Öğrenci aç, öğretmen açıkta, bakanlığın gözü sermayede, kulağı ise tarikatlarda

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli izlencesi, Öğretmenlik Mesleği Yasası, MESEM’lerdeki çocuk ölümleri yeni eğitim öğretim yılında gündemde olacak.

Taylan Gülkanat

Yaklaşık 20 milyon öğrenci ve 1,2 milyona yakın öğretmen için 2024-2025 eğitim öğretim yılı dün itibariyle başladı. Sorunların bir türlü çözüme kavuşturalamadığı eğitim alanındaki sorunlar bu dönemde de sıkça tartışılmaya devam edilecek. Yeni eğitim öğretim yılında; geçen dönemde sıkça tartışılan, eğitim camiasının tepkisini çeken, laiklik ve bilimsellikten uzak olan ve siyasal iktidarın propagandalarına yer verilen Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli isimli yeni izlence 1, 5 ve 9. sınıflarda ilk kez uygulanacak. 39 maddesinden, 22 maddesi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen, eğitim fakültelerinin işlevini yitirmesine neden olacak olan, eğitimcilerin ‘siyasi iktidarın kendi ideolojisine yönelik öğretmen yetiştirme projesi’ olarak gördüğü Milli Eğitim Akademisi’nin kurulmasını öngeren Öğretmenlik Mesleği Yasası ekim ayında görüşülecek. Son 1 yılda 12 öğrencinin yaşamını yitirdiği Mesleki Eğitim Merkezleri’ne (MESEM) öğrenci yönlendirme girişimlerinin yankıları sürerken, mesleki ve teknik anadolu liselerinin bünyesinde açılacak ortaokullarla daha küçük çoçukların sermaye için ucuz iş gücü olarak çalıştırılmasının önü açılacak. Artan fiyatlar dolayısıyla beslenme, barınma ve ulaşım sorunu velileri kara kara düşündürecek. ÇEDES gibi projelerle eğitimi dinselleştirilme çabaları yine devam edecek.

SEÇİM VAADİ VE PROPAGANDALAR İZLENCEDE

Yeni izlence eğitimcilerin fikri önemsenmeden hazırlandı. Atatürk ve Cumhuriyet değerlerinin seyreltildiği, laik ve bilimsel eğitimin tırpanlandığı, içinde AKP’nin seçim vaatlerine ve propagandalarına yer verilen yeni izlence dün itibariyle her kademenin ilk sınıfında uygulanmaya başlandı. Eleştirilere kulak tıkadığını söyleyen Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin her fırsatta yeni izlenceden övgüyle bahsetti.

DİPLOMAYA ‘AKADEMİ’ MÜDAHALESİ 

Öğretmenlerin KPSS sonucuna göre alınacağı akademilerde "öğretmenlik mesleğine hazırlık eğitimi" yapılacak. Eğitim programı dört dönemden oluşacak ve her dönem 10 ila 14 hafta sürecek. Bu süreçte öğretmen adaylarına günümüz itibarıyla yaklaşık 23 bin TL gibi bir ödeme yapılacak. Eğitimciler akademi ile ‘İktidara yakın ve Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ni hayata geçirecek öğretmenlerin yetiştirilmek istendiğini dile getirdi ve akademinin ‘eğitim fakültelerini yok sayan’ bir uygulama olduğu ifade edildi.

CAN ALAN MESEM’LER

 Öğrenciler sermaye sahipleri için ucuz emek haline getirildi. Çocuk işçi cinayetlerine göz yumuldu. Öğrencileri patronlara ucuz iş gücü olarak sunmanın bir aracı haline gelen MESEM’lerde son bir yılda 12 çocuk yaşamını yitirdi. Yeni dönemde 9’uncu sınıfta sınıf tekrarına kalan öğrenciler de bu merkezlere yönlendirilecek. Öte yandan çocuk işçi yaşı ortaokul seviyesine indirgenecek. 

