Danıştay, ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin yürütmesinin durdurulması istemini 4’e 1 oyla reddetti: Ders gibi laiklik şerhi

Karşı oy kullanan daire üyesi gerekçesinde öğretim izlencesinin hedefinin hukuka ve Türk milli eğitiminin temel ilkelerinden olan bilimsellik ile laiklik ilkelerine aykırı olduğunu vurguladı.

Aytunç Ürkmez

Laiklik Meclisi; Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından “sözde manevi ve milli değerlere” uygun olarak hazırlanan gerici “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adlı öğretim izlencesine (müfredat) yönelik “yürütmenin durdurulması” ve “iptal” istemiyle Danıştay nezdine açtığı davada kritik bir gelişme yaşandı. Danıştay 8’inci Dairesi; 22 Ocak’ta verdiği kararda “yürütmenin durdurulması” istemini üyelerin 4’e 1 oy çokluğuyla reddetti. Dava iptal istemiyle esastan devam edecek.

MEB BELGELERİ SUNDU

Daire, 26 Kasım 2024’te MEB’den yeni öğretim izlencesinin hazırlık sürecinde çalışma grubu veya bilim komisyonu oluşturulup oluşturulmadığının bilgisini, komisyon bulunuyorsa bilimsel değerlendirme raporları, uzman görüşleri, çalıştay raporları, ihtiyaç analizi vb. belgeleri istedi. MEB, söz konusu belgeleri Danıştay’a sundu. Dairenin oy çokluğuyla verdiği iptal kararının gerekçesinde ise bakanlığın hazırlık aşamasında; uluslararası ve ulusal kurum ve kuruluş raporlarının, stratejik ve eylem planlarının, sivil toplum kuruluşları ve sendikaların hazırladığı raporların incelendiği, OECD Ülkeleri ve Türkiye Karşılaştırması Raporu’nun hazırlandığı ve seçmeli derslere yönelik ihtiyaç analizi yapıldığı belirtildi.

Ayrıca hazırlık kapsamında; 91 adet uzmanlık tezinin incelendiği, 81 İl Milli Eğitim Müdürlüğü aracılığıyla velilerden, okul idarelerinden ve diğer paydaşlardan beklentilere ilişkin görüş ve önerilerin toplandığı aktarıldı. Bunların yanı sıra; okulöncesi eğitim kademesi için Almanya, İngiltere, Singapur, Norveç, Fransa, Hindistan, Japonya Finlandiya, Güney Kore, Yeni Zelanda ve Avusturya; ilkokul ve ortaokul kademeleri için de Amerika, Kanada, İngiltere, Finlandiya, Singapur ve Avusturalya’da uygulanan sistemlere ilişkin rapor hazırlandığı da gerekçede belirtildi.

EĞİTİM-SEN VE EĞİTİM-İŞ’TEN DE GÖRÜŞ ALINMIŞ!

Gerekçede; öğretim izlencesinde kullanılan kavramsal, sosyal-duygusal öğrenme, okuryazarlık ve alana özgü beceriler ile eğilimlere ilişkin Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı, Eğitim Fakülteleri Dekanlar Konseyi, Türk Eğitim Derneği, Türk Eğitim Vakfı, Eğitim Reformu Girişimi, Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen, Eğitim-Bir-Sen ve Eğitim-İş gibi sivil toplum örgütlerinden görüş ve öneriler alındığı da belirtildi.

Daire bakanlığın sunduğu söz konusu bilgilerden hareketle; “öğretim izlencesinin ortak metni ile ilgili ders izlencelerinin hazırlık sürecinin bilimsel ve akademik çalışmalar çerçevesinde yürütüldüğü, gereksinimlerin somut ve istatistik verilerine göre hazırlandığının görüldüğünü belirterek, öğretim izlencesinin üst hukuk normlarına, hukuka, Milli Eğitim’in genel ve özel amaçları ile ilkelerine aykırılık bulunmadığını” kaydetti.

HEDEF HUKUKA AYKIRI!

Çoğunluğun ret kararına karşı oy kullanan daire üyesi ise adeta ders niteliğinde “laiklik” gerekçesi sundu. Söz konusu daire üyesi gerekçesinde; öğretim izlencesinin ortak metninde belirtilen “eylemlerden değerlere, değerlerden erdemli insana, erdemli insandan ise nihai hedef olan huzurlu aile ve toplum ile yaşanabilir çevre ve huzurlu insana ulaşmak” hedefinin; “Milli Eğitim Temel Kanunu”nda yer almayan bir hedefin oluşturulduğunu ve böyle bir hedefin ancak yasayla düzenlenmesinin olanaklı olduğundan hukuka aykırı olduğunu belirtti. 

‘DEĞERLENDİRMELER YÜZEYSEL’

Karşı oy kullanan üye; bakanlığın sunduğu belgelerde; hali hazırda uygulamada olan öğretim izlencesinin yetersiz yönlerinin neler olduğu, değiştirilen öğretim izlencelerinin içeriğinde yapılan yüzde 35’lik sadeleşmenin gerekçelerinin neler olduğu, öğretim izlencesinin değişikliği hazırlık çalışmalarına katılan akademisyen ve öğretmenlerin kimler olduğu konularının eğitim bilimi yönünden gerekliliğinin ortaya konulmadığını, değişikliğe yönelik yapılan değerlendirmelerin yüzeysel olduğu ve bulgulandırılmadığını da kaydetti. 

‘MİLLİ EĞİTİMİN GENEL VE ÖZEL AMAÇLARINA AYKIRI’

Üye, değişiklik gerekçesi olarak sunulan; “anlamlı öğrenmeye hizmet etmeyen”, “yaşam becerilerinin gelişimine katkı sağlamaktan uzak içerik” gibi tespit ve nitelemelerin bilimsel raporlarla ortaya konulmadığını da belirtti. Üye; bu nedenlerle yeni öğretim izlencesi işlemlerin hukuki nedenlere ve bilimsel gerekçelere dayanması yönündeki hukukun genel ilkelerine aykırı olduğu, anayasaya ve diğer üst hukuk normlarına uyarlık taşımadığı, Türk Milli Eğitimi’nin temel ilkelerinden olan “bilimsellik” ve “laiklik” ilkelerine, milli eğitimin genel ve özel amaçlarına aykırı olduğu nedeniyle, çoğunluğun karşıtı bir oy kullandığını savundu.

‘ÇOĞUNLUK BAĞIMSIZ YARGININ KALMADIĞINI GÖSTERİYOR’

Kararı gazetemize değerlendiren Laiklik Meclisi’nin avukatı Doğan Erkan; “Karşı oy, tam olarak dava sebeplerimizi özetliyor. Bakanlık; maarif modeliyle hangi kamusal ihtiyaca yöneldiğini ne modeli düzenlerken ne de davaya cevabında açıklayamıyor.

Geriye dinsel muhtevada bir eğitim şekillendirme amacı kalıyor. Müfredatın ‘ortak metin’ denilen kısmı tümüyle ideolojik ve dinsel. Eğitimin temel amacının ‘inanç’ ve ‘hikmet’ üzerine kurulu insan yetiştirmek olduğunu söyleyen bir eğitim müfredatı bilimsel de olamaz, laik de olamaz. Tümüyle anayasaya aykırıdır. Ancak diğer danıştay üyeleri bunu idarenin takdiri olarak görerek, aslında bağımsız bir yargının da kalmadığını ortaya koymuş olmakta. Dairedeki bağımsız tek yargıç, karşı oyu yazan hakimdir. Laiklik Meclisi ülkemizi eninde sonunda bu gerici modelden çıkaracak, demokratik, laik, bilimsel eğitimi hayata geçirecektir” dedi.