Eski TTK Başkanı Dönmez’den formasyon tepkisi: ‘Çocuklara zarar verecek’
YÖK’ün farklı alanlarda öğrenim görenler için pedagojik formasyon eğitimini ‘seçmeli ders’ olarak verme kararı tepki çekti.
Sefa UyarEski Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un istifasının ardından Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) Başkanlığı’ndan ayrılan Burhanettin Dönmez, eğitim sistemi ve yeni formasyon kararını eleştirdi. “Eksi puanla bile girilebilen fizik, matematik gibi bölümlerden bu öğrenciler nasıl mezun ediliyor çok merak ediyorum” diyen Dönmez, “YÖK’ün yeni kararı öğretmen yetiştirme konusunda ülkeyi en az 40 yıl geriye götürüyor. İşsizliği ötelemek amacı ile gençler istismar edilmemeli. Plansız programsız açılan üniversiteleri doldurmak için öğrenciler dolgu malzemesi olarak kullanılmamalı” dedi.
Eski Bakan Selçuk ile Dönmez’in istifasından kısa bir süre sonra, MEB TTK’nin formasyonu kaldıran kararı iptal edildi ve formasyon geri getirildi. YÖK, yeni uygulamanın detaylarını duyurdu. Açıklamaya eski TTK Başkanı Dönmez’den eleştiri geldi. 2020’de, “öğretmen adaylarının, öğretim üyesi kadrosu yeterli olan üniversitelerde, YÖK ve MEB’in belirleyeceği ihtiyaca göre Öğretmenlik Meslek Bilgisi Tezsiz Yüksek Lisans Programı’na (ÖMB-TZYLP) yerleştirilmesi kararı alındığını” anımsatan Dönmez, “MEB TTK, pedagojik formasyon programlarının kapanmasına yol açan bu kararı almasına rağmen YÖK, protokol gereği olan ÖMB-TZYLP’yi açmadı” dedi.
"NASIL MEZUN OLUYORLAR?"
Selçuk’un ve kendisinin görevlerinden ayrılmalarının ardından “ivedi şekilde” formasyonun geri getirildiğini söyleyen Dönmez, şunları kaydetti:
“YÖK’ün yeni kararının gerekçesi, giriş barajı kaldırıldığı halde bir çok üniversitede öğrencisizlik nedeni ile kapanma noktasına gelen fen ve edebiyat fakültelerine suni solunum yaptırmak ve bir süre daha yaşatmaya çalışmak. Bu fakülteler amacını yitirmiş, mezunları iş bulamayan, öğretim üyesi sayısı öğrenci sayısından fazla olan fakülteler. Amaçları öğretmen yetiştirmek olmadığı halde neredeyse öğrencilerinin tamamı öğretmen olmak istiyor. Öyleyse bu fakülteler ya amaçlarını ya da ürünlerini değiştirmeli. Zombi haline gelmiş bu kurumları kurtarmaya çalışırken, öğrencileri harcamak büyük bir sorumsuzluk. Doğrusu, eksi puanla bile girilebilen fizik, matematik gibi bölümlerden bu öğrenciler nasıl mezun ediliyor çok merak ediyorum.”
"ŞAŞIRIYORUM"
Öğretmenlerin yarısından fazlasının eğitim fakülteleri dışında yetiştirildiğini ancak öğretmen niteliği konusunda eğitim fakültelerinin günah keçisi ilan edildiğini kaydeden Dönmez, “Artık bu iş uzman kurumlar tarafından yapılmalı ve nitelik öncelenmeli. Sorun birilerine iş bulmak, işlev bulmak olmamalı. Çok şaşırıyorum, anlamakta güçlük çekiyorum. YÖK’ün yeni kararı öğretmen yetiştirme konusunda ülkeyi en az 40 yıl geriye götürüyor” dedi. Eskiden de formasyon verildiği yönündeki eleştirilere de değinen Dönmez, “Formasyonu olmayanlar da öğretmen olarak atanabiliyordu. Eskiden oluyordu demek çok anlamsız. Eskiden berberler diş çekiyor, arzuhalciler dava vekilliği yapıyordu. Amaç ülkeyi geriye değil ileriye götürmek olmalı” değerlendirmesinde bulundu.
"BÖYLE VERİLECEKSE, VERİLMESİN"
Dönmez, üniversite sayısının 209’a çıktığını, öğretmen fazlasının 1 milyona yaklaştığını, yüzbinlerce atanamayan öğretmenin söz konusu olduğunu anımsatarak, şunları söyledi:
“MEB, önümüzdeki 5-10 yıl içinde hangi alanda, kaç öğretmene ihtiyacı olduğunu ve her yıl hangi branşta kaç öğretmen alacağına ilişkin bir projeksiyon yayınlamalı. İşsizliği ötelemek amacı ile gençler istismar edilmemeli. Plansız programsız açılan üniversiteleri doldurmak için öğrenciler dolgu malzemesi olarak kullanılmamalı. İnsangücü kaynaklarının bu kadar kötü kullanılması kabul edilebilir bir durum değil. YÖK’ün yeni kararı ile çok sayıda niteliksiz öğretmen adayı yetiştirilecek. Politik olarak alınan bu karar ülkemize ve çocuklarımıza telafisi mümkün olmayan zararlar verecek. Ülkemiz uzaktan eğitimle öğretmen yetiştiren ülke olarak tarihe geçecek. Pedagojik formasyon böyle verilecekse hiç verilmesin daha iyi. Çünkü bir yanlışı düzeltmek iki doğruyu öğretmekten zor. Atatürk’ün dediği gibi ‘milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.’ Fakat böyle yetiştirilen öğretmenler değil.”