Suudi Arabistan Veliaht Prensi: İsrail ile normalleşmeye her gün daha çok yaklaşıyoruz; İran nükleer silah sahibi olursa, biz de aynı yolu izlemeliyiz

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ülkesinin İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye yakın olduğunu söyledi. Bin Selman, "Her gün anlaşmaya daha fazla yaklaşıyoruz" dedi. Veliaht Prens, İran'ın nükleer silah sahibi olması halinde, Suudi Arabistan'ın da aynı yolu izlemesi gerektiğini belirtti.

BBC Türkçe
Reuters
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ülkesinin İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye yakın olduğunu söyledi. Bin Selman, "Her gün normalleşmeye daha çok yaklaşıyoruz" dedi. Veliaht Prens, İran'ın nükleer silah sahibi olması halinde, Suudi Arabistan'ın da aynı yolu izlemesi gerektiğini belirtti.

Amerikan Fox News televizyonuna konuşan bin Selman, Filistin sorununun, İsrail ile müzakerelerinde önemini koruduğunu vurguladı.

Bin Selman, "Bizim için Filistin meselesi çok önemli. O kısmı çözmemiz lazım. Filistinlilerin hayatını kolaylaştırmamız gerek" dedi.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ayrıca İran'ın nükleer silah sahibi olması halinde, ülkesinin de nükleer silah sahibi olması gerektiğini vurguladı.

"Herhangi bir ülkenin nükleer silah elde etmesinden endişe duyuyoruz" diyen bin Selman, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Nükleer silahlara sahip olmanın anlamı yok çünkü kullanılamıyorlar ama eğer herhangi bir ülke bunları kullanırsa, yeni bir Hiroşima'ya tahammülü olmayan dünyanın tüm ülkeleriyle savaş halinde olur.”

İran, Suudi Arabistan ve İsrail'in ortak hasmı konumunda.

İran: Suudi Arabistan, Filistin davasına ihanet ediyor

Muhammed bin Selman'ın Fox News'a verdiği mülakat sonrası, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi Suudi Arabistan'ı, İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye çalışarak Filistin davasına ihanet etmekle suçladı.

Reisi, "Siyonist rejim ile bölgedeki herhangi bir ülke arasında, Siyonist rejimin güvenliğini sağlamak amacıyla bir ilişki başlatılması kesinlikle işe yaramayacaktır. Bölge ülkeleri ile Siyonist rejim arasındaki bir ilişkinin, Filistin halkının ve Filistin direnişinin sırtından bıçaklanması anlamına geleceğine inanıyoruz" dedi.

ABD uzun süredir İran'ın nükleer programını kontrol altına almaya ve Orta Doğu'daki müttefikleri Suudi Arabistan ile İsrail'in tarihi bir anlaşma imzalamalarını sağlamaya çalışıyor.

Daha önce Mısır ve Ürdün'le barış anlaşmaları imzalayan İsrail, 2020'den itibaren Arap ülkelerinden Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Sudan ve Fas'la da ilişkilerini normalleştirmişti. Ancak bu ülkelere Suudi Arabistan'ın da katılması, Orta Doğu için çok önemli bir gelişme olacak.

Suudi Arabistan'ın, nükleer silah sahibi olduğu bilinen İsrail ile ilişkilerini normalleştirme karşılığı, ABD'den güvenlik garantileri istediği hatta bunun için ayrı bir anlaşma imzalanması talebinde bulunduğu bildiriliyor.

Amerikan ABC News televizyonuna konuşan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da, Suudi Arabistan-İsrail ilişkilerinin normalleşmesinin, Orta Doğu'yu "dönüştürecek" bir gelişme olacağını söyledi.

Blinken, "Özellikle bu iki ülkeyi bir araya getirmek, bölgenin istikrara kavuşmasında, bütünleşmesinde; insanların bir araya gelmesinde ve artık birbirlerinin boğazına sarılmamasında güçlü bir etki yaratacaktır" dedi.

Reuters

ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, Birleşmiş Genel Kurulu toplantılarının sürdüğü New York'ta yaptıkları görüşmede de konu gündemdeydi.

Biden ve Netanyahu, Orta Doğu'da diplomatik ilişkilerin geliştirilmesi için birlikte çalışacaklarını söyledi.

Biden, İsrail-Filistin sorununa iki devletli bir çözüm bulunmasına desteğini yineledi.

ABD'de bazı çevreler ise Amerikan yönetiminin Suudi Arabistan ile İsrail arasında anlaşma imzalanmasını sağlamasının, Washington'un İsrail'in aşırı sağcı hükümetini ve Suudi Arabistan'ın otoriter yönetimini ödüllendirmesi anlamına geleceğini savunuyor.

ABD'de ayrıca İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi karşılığında Suudi Arabistan'la yeni bir anlaşma imzalanmasına, Muhammed bin Selman'ın, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi emri vermesi nedeniyle karşı çıkan çok sayıda Kongre üyesi var. Bazı Kongre üyeleri bin Selman'a ayrıca, Suudi Arabistan'ın Yemen'deki iç savaşa müdahalesi ve petrol fiyatlarının artmasında rol oynaması nedeniyle öfkeli.

Muhammed bin Selman'a, Fox News'a verdiği mülakatta, Cemal Kaşıkçı'nın 2 Ekim 2018'de, Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülmesiyle ilgili de sorular soruldu.

Bin Selman, bir daha böylesi bir "hatanın" tekrarlanmaması için Suudi Arabistan'ın güvenlik sisteminde reform yaptığını söyledi.

ABD istihbaratının 2018'de hazırladığı ve kamuoyuna 2021'de açıklanan raporda, Kaşıkçı'nın öldürülmesini onaylayan kişinin Muhammed bin Selman olduğu belirtilmişti.