‘ACI SONUÇLARI GÖRÜLECEK’

Eğitimin yeni döneme ‘ağır yaralı’ olarak girdiğini belirten Eğitim-İş yeni eğitim-öğretim yılına ilişkin bir değerlendirme yaptı. Değerlendirmede, 2016’da yüzde 13,3 olan eğitim bütçesinin genel bütçeden aldığı pay, 2025 yılı için yüzde 10,8 olarak öngörüldüğü ifade edildi. Yapılan değerlendirmede “Daha çok sorun, daha az kaynak ve daha az umursanmak, iktidar tarafından bu eğitim döneminin kaderi olarak belirlenmiştir” ifadelerine yer verildi. Bu dönemde de eğitim alanında dernek ve vakıf maskesi takan tarikatlarla protokoller yapılarak eğitimdeki gericiliğin dozunun artırılacağına dikkat çeken değerlendirmede, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli isimli izlence için “Acı sonuçları görülecektir” denildi. Deprem bölgesinde de eğitim sorunlarının devam edeceğinin ifade edildiği değerlendirmede, “Hükümetin seçimlerin hemen sonrasında bin bir vaatle gittiği deprem bölgelerinde ise eğitim daha da vahim bir halde sürecektir. 6 Şubat depremlerinin üzerinden 19 ay geçmesine rağmen, bazı bölgelerde bu eğitim dönemi de çadır ve konteynırlarda geçecektir” ifadeleri yer aldı.

‘EĞİTİM DAHA KÖTÜYE GİTMEKTEDİR’

Yeni eğitim-öğretim yılı öncesi bir açıklama da CHP Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı tarafından yapıldı. Açıklamada, “22 yıllık AKP dönemi iktidarı genel olarak Cumhuriyetle ve onun ulusal egemenlik anlayışıyla savaş halinde geçmiştir. Laik ve bilimsel eğitimden giderek uzaklaşılmıştır. Yönetici kadrolar devletin çalışanı değil AKP’nin çalışanı haline getirilmiştir. Liyakatsiz kadrolaşma, mevzuat ve program değişiklikleri, protokol ve özel teşviklerle dini tarikatlarla ilişkili vakıf ve derneklerin eğitimin paydaşı yapılması, Diyanet İşleri Başkanlığının eğitim-öğretim faaliyetlerinin daha fazla içine alınması yoluyla eğitim dinselleştirilmiştir. Tüm kademelerde, tüm paydaşlar için eğitim her geçen gün daha kötüye gitmektedir. Okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitimin niteliği her geçen yıl biraz daha düşmüştür. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı’nda (PISA 2022) Türkiye tüm branşlarda Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkelerinin ortalamasının altında bir performans sergilemiştir” ifadeleri yer aldı.

‘PİYASACI ANLAYIŞ TERK EDİLMELİ’

Eğitimin yeni döneme “ağır yaralı” olarak girdiğini belirten Eğitimİş açıklamasında, 2016’da yüzde 13.3 olan eğitim bütçesinin genel bütçeden aldığı payın, 2025 yılı için yüzde 10.8 olarak öngörüldüğü belirtildi. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli izlencesi için “Acı sonuçları görülecektir” değerlendirmesi yapılan açıklamada, deprem bölgesinde eğitime yönelik sorunların devam ettiğinin altı çizildi.

Eğitim Sen raporunda ise “Piyasacı anlayış derhal terk edilmeli, kamusal eğitim anlayışı benimsenmelidir” vurgusu yapıldı. Raporda, “Eğitimin bütün kademelerinde öğrencilere en az bir öğün yemek ve temiz su verilmelidir. Eğitim bütçesi acilen artırılmalıdır.” dendi. Raporda, çocukların eğitim hakkından eşit şekilde faydalanamadığı belirtilirken “çocuk yaşta evlendirmeyi engelleyen adımlar atılmamaktadır. Yoksul ailelerin çocukları başta olmak üzere kız çocukları ve kırsalda yaşayan çocuklar açısından eğitime erişimde yaşanan sorunlar sürmektedir” uyarısı yapıldı.

Veli-Der üyeleri ise dün İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü Binası önünde basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, “ihtiyacı olan her çocuğa burs imkanı, ücretsiz servis uygulaması, kırsal bölgeler başta olmak üzere güvenli eğitim alanları oluşturulması ve her okula en az bir psikolojik danışman atanması” talep edildi.