Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümü için açılan profesör kadrosunda 'din' ayrıntısı: Laik eğitime karşı 'adrese teslim' kadro!

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi “Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık” bölümüne alınacak profesör ilanında “din” ayrıntısı dikkat çekti. İlanda, “Doçentliğini Din Psikolojisi alanında almış olmak. Psikolojik danışmada maneviyat ve inanç gelişimi üzerine çalışmaları olmak” şartı arandı.

Cengiz Karagöz

AKP iktidarının laik eğitimi hedef alan tutum ve uygulamaları gündemden düşmüyor. Son zamanlarda ÇEDES projesi kapsamında okullarda din adamları görevlendirilmesi ve karma eğitimi hedef alan ‘kız okulları’ tartışması uzun süre konuşuldu. Üniversitelerdeki adrese teslim olarak yapılan ‘gerici’ kadrolaşma da iktidarın eleştirilen siyasi tutumları arasında yer alıyor.

Söz konusu tartışmaların son örneği Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünde yaşandı. Resmi Gazete’de dün yayımlanan ilanda bölüme alınacak profesör için aranan koşullarda ‘din’ ayrıntısı dikkat çekti. İlanın açıklama kısmında, “Doçentliğini din psikolojisi alanında almış olmak, psikolojik danışmada maneviyat ve inanç gelişimi üzerine çalışmaları olmak” şartları arandı.

SAYIŞTAY RAPORLARINA DA YANSIMIŞTI

Söz konusu ilan ‘laik eğitime karşı adrese teslim kadro’ olarak yorumlandı. Ayrıca üniversitenin akademisyen alımında yaptığı usülsüzlükler Sayıştay raporlarına da yansımıştı. Sayıştay’ın 2020 raporunda da, “İlan verilen toplam 132 öğretim üyesi kadrosunun 125’i için sadece birer kişi başvuru yapabilmiştir” ifadeleri yer almıştı.

(Kadem Özbay)

Cumhuriyet’e konuşan Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay, üniversitelerdeki gerici kadrolaşmanın eğitimi niteliksiz bir hale getirdiğini belirtti. Özbay, “Psikoloji bir bilim dalı, din ise bir inanç sistemidir. Biri somut diğeri soyuttur. İnsanların ikisine olan ihtiyaçları farklı zaman ve koşullarda söz konusu olabilir. Bu ilandaki mantıkla; psikologları muayenehanelerinden çıkarıp koltuklarına imamları oturtmak gerekir. Daha da ileriye gidersek yarın öbür gün tıp fakültelerinde cerrahi bölümlere de ihtiyaç duyulmayabilir, ‘dua ile iyileştirme alanında uzmanlaşmış’ diye kadro açmak yeterlidir. Çarpıcı olan ise, tarikat şeyhlerinden de bildiğimiz üzere, iş kendi can korkusuna gelince, hepsi koşa koşa bilime gitmekte, en iyi doktor ve cerrahlara tedavi olmaktadır” dedi.

‘HAK GASPIDIR’

Bu tür ilanların aynı zamanda bir hak gaspı olduğunu savunan Özbay, “Bilimsel olarak faaliyet gösterebilecek onca akademisyen kadro bulabilmek için çırpınırken üniversite kadrolarını bu şekilde doldurmak, hem eğitim emekçilerine hem de o üniversitelere çağdaş bir eğitim almak için giden öğrencilere haksızlıktır” diye konuştu.

Laik ve bilimsel eğitimin önemine vurgu yapan Özbay, “Üniversiteler bir ülkenin gelecek fabrikasıdır. Buradaki talan, gasp ve niteliksizleştirme hepimizin geleceğine saldırıdır” ifadelerini kullandı.