Politico: "Muhalefetin olası zaferi, AB'nin çelişkilerini ortaya çıkaracak..."
ABD'nin önde gelen medya kuruluşlarından Politico'da, "Batı, Erdoğan ile yaşamayı öğrenmek zorunda kalabilir" başlıklı yayınlanan bir yazıda "Hakların, denge ve denetlemenin ortadan kaldırıldığı bir siyasi sistemde seçimlerin adil olması mümkün değildir" ifadeleri yer aldı.
cumhuriyet.com.trTürkiye'de geçen Pazar günü oylanan cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerine katılım oranı dünyada geniş yankı buldu. ABD'nin önde gelen medya kuruluşlarından Politico'da, "Batı, Erdoğan ile yaşamayı öğrenmek zorunda kalabilir" başlıklı bir yazı kaleme alındı.
Seçimlere katılım oranına dikkat çekilen yazıda, "Yaklaşık 90 milyonluk bir ülkede yüzde 89'luk bir katılım oranı, çoğu liberal demokrasiyi utandıracak bir seçim sonucudur. Türkiye elbette liberal bir demokrasi değil. İnsan hakları ve temel özgürlüklere yönelik ihlaller, aşınmış bir hukuk devleti ve yok edilmiş bir kuvvetler ayrılığı şüpheye yer bırakmıyor" denildi.
Yazıda, seçim sürecine işaret edilerek, "Hakların, denge ve denetlemenin ortadan kaldırıldığı bir siyasi sistemde seçimlerin adil olması mümkün değildir" ifadeleri yer aldı.
"TÜRK TOPLUMU DEMOKRATİK DİRENÇ GÖSTERDİ"
Yazıda, seçimlerin ikinci tura kalmasına ilişkin "Türk siyasi sisteminin demokratik olmadığı, ancak Türk toplumunun tüm dünyada hayranlık uyandıracak bir demokratik direnç gösterdiği" belirtilerek, "Putin'in Rusya'sında, Xi'nin Çin'inde ya da Sisi'nin Mısır'ında ikinci tur seçimler hayal bile edilemez" ifadeleri kullanıldı.
Yazıda, cumhurbaşkanı seçiminde ilk turda şaşırtıcı bir senaryo yaşandığı kaydedilerek, şu ifadeler kullanıldı:
"Enflasyon, durgun bir ekonomi ve 50 bin kişinin hayatını kaybettiği, fevkalade kötü idare edilen bir deprem süreci, radikal bir dönüş beklemek için güçlü nedenlerdi. Ama öyle olmadı. Bunun yerine, ilk tur coğrafi olarak daha da bölünmüş bir ülkeye, yükselen milliyetçiliğe, köklü bir kültür savaşına ve popülist otoriterliğin kalıcı çekiciliğine işaret etti."
"ERDOĞAN'IN YENİDEN SEÇİLMESİ..."
"Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesinin Avrupa için elverişli bir sonuç olacağının" belirtildiği yazıda, "Avrupa Birliği değerlerden bahsedip Türkiye'nin üzerinde hiçbir etkisi olmayan otoriterliğini yerden yere vururken, utanmazca işlemsel bir liderle tamamen işlemsel bir ilişkinin alaycı yürüyüşünü yapabilecektir" ifadeleri yer aldı.
Yazıda, bunun bir örneğin "2016'daki göç anlaşmasının devam etmesi ve Türkiye'nin, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali karşısında taraf tutmamasının da bir ölçüde tahıl anlaşması gibi bazı faydalar sağladığı" belirtilerek, şunlar kaydedildi:
"Türk toplumunun, mültecilere karşı giderek artan ve Erdoğan'ın bile karşılık vermek zorunda kalacağı sabırsızlığı göz önüne alındığında, ilişkinin devam edeceğinin garantisi olmasa da, Kılıçdaroğlu'nun bu tür bir alışveriş ilişkisinden uzaklaşacağı kesin. Bir yandan Türk demokrasisini yeniden rayına oturturken, diğer yandan da eninde sonunda AB'nin üyelik kapısını çalacaktır."
"MUHALEFETİN ZAFERİ AB'Yİ AYNAYA BAKMAYA ZORLAYACAK"
"Dolayısıyla muhalefetin zaferinin, AB'yi aynaya bakmaya zorlayacağı ve birçok çelişkisini ortaya çıkaracağının" vurgulandığı yazıda, "Türkiye söz konusu olduğunda bu yansıma hiç de hoş olmayacaktır. Bu, AB'nin şimdi arkasına yaslanıp rahatlayabileceği ve her şeyin aynı kaldığını varsayabileceği anlamına mı geliyor? Hayır" denildi.
Yazıda, "Türk toplumuyla ilişki kurmanın daha sessiz alternatif yollar aramayı gerektirdiği" belirtilerek, "Türkiye ile Erdoğan üzerinden sadece işlemsel bir ilişkide ısrar etmenin ülkeye, dinamizmine ya da değişim potansiyeline haksızlık" olacağı kaydedildi.
"AVRUPA, ORTAKLIKLAR ARAMANIN YOLLARINI BULMALI"
Yazıda, "Türkiye'deki seçimler bize otoriter popülizmin, seçimle işbaşına gelen otokrasilerin, Avrupa ve Batı ile aynı görüşte olmayan demokratik ve otoriter ülkelerin dayanıklılığı hakkında da bir şeyler söylüyor. AB'nin bu ülkelerle birlikte yaşamayı öğrenmesi, yapabilecekleri ve yapamayacakları üzerine düşünmesi gerekiyor" denildi.
"Avrupa'nın, muhataplarına değer sunarken, karşılığında aynı derecede somut bir şeyler beklediği ortaklıklar aramanın yollarını bulması gerektiği" belirtilen yazıda, "Bunu, Erdoğan'ın Türkiye'si ile şimdiye kadar yaptığı gibi, işlemsel değil pragmatik bir şekilde yapmalıdır" ifadeleri kullanıldı.