Vinnitsa’da savaş arası yaşam
Vinnitsa şehir merkezindeki valilik, belediye gibi resmi binaların pencereleri kum torbalarıyla örtülmüş. Meşhur saat kulesinden çekim yapmak yasak. Etraftaki binalardan biri belediyenin ek binası ve savaş şartları uygulanıyor.
Deniz BerktayVinnitsa, Ukrayna’nın orta-batı bölgesinde, 370 bin nüfuslu bir il merkezi.
Burası hem eski başbakanlardan Volodimir Groysman’ın memleketi hem de bir önceki Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun ticarete atıldığı şehir. Üç yıl öncesine kadar hem cumhurbaşkanının hem de başbakanın şehri olduğu için o dönemlerde iktidarın bazı imkânlarından yararlanmış. Kentte çok gelişmiş bir toplu taşıma sistemi var. Ukrayna’da küçük şehirler arasındaki yolların tarla gibi olmasına karşılık, Vinnitsa’ya girdiğiniz anda sizi uçuş pisti gibi yollar karşılardı.
Burası, Kiev’e göre daha rahat olmakla birlikte, yine de savaşın bütün tedirginliğini yaşıyor. Ruslar, Vinnitsa’nın hemen dışındaki askeri havaalanını geçen hafta füze saldırısıyla imha etmişti. Dün de şehirdeki televizyon kulesi füzelerin hedefi oldu. Ancak Kiev’de sadece süpermarketlerin açık olmasına karşılık, burada kafe ve restoranlar, daha kısıtlı saatlerde olmakla birlikte faal durumda. Kiev’de sokağa çıkma yasağı akşam sekizde, burada ise onda başlıyor.
‘TEHLİKE GEÇMİŞTİR’
Şehir merkezindeki valilik, belediye gibi resmi binaların pencereleri kum torbalarıyla örtülmüş. Meşhur saat kulesinin orada çekim yapayım dedim. Yapmaz olaydım. Etraftaki binalardan biri belediyenin ek binasıymış ve savaş şartları nedeniyle çekim yasakmış. Üst düzey bir polis yetkilisi, “Kusura bakmayın, biz ülkemizle ilgili böyle bir izlenim vermek istemeyiz fakat savaş halindeyiz. Bizi anlayın” dedi. Haklı...
Akşam, tramvayda giderken, birden şehir hoparlörlerinden anons geldi, “Dikkat dikkat! Hava hücumu tehlikesi var” diye. Bütün toplu taşıma araçları durdu. Yarım saat sonra kulakları sağır eden alarmı, ardından da hoparlörlerden anonsu işittim: “Tehlike geçmiştir.”
Kaldığım mülteci yurdunda odama, Sergey isminde bir göçmen geldi. 2014’te Lugansk işgale uğrayınca Harkov’a kaçmış. Şimdi tekrar yollara düşmüş. Gencecik hayatında, sekiz yılda ikinci kez göçmen olmuş. (Ömer Seyfettin’in “Külah” hikâyesinde, bir Balkan köylüsünün dört yıl içinde beş kez göçmen oluşu geldi aklıma). Ukraynalılar’ın yaşadıkları bu sıkıntıdan çabuk kurtulmalarını diliyorum.