Palm yağı üreticileri, arazilerini kullandıkları kabilelerin milyonlarca dolarlık gelirlerini nasıl alıkoyuyor?
BBC araştırması, palm yağı üreticisi şirketlerinin yerli kabileleri milyonlarca dolarlık gellirden mahrum bıraktığını ortaya koyuyor.
BBC TürkçeSüpermarketten aldığınız hazır gıdalar büyük olasılıkla palmiye yağı içeriyor. Tedarik zincirini takip ettiğinizde muhtemelen Endonezya'daki bir yağ palmiyesi ağacına ulaşıyorsunuz. BBC araştırması, ürünü satın aldığınız Johnson & Johnson, Kellogg's ve Mondelez gibi büyük şirketler ve bu ağaçlar arasındaki aracı şirketlerin yerli kabileleri milyonlarca dolarlık gellirden mahrum bıraktığını ortaya koyuyor.
Mat Yadi, mızrağıyla saldırıya hazır bir şekilde nehrin yolunu izliyor. Ama bugün de hiçbir şey yakalayamıyor.
"Eskiden çok sayıda domuz, geyik, antilop ve kirpi vardı. Artık neredeyse hiçbir canlı kalmadı" diyor.
O bir Orang Rimba yani Endonezya'daki son göçebe kabilelerden birinin mensubu. Bu kabile nesiller boyunca Sumatra adasındaki ormanda kauçuk hasat ederek, avcılık ve meyve toplayıcılığı yaparak yaşadı.
1990'larda, Salim Grubu adında bir palmiye yağı şirketi, zenginlik ve kalkınma vaatleriyle buraya geldi.
Şirket, atalarının topraklarına palmiye ekecekti ve Orang Rimba'ya bu toprakların yarısını geri verecekti. Kabile, hasat ettği palmiye meyvelerini şirkete satacağı için bu, bir kazan-kazan anlaşması gibi görünüyordu.
25 yıldan uzun bir süre boyunca palmiyelerin parlak turuncu meyveleri Salim Group'a milyonlarca dolar kazandıran yemeklik yağa dönüştü. Bu yağ, çikolata, kremalı bisküvi ve kahvaltılık gevrek gibi popüler ürünleri üreten şirketler tarafından satın alındı.
Ancak Mat Yadi, kabilesine vadedildiğini anlattığı varlıkların hiçbirini alamadı.
Bugün ailesi bir ekim alanının içindeki derme çatma bir kulübede yaşıyor.
"Bize hiçbir şey iade edilmedi. Her şeyi aldılar" diyor.
Diğer birçok Orang Rimba gibi, yaşlı Siti Maniah da, palmiye ağaçları hasat edilirken yere dökülen meyveleri toplayarak geçiniyor.
Şanslıysa, ailesini gün boyu beslemek için 50-100 gram pirinç ve biraz sebze alacak kadar toplayabilir.
Kabileyi temsil eden Endonezyalı milletvekili Daniel Johan, bunun çok yaygın olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Şirketler açgözlü."
Dünyanın biyolojik çeşitlilik açısından en zengin ormanları palmiye yağı ekilmek için yok edildi. Bir zamanlar ormanlarla kaplı Endonezya'nın Borneo ve Sumatra adalarında, kilometrelerce orman alanı yerinde artık tarlalar var.
Bu kayıp ekonomik kalkınmanın bedeli olarak görüldü. Yerel destekler ve kamu finansmanına erişim sağlamak için, şirketler tarlalarını köylülerle paylaşma sözü verdi. "Plazma" adı verilen bu düzenleme 2007'de hayata geçti ve şirketlerin herhangi bir yeni ekim alanının beşte birini yerli halklara vermeleri yasal bir zorunluluk haline geldi.
Düzenlemenin uygulamaya konduğu yerlerde, kırsal toplulukların küresel olarak her yıl 50 milyar dolardan fazla gelir elde eden endüstriden pay almaları sağlandı. Ancak şirketlerin yasal yükümlülüklerini yerine getirmediğine dair sık sık iddialar ortaya atıldı.
Bu sorunun boyutunu anlamak için BBC, araştırmacı gazetecilik kuruluşu The Gecko Project ve çevre haber sitesi Mongabay'dan oluşan bir ekip iki yıl boyunca çalıştı.
Hükümet verilerini analiz eden araştırma, şirketlerin yalnızca Endonezya'nın Borneo adasındaki Orta Kalimantan eyaletinde 100 bin hektardan fazla - Los Angeles büyüklüğünde - yasal olarak zorunlu plazmayı sağlayamadığını tespit etti.
Palmiye yağından elde edilen kârları baz alarak temkinli bir tahminle buradaki endüstrinin kabileleri her yıl 90 milyon dolardan mahrum bıraktığını hesapladık. Eyalet, Endonezya'nın şirket tarafından işletilen palmiye ekim alanlarının sadece beşte birine ev sahipliği yapıyor.
Tarım Bakanlığı verileri tablonun diğer ana palmiye yağı üreticisi şehirlerde de benzer olduğunu gösteriyor. Buna göre Endonezya'da plazma alacağı olan toplulukların uğradığı kayıplar her yıl yüz milyonlarca dolara kadar çıkıyor.
Sorunun boyutu sadece resmi verilerde görünür değil.
Ekibimiz, ekim alanlarını kabilelerle paylaşma sözünü tutmama veya yasal yükümlülüklerini yerine getirmemekle suçlanan şirketlerden oluşan bir veri tabanı oluşturdu.
Bu, son altı yıldır ortalama her ay, plazma şikayetlerinden kaynaklanan protestoların olduğunu ortaya koydu. Ancak devlet, şiddetle bastırdığı bu protestolar konusunda hızlı ve kararlı davranıyor.
2015 yılında, Salim Grubu, Orang Rimba'ya verdiği sözünü tutmak için yerel politikacıların aracılığıyla yeni bir anlaşma imzaladı.
Ancak Ocak 2017'ye kadar 20 yıllık bu sözü tutmamıştı. Kabile üyelerinin şirketin ekim alanını işgal etmesi üzerine şirket tarafında kulübeleri yıkıldı ve polis duruma müdahale etti. 40'tan fazla kişi tutuklandı ve şiddete uğradı.
Endonezya emniyeti görüşme talebimize yanