Eğitimde 'yoksul' tablo: Çocuklarımız cahil kaldı
Ekonomik kriz en çok çocukları etkiledi. Türkiye’de “öğrenme yoksulluğu” yani 10 yaşına kadar kısa bir metni okuyamayan ve anlayamayan çocuk oranı yüzde 15’e çıktı. Bunun başlıca nedeni olarak yetersiz beslenme gösteriliyor. Bu oran Avrupa ve Orta Asya bölgesi ortalamasının yüzde 4.1 puan üzerinde. “Türkiye’de Öğrenme Yoksulluğu” raporuna göre ilköğretim çağında okul dışında kalan çocuk oranı yüzde 5 oldu. Okula yollanmayan çocuklarda kızların oranı daha yüksek. Türkiye’de ilköğretim çağındaki çocuk başına yapılan 867 dolarlık harcama ise ortalamaların çok altında kaldı.
Figen AtalayCHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi’nin hazırladığı “Türkiye’de Öğrenme Yoksulluğu” raporuna göre, Türkiye’de “öğrenme yoksulluğu” yani 10 yaşına kadar kısa bir metni okuyamayan ve anlayamayan çocuk oranı yüzde 15, ilköğretim çağında okul dışında olan çocuk oranı ise yüzde 5. Genel olarak, bu veriler Türkiye’deki öğrenme yoksulluğunun devam ettiğini gösteriyor.
Hacer Foggo, Elif Göçmen, Melek Bahat ve Sinem Demirel tarafından hazırlanan rapordaki bazı veriler şöyle:
- Asgari yeterlilik düzeyini geçemeyen öğrenci oranı: Yüzde 15.
- Öğrenme yoksulluğunun karşılaştırılması: Türkiye’de öğrenme yoksulluğu, Avrupa ve Orta Asya bölgesi ortalamasından yüzde 4.1 puan daha yüksek, üst orta gelirli ülkeler ortalamasından ise yüzde 14.9 puan daha düşük.
- Cinsiyet açığı: Okula gitmeyen çocukların payı erkek çocuklarda (yüzde 4.8) kız çocuklardan (yüzde 5.5) daha düşük. Erkek çocukların ilkokul sonunda asgari yeterliliğe ulaşma olasılığı (yüzde 10.4) kız çocuklara göre (yüzde 9.5) daha düşük.
- İlköğretim harcamaları: Türkiye’de ilköğretim çağındaki çocuk başına yapılan harcama 864 ABD doları olup, bu rakam Avrupa ve Orta Asya bölgesi ortalamasının yüzde 89.7, üst-orta gelirli ülkeler ortalamasının ise yüzde 61.6 altında.
OKUL YEMEĞİNİN ÖNEMİ
Yoksulluk çocukların beslenme çantalarına da yansıyor. Raporda, yetersiz beslenme ve öğrenme yoksulluğu arasındaki ilişkiye dair “OECD verilerine göre, haziran ayında en yüksek gıda enflasyonu oranı yüzde 53.9 ile Türkiye’de kaydedilmiştir. Bu da gıda güvencesizliği anlamına gelmektedir. Gıda güvencesizliği, bir kişinin veya bir ailenin ihtiyacı olduğu zaman yeterli gıdaya erişememesi ve satın alamaması demektir. Yoksulluk nedeniyle yetersiz beslenme, çocukların zihinsel ve bedensel gelişimlerini olumsuz etkiler. Öğrenme güçlüğünün en önemli nedeni yetersiz beslenmedir. Öğrenme güçlüğü çeken pek çok kişi öğrenme yoksulluğu ile karşı karşıyadır. Öğrenme güçlüğü olan kişilerin kötü beslenme alışkanlıklarına sahip olma olasılığı daha yüksek. Dünya Gıda Örgütü’nün 2022 verilerine göre, Türkiye’nin 82.3 milyonluk nüfusunun yüzde 18’ine denk gelen 14.8 milyon kişinin yetersiz beslendiği tespit edilmiştir. Yetersiz beslenen birey sayısının arttığı da görülmektedir” ifadeleri kullanıldı.
NELER YAPILMALI?
- Okul çağındaki, ancak okula devam etmeyen çocukların takibinin titizlikle gerçekleştirilmesi gerekiyor.
- Okul kaydı için ücret alınmaması ile ilgili izleme yapılmalı.
- Nakil ve transfer işlemleri kolaylaştırılmalı ve okul servisleri ücretsiz sunulmalı.
- Devlet okullarında okul beslenme programları uygulanmalı.
- Milli Eğitim Bakanlığı, Okul Sosyal Hizmeti Programı’nı hızla devreye alarak, devam eksikliği gösteren ve okulu terk etme riski taşıyan çocukların sosyal hizmet uzmanları tarafından yakından izlenmesini sağlanmalı.
- Okullarda, temel beceri ve bilgilerin yanı sıra özellikle okuryazarlık yetkinliği üzerine vurgu yapılmalı, kitap temini zorluğu yaşayan öğrencilere ücretsiz kitap sağlanmalı.
- Yoksul mahallelerde çocukların ödevlerini yapabileceği, kitap okuma imkânı bulabileceği çocuk merkezleri kurulmalı, okul öncesi merkezler ve ücretsiz kreşler açılmalı.
- Yerel yönetimler, çocuklara ve ailelere yönelik ücretsiz psikolojik destek sunmalı.