Çocuk Vakfı tarafından hazırlanan 2023 yıllığı dijital olarak yayında

“Önce Çocuk Cumhuriyeti Ödevi” yaklaşımıyla hazırlanan Türkiye Çocuk Yıllığı, Cumhuriyetimizin birinci yüzyılı içinde yaşananları değerlendiriyor.

Figen Atalay

Çocuk Vakfı tarafından hazırlanan “Türkiye Çocuk Yıllığı 2023”, 1923-2024 yıllarını kapsayan çocuk ve Cumhuriyet, aile, çocuk, sağlık, eğitim, çocuk hukuku ve çocuk hakları, çocuk refahı, çocukluk mekânları, çocuk kültürü ve sanat, çocuk edebiyatı, çocuk yayınları, çocuk kütüphaneleri, çocuk ve medya ile 2000 sonrası çocuk karnesinden oluşuyor.

Yıllıkta ayrıca yüzyıl boyunca yazılan ve yayımlanmış 60 “çerçeve yazı” yanında karekod yöntemiyle 92 makale, rapor, strateji belgesi ve kaynağa yer verildi. Yıllık, “Önce Çocuk Cumhuriyeti Ödevi” yaklaşımıyla 17 ay süren bir çalışma sonunda yayına hazırlandı. Çocuk ve çocukluğun bütün bileşenlerini bütüncül bir bakış açısı ve ekosistem anlayışı ile değerlendirmeyi amaçlayan yıllık, yüzyılın birikimi yanında Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı için de öneriler içeriyor.

168 GÖRÜŞ VAR 

Yıllıkta, “Çocuk Hakları”, “Nasıl Bir Eğitim Hayal Ediyorsunuz? ve “Yaşamak İstediğiniz Ülke ve Dünya Hakkında” başlıkları altında 7-15 yaş grubunda 168 çocuğun görüşleri yer alıyor.

Birinci yüzyıldan ikinci yüzyıla bakınca çocukların haklarını yaşayabilmesi için neler yapılması gerektiğini anlatır mısın?

MELEK ARPA (8 yaşında): Çocukların hakları bunlardır: Eğitim, oyun, özgürlük. Bence çocukların kendine özel bir hayatı olmalı.

ELİF NAZ GÜVENER (11 yaşında): Çocukların çalıştırılmamasını, haklarının farkında olmasını istiyorum.

BAHAR BAYER (8 yaşında): Beslenmek için iyi şeyler gerekir. İyi davranılması, korunması gerekir.

EYMEN SAİD YALÇIN (9 yaşında): Her yerde adalet olsun. Can güvenliği. İnsanların daha terbiyeli olması, böylece kavgalar çıkmaz. Fakir insanlara aylık 12 bin TL verilmesi.

SUDE ERİN (13 yaşında): Hakların olması için öncelikle adalet olması gerektiğini düşünüyorum ve gelecekteki insanlar için adalet lazım. Ülkemizdeki çoğu çocuk, insan haklarını yaşayamadı. Çoğu çocuğun maddi, ailevi vb. sorunlar yüzünden eğitim hakkı çalınıyor. 

OKULLAR BEDAVA OLMALI  

Nasıl bir eğitim almak istersin? 

SARE NUR (8 yaşında): Sınıflar kalabalık olmamalı. Çantamız ağır olmamalı. Okula istediğimiz yiyeceği götürebilmeliyiz. Okullarda suyumuzu doldurmak için çeşme olmalı. 

YUSUF POYRAZ ALGÜL (9 yaşında): Uzun sürmeyen ama çok faydalı bir eğitim istiyorum. Masalar daha teknolojik, sınıftaki tahtalar daha kaliteli olsun. Eğitim üniversite dahil 10 yıl olsun.

DERİN EGE YILDIRIM (8 yaşında): Çocukların fikirleri daha çok dikkate alınmalı. Yaz tatili daha az ama okullar dört gün olmalı. Okulların yemekhaneleri daha iyi olabilir. Eğitim daha samimi olmalı. Çocuklar daha güvenli hareket etmeliler. 

FURKAN TEMEL (9 yaşında): Herkes özgür olmalı. Kitapların ucuz olmasını istiyorum. 

YUNUS EMRE TEMEL (9 yaşında): Teneffüslerin daha uzun olması, akıllı tahtaların ışığının çoğalması gerekir. 

ESİN ŞENOL (9 yaşında): Herkesin eşit olması ve okulların bedava olması gerekir. 

SAMİR MAYA (10 yaşında): Biz çocuğuz bir daha çocuk olamayacağız, okulda bu kadar süre kalınmasını doğru bulmuyorum. 

ELİZ AKTER (10 yaşında): Teneffüsler beş dakika uzatılmalı. Öğle arası 50 değil 60 dakika olmalı. Okullarda yedi değil altı ders olmalı. Ödevler azaltılmalı ve kantinler daha hijyenik olmalı, eldiven kullanılmalı ve yere düşen bıçak, çatal vb. yıkanmadan kullanılmamalı. Sınavlarda öğretmen ve öğrenciler sessiz olmalı.

TAHA EREN ÖZEN (14 yaşında): Eğitim sistemi ve okullardan hiçbir şey beklemiyorum. Balığa uçmayı öğretmeye çalışıyorlar. Okuldan sonra çocuğun kendini tanıması, sosyalleşmesi, çocukluğunu yaşamasına izin vermek yerine ödev veriyorlar.

SORUNLAR SARMALA DÖNÜŞTÜ 

Çocuk Vakfı başkanı ve Türkiye Çocuk Yıllığı 2023’ün genel yayın yönetmeni Mustafa Ruhi Şirin:

“Türkiye Çocuk Yıllığı 2023, Cumhuriyet döneminde yaşanmış çocuk ve çocukluğu bütün bileşenleriyle değerlendirmek ve çocuk gerçeğiyle yüzleşmek amacıyla hazırlandı.

Cumhuriyetimizin ilk yüzyılında çok yönlü kazanımlarımıza rağmen çözümsüzlüğe itilen ve ertelenen çocuk sorunlarımız hiç de az değildir. İkinci yüzyılımıza devredilen çocuk sorunlarının çözülebilmesi için toplum ile sosyal bilim-sosyal politika ilişkisinin kurulması ve toplumsal iradenin ortaya çıkması gerekir. Giderek sarmala dönüşen çocuk sorunlarının küresel boyutu göz ardı edilerek doğmuş ve doğacak çocuklarımızı esenliğe kavuşturamayız. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının çocuklarımızı dinleyerek çocuk ödevlerimize yöneleceğimiz yeni bir dönem olmasını diliyorum ülkemize.”