Eğitimciler Erdoğan’ın rektör atamalarına tepki gösterdi

Cumhurbaşkanı tarafından ODTÜ ve İTÜ’nün de aralarında bulunduğu 13 üniversiteye rektör ataması yapıldı.

Taylan Gülkanat

Anayasa Mahkemesi, Resmi Gazete'de yer alan kararla 4 Haziran 2024 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın KHK ile rektör atamasını iptal etmişti. Sonrasında ise Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi “İddialar doğru değil” diyerek bir iptal söz konusu olmadığını belirtmişti. Yaşanan bu olayların üstünden 2.5 ay geçtikten sonra 16 Ağustos 2024 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından ODTÜ ve İTÜ’nün de aralarında bulunduğu 13 üniversiteye rektör ataması yapıldı. Konuya ilişkin Eğitim-İş’ten “Anayasa Mahkemesi'nin kararına rağmen rektör atamalarının devam ettirilmesini, hukuk devleti ilkelerine ve Anayasaya aykırı” çıkışı geldi. Eğitim-İş tarafından yapılan açıklamada, “Üniversiteler, bilimsel araştırmaların ve özgür düşüncenin yuvasıdır. Bu kurumların yöneticilerinin, siyasi baskılardan uzak ve liyakata dayalı bir şekilde atanması, demokratik bir toplumun temel gerekliliklerinden biridir. Anayasa Mahkemesi'nin bu konudaki kararı, tam da bu gerekliliği sağlamak adına alınmıştır ve titizlikle uygulanmalıdır” ifadelerine yer verildi. Cumhuriyet’e konuşan Eğitim İş İzmir 4 Nolu Yükseköğretim Şube Başkanı Elbey Kale, Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulması gerektiğini söyleyerek, “Üniversitelerin bir an önce siyasi parti arka bahçesi olmaktan kurtarılmasını istiyoruz. Üniversitelerin çağdaş, bağımsız birer bilim yuvası olması için rektörlerin demokratik seçimlerle seçilmesi gerekmektedir” dedi.

‘HAKİM OLMA ANLAYIŞI VAR’

Konuya ilişkin gazetemize konuşan bir başka eğitimci, Eğitim Sen Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Evrim Gülez ise Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından üniversiteler üzerinde bir baskı aracı olmak amacıyla kurulduğunu ve YÖK’ün üniversitelerde eleştirel düşünceyi, akademik özgürlüğü, iş güvencesini ve özgür üniversite fikrini ortadan kaldırmak için taşıdığı işlevselliğin tartışma götürmez bir gerçek olduğunu ifade etti. Uzun yıllar boyunca YÖK ve AKP iktidarı arasında tartışmalar yaşandığını belirten Gülez, “Bu tartışmaların özünde ne bilimsel özgürlük, ne de akademik özerklik vardı. Tartışmaların özünde, bir bütün olarak üniversitelere hakim olma anlayışı yer almaktaydı” diye konuştu.

‘ÜNİVERSİTE OLMAKTAN ÇIKARTTI’

AKP iktidarının kamuoyunda YÖK‘e karşı oluşan tepkileri sömürerek üniversiteleri bir bir siyasal egemenliği altına aldığını vurgulayan Gülez, “Yıllar içinde akademisyenlere yönelik ihraç politikası, işten çıkarma ve istifaya zorlamalarla üniversiteleri üniversite olmaktan çıkaran siyasi iktidar, OHAL ve KHK rejiminin kendisine tanıdığı imkanlarla üniversitelerdeki tüm iktidar ilişkilerini de kendisine bağladı. OHAL sürecinde yayınlanan KHK’lar ile yasalar,yönetmelikler hiçe sayılarak keyfi uygulamalar başladı” dedi.

‘ÜNİVERSİTELER KARARLARINI BAĞIMSIZ ALMALI’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesinin kararına karşın şu ana kadar toplam 24 rektör ataması (Temmuz’da 11, Ağustos’ta 13 atama) gerçekleştirdiğini anımsatan Gülez, “AKP iktidarının AYM’nin kararına rağmen mevzuatta gerekli düzenlemeleri yapmamakta ısrar etmesi, rektör ve Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) üyelerinin atamalarının doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından yapılması kabul edilemez. Üniversiteler, siyasal iktidarların etki alanında olmaktan çıkarılmalı ve Cumhurbaşkanı tarafından atanan rektörler tarafından değil, üniversite bileşenlerinin ortak iradesiyle seçilen kurullar eliyle yönetilmelidir.  Üniversitelerin tüm kurumlardan, siyasi iktidardan ve sermayeden bağımsız olarak kendi kararlarını almaları sağlanmalıdır. Bilimin özgürleşmesi, kamusal, özerk ve demokratik bir üniversite anlayışı ancak bu koşullarda yaşatılabilir” ifadelerini kullandı.

‘YÖK KAPATILMALI’

Gülez son olarak şunları söyledi:

“YÖK ve siyasal iktidarın temsil ettiği anlayışlar üniversitelerimizden ellerini tamamen çekmeli ve özerk-bilimsel üniversite anlayışının hayata geçirilmesi için gerekli adımlar atılmalıdır. Bunun için öncelikle yıllardır üniversitelerimizin üzerinde “Demokles’in Kılıcı” gibi sallanan YÖK kapatılmalı ve üniversiteler arasında koordinasyonu sağlayacak, demokratik, katılımcı ve çoğulcu modeller hayata geçirilmelidir.”