Eğitim Reformu Girişimi’nden Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni müfredat değerlendirmesi: Maneviyat ağır basıyor

Eğitim Reformu Girişimi (ERG) tarafından yeni modelin içeriğine dair ilk değerlendirme yapıldı ve hazırlanan rapor, Milli Eğitim Bakanlığı’na sunuldu.

cumhuriyet.com.tr

Öğretim programlarının ve ders kitaplarının, öğrencinin demokratik değerleri özümsemesine, insan hakları ve çoğulculuğa saygılı aktif yurttaşlar haline gelmesine katkıda bulunması gerektiğini savunan ERG, öğretim programlarının kapsayıcı ve demokratik bir uzlaşıyla son halini almasının önemini vurguluyor.

Rapora göre, yeni müfredatta “maneviyat” ağır basıyor, bilgiden ziyade ağırlıklı olarak inançlar kaynak alınıyor ve sorgulanması veya somutlaşması zor kavramlara yer veriliyor. Tüm bunlar da “eleştirel düşünme” becerisiyle ters düşüyor.

“İnsan Hakları, Vatandaşlık ve Demokrasi” alanında, hak ve özgürlüklerden ziyade görev ve sorumluluk vurgusunun olduğunu belirten raporda, müfredatın bu haliyle dünyayla bütünleşmeden ziyade içe dönük bir medeniyet yaratma riski taşıdığı ifade ediliyor. Raporda, söz edilen kavramlarda ortaklaşılması ve çoğulcu bir bakış açısının sağlanması gerektiği de vurgulanıyor.

Türkiye’de eğitimin mevcut durumunu ve temel ihtiyaçlarını da ele alan raporda; öğretim programlarının, tek başına eğitim sisteminin ihtiyaçlarını karşılayamayacağının ve öncelikli reform ihtiyacının öğretim programı olmadığının altı çiziliyor.

BİR DİN BENİMSETİLEMEZ

- Fen bilimleri dersinin temel amacı bilimsel okuryazarlıktır. Evrim teorisi anlaşılmayınca birçok bilim eksik kalır. Hedef, bilimin temel gerçeklerini bilen ve kullanan, analitik düşünen, farklı görüşlere saygılı dolayısıyla, demokratik tutuma sahip bireyler yetiştirmek olmalıdır.

- Programlar, endoktrinasyon (bireylerin mantıklı karar verme yeteneklerini yok edecek tarzda, onlara nasıl davranmaları gerektiği işaret eden) niteliğinde öğretimden uzak olmalı, düşünce, din veya inanç özgürlüğü hakkı korunmalıdır. Her çocuğun bir dine sahip olma veya olmama özgürlüğü vardır; dolayısıyla devletler, çocuğu bir dini benimsemeye veya benimsememeye zorlayamaz.

- İnsan haklarına ve hukukun bağlayıcılığına ilişkin daha önceki programlarda yer alan vurgular, taslak programın özel amaçlarında yer almıyor. Programda evrensel değerler, haklar ve ilkelerden uzaklaşılması, eğitim sisteminin tümünde çocuk hakları, çeşitlilik ve kapsayıcılığın alanını daraltıyor.

- Toplumsal cinsiyet eşitliğinin, anayasal eşitlik ilkesinin bir parçası olduğuna vurgu yapılması gerekiyor.

- Müfredata ilişkin tüm süreçlerin merkezine çocuklar, gençler ile öğretmenlerin yerleştirilmesi gerekiyor.

- Öğrencinin bütünsel gelişimini destekleyici okul ortamları oluşturulamaz ise programların etkisi sınırlı olacaktır.

- “Yetkin ve erdemli insan” olarak tanımlanan öğrenci profilinin getirdiği dengeli beslenme ve sanat ve kültüre duyarlı olma gibi bileşenlerin öğrencilere yalnızca öğretim programıyla kazandırılamayacağı aşikârdır. Bu bakımdan, okul yemeği uygulamasının durdurulması, spor ve sanatın ağırlığının seçmeli derslerde azaltılması gibi programın amaçlarına ters düşen eğitim politikalarının program içeriğiyle hizalanması zaruridir.

GERÇEK İHTİYAÇLAR YOK 

Yeni program, maneviyatın ağır bastığı bir söylemle “yetkin ve erdemli insan yetiştirme”yi temel amaç olarak ele alıyor. Öne çıkan değerler, somut, bilimsel bilgiye dayalı bir etik algısıyla sorgulanabilir öğeler değil. Öğrencilerin pasif bir şekilde edinecekleri öğeler olarak kurgulanıyor. Başka bir ifadeyle normatif bir yaklaşım takip eden, sorgulanması ve somutlaşması mümkün olmayan bu kavramlar ve değerler programda sık sık ele alınan eleştirel düşünme kavramına taban tabana zıt bir durum oluşturuyor. Programın merkezinde insan olduğu ifade edilmesine karşın çocuğun gerçek ihtiyaçları dikkate alınmıyor.