Türkiye'deki güneş enerjisi kooperatifleri, ithal enerji yüküne ne kadar çözüm olabilir?
Enerji fiyatları hızla artıyor ve iklim krizi ile mücadelede kömür ve doğal gaza alternatif olarak güneş enerjisine ilgi büyüyor. Türkiye'de bazı girişimcilerin kurduğu yenilenebilir enerji kooperatifleri bu sorunlara çözüm olabilir mi?
BBC TürkçeEnerji fiyatları hızla artıyor ve iklim krizi ile mücadelede kömür ve doğal gaza alternatif enerji kaynakları arasında güneş enerjisi giderek ilgi duyulan bir seçenek haline geliyor. Türkiye'de bazı girişimciler güneş enerjisiyle çalışan enerji kooperatifleri kuruyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı geçtiğimiz hafta Türkiye'nin güneş paneli üretiminde Avrupa'da birinci, dünyada dördüncü sırada olduğunu açıkladı.
Bakanlık, Türkiye'de yenilenebilir enerji kurulu gücünün yüzde 54'e yükseldiğini söylüyor.
Türkiye Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) ise enerji üretiminde bu oranın yalnızca yüzde 35 oranında olduğunu belirtiyor, mevsimsel belirsizlikler ve kuraklığın bunda etkili olduğunu aktarıyor.
Bakanlığın verilerine hidroelektrik santralleri kullanımı da dahil ediliyor.
Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) da dahil birçok çevre kuruluşu, hidroelektrik santrallerin inşaat ve işletme süreçlerinde doğaya ve insanlara yönelik çok büyük ve geri dönüşü mümkün olmayan etkilere neden olduğunu belirtiyor. Çevre kuruluşları HES'lerin sürdürülebilir olmadığını ifade ediyor.
EMO'nun 2022 verilerinde güneş enerjisi kurulu gücünün yüzde 8 olduğu ortaya çıkıyor.
Yani Türkiye hala enerjisinin çoğunu kömür ve doğal gazdan elde ediyor, bunun büyük bir kısmı da ithal ediliyor.
Peki yerel girişimciler tarafından kurulan yenilenebilir enerji kooperatifleri, ithal enerji yüküne ne kadar çözüm olabilir?
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan EMO Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş, teorik olarak yerel ölçekte güneş ve rüzgardan enerji üreten kooperatiflerin çözüm olabileceğini, ancak her yıl yüzde 8 oranında artan enerji talebini uzun vadede bu şekilde bile karşılamanın imkansız olduğunu söylüyor.
Ulutaş, ekonomik büyümenin öncelik olarak görüldüğü toplumlarda yenilenebilir kaynakların da yepyeni sorunlar yaratabileceğine dikkat çekiyor.
Ulutaş, "Türkiye uluslararası bağımlılık zincirinde çimento ve ark ocakları gibi enerji canavarı endüstrilerin kaynağına dönüşmüş durumda. Bunun yanı sıra yanlış kentleşme ve ulaşım politikaları ile kır-kent ve tarım-sanayi dengelerinin bozulması talep tarafında rasyonel olmayan bir artış yaratıyor" değerlendirmesini yapıyor.
Mahir Ulutaş şu uyarıyı yapıyor:
"Güneş santrallerinde ve elektrikli araçların akülerinde ihtiyaç duyulan nadir metaller için gerekli madencilik yeni çevre felaketlerine yol açabilir. Yenilenebilir enerjiye geçişin de dengeli bir şekilde yapılması gerekiyor."
KOOPERATİFÇİLİK NEDEN RAĞBET GÖRMÜYOR?
Türkiye'de son dönemde hızla artan enerji fiyatlarına rağmen Avrupa'da yaygın şekilde görülen enerji kooperatifçiliği modeli henüz rağbet görmüyor ve sadece 9 kooperatif aktif şekilde çalışıyor. Uzmanlar hala bazı engeller olduğunu anlatıyor.
BBC Türkçe'ye konuşan Troya Yenilenebilir Enerji Kooperatifi Başkan Yardımcısı Dilek Özsoy Çakılcıoğlu, abone birleştirmesi yapılamadığını, yani farklı bölgelerde ve konutlarda yaşayan üyelerin ortak üretilen enerjiden faydalanamadığını söylüyor.
Çakılcıoğlu, ancak yan yana bulunan konutlarda veya organize sanayi bölgelerinde üretilen enerjinin kendi içlerinde kullanılıp dağıtımının yapılabildiğini anlatıyor.
Normal şartlarda kooperatiflerin ortak bir arazide kurdukları güneş veya rüzgar santralinden üretilen enerjiyi şebekeye verip, şebekeden tüm üyelerine ulaştırdığını söyleyen Çakılcıoğlu, mahsuplaşma sonucunda üretimden fazla kullanılmışsa üyelerin ödeme yapması, enerji artmışsa da satıştan üyelerin gelir elde etmesi gerektiğini aktarıyor.
Çakılcıoğlu, böylece tüm üyelerin bilinçli tüketici haline geldiğini ve enerji verimliliğine dikkat ettiğini söylüyor ve devam ediyor:
"Aslında abone birleştirmesi dediğimiz teknik olarak çok kolay ve elektrik şirketlerinin bilgisayar programında ufak bir değişiklikle yapılabilir. Ama bunun yapılması için kooperatiflerin devlet tarafından desteklenmesi, mevzuatın uygun hale getirilmesi ve hükümet politikası haline gelmesi gerekiyor" diyor.
Troya Kooperatifi üyeleri, TBMM Enerji Komisyonu'nun bu konuyu takibe aldığını belirtiyor, ancak birçok kooperatifin bu noktada tıkandığını belirterek sürecin hızlanması gerektiğini söylüyor.
"İHTİYACIMIZDAN KAT KAT FAZLA ELEKTRİK ÜRETEBİLİYORUZ"
Türkiye'de enerji üretimine her an başlayabilecek olan, ancak kurulum aşamasında kalan 41 kooperatif var.
Dilek Çakılcıoğlu, Troya Kooperatifi'nin Çanakkale, Bursa, Yalova ve Balıkesir'de üyeleri olduğunu, hepsinin iklim krizi ve enerji üretim yöntemlerini dert ettiğini ve buna çözüm üretmek için bir araya geldiğini anlatıyor.
Çakılcıoğlu, "Aramızda gemi kaptanı, kömür satıcısı, banka müdürü, avukat, mühendis, birçok alanda çalışan insan var ancak şimdilik mevzuatın değişmesi için bekliyoruz" diyor.
Kooperatif üyelerinin bir arada bulunduğu ve üretime geçebilmiş örnekler de var.
Altınoluk Yenilenebilir Enerji Üretim Kooperatifi kurucularından Ahmet Aktaş da, Çorum'da kurulan 600 kilowatt kurulu gücü olan güneş enerjisi santralinden 90 üyeye rahatlıkla yetecek kadar elektrik üretilebildiğini, artan elektriği ise şebekenin satın almasıyla üyelere kazanç sağlandığını anlatıyor.
Aktaş, "Türkiye'de iklim krizinin etkileri ve özellikle kuraklık çok ağır bir şekilde hissedilecek, buna bir an önce çözüm bulunması gerekiyor. Bu yöntem teknik olarak çalışıyor. Biz ihtiyacımızdan kat kat fazla elektrik üretebiliyoruz" diyor.
Diğer taraftan Türkiye'nin ilk ticari kooperatifi olan Kayseri Mobilyacılar Yenilenebilir Enerji Kooperatifi, küçük mobilya üreticilerinin toplandığı Mobilyakent'teki imalat birimlerinin 90 bin metrekarelik çatı alanında 18 bin güneş paneli ile elektrik üretiyor. Bu elektrik imalat birimleri tarafından kullanılıyor.
Uzmanlar, uluslararası şirketlerin artık iklim krizi ile mücadelelerinde sürdürülebilir üretim yapan tedarikçileri tercih ettiğini ve bu tür girişimlerin çoğalması gerektiğini söylüyor.
İkea, 2021 yılında tedarikçilerinin yenilenebilir enerji ile üretim yapabilmesi için destek sağlayacağını açıkladı, 2030 yılına kadar karbon net sıfır hedefine ulaşılmasını şart koştu.
GİRİŞİMCİLİK MODELİ OLARAK KOOPERATİFÇİLİK
Uluslararası çevre örgütleri ağı Yerküre Dostları (Friends of the Earth) ve Avrupa Yenilenebilir Enerji Kooperatifleri Federasyonu REScoop'un yaptığı bir araştırmada 2050 yılına kadar Avrupa'daki enerjinin yüzde 40'ının yerelde, topluluk bazlı üretileceği belirtiliyor.
2018'de bu alana giriş yapan Yunanistan'da bugün neredeyse 800 yenilenebilir enerji kooperatifi bulunuyor.
Almanya'da ise 2008 ile 2016 yılları arasında 967 yeni enerji kooperatifi kuruldu.
Avrupa Vatandaş Enerji Kooperatifleri Federasyonu, Avrupa Birliği'nin (AB) iklim krizi ile mücadelesinde yerelde üretilen yenilenebilir enerji kaynaklarını desteklediğini, birçok AB ülkesinin ise bu üretimi artırmak ve daha karlı bir hale getirmek için yeni politikalar ve teşvikler sağladığını söylüyor.
Uzmanlar, kooperatifçiliğin önemli bir enerji üretim yöntemi olmasının yanı sıra bir girişimcilik modeli olarak da değerlendirilebileceğini belirtiyor.
2016 yılında kurulan İzmir Enerji Kooperatifi, yenilenebilir enerji kaynakları ile ısıtılan seralarda topraksız tarıma başlamayı ve ihracata yönelik domates üretimi yapmayı hedefliyor.
80 üyesi olan Çorum Yenilenebilir Enerji Kooperatifi ise sıfır enerji tüketen yeni konutların üretimi için Ar-Ge çalışmalarına başlıyor.
GÜNEŞ ENERJİSİ FİYATLARI DÜŞÜYOR
Uzmanlar, son on yıl içinde güneş enerjisinin yüzde 80 oranında azaldığını ve en ucuz yenilenebilir kaynak haline geldiğini belirtiyor.
Küçük sermayeler kooperatifler vasıtasıyla bir araya gelerek büyük yatırımlara bir nebze daha kolay şekilde erişim sağlayabilse de uzmanlar bunun hala yüklü bir yatırım olduğunu ve devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini vurguluyor. Öte yandan kooperatiflerin yerelde ekonomik gücü artırması ve istihdam sağlamasına da dikkat çekiliyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı geçtiğimiz hafta Türkiye'nin güneş paneli üretiminde Avrupa birincisi olduğunu açıkladı.
Üretilen panellerin büyük bir kısmı yurtdışına ihraç edilirken Türkiye'de yenilenebilir enerji girişiminde bulunmak isteyenler devletten bu alanda yeni politikalar ve teşvikler beklediklerini söylüyor.