkin rol karmaşası ve çok başlılık olmak üzere çeşitli problemlere yol açabilir.
  • Yasa teklifinin genel gerekçe metninde “Nitelikli bir eğitim için nitelikli öğretmen yetiştirme modelinin kurulması zorunluluk haline gelmiştir.” ifadesi eğitim fakültelerinin nitelikli öğretmen yetiştiremediğinin açık ifadesidir. 
  • Milli Eğitim Akademisi’nin öğretmen adaylarına Türkiye’nin dört bir yanındaki 97 eğitim/eğitim bilimleri fakülteleri ve binlerce akademisyenin sağlayamadığı veya kazandıramadığı hangi bilgi, beceri ve yeterlikleri kazandırarak öğretmen niteliğine katkı sunacağı anlaşılamamaktadır.
  • YÖK’ün ve eğitim fakültelerinin bu süreçteki sessizliği eğitim tarihine not düşülmelidir.

ERG: ÖĞRETMEN YOKSULLUĞU ARTABİLİR

Eğitim Reformu Girişimi (ERG) tarafından yapılan değerlendirmede de teklifte yer verilmeyen düzenlemeler şöyle sıralanıyor: 

  • Öğretmen adaylarının mezuniyet sonrasında akademilerde çok düşük maaşlar alacak, akademi sonrasında ise atandıkları takdirde yine sözleşmeli öğretmen olarak istihdam edilecek olmaları, öğretmen yoksulluğunu derinleştirme ve mesleğin çekiciliği ile itibarını azaltma riskini taşıyor. 
  • Kariyerde yükselme sistemi, iş barışı, meslektaşlar arası dayanışma ve işbirliği ile öğretmenin mesleki motivasyonunu bozma riski taşıyor.
  • Yasa taslağı özel öğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin haklarını düzenlemiyor. 
  • Sözleşmeli ve kadrolu öğretmenlik arasındaki farklar ortadan kaldırılmadı.
  • Ücretli öğretmenlik uygulaması sonlandırılmadı. 
  • Yasa teklifinde, atama bekleyen öğretmenlere, yaşam ve çalışma koşullarına, özerkliğe, emekliliğe ve meslek etiğine ilişkin düzenlemeler bulunmuyor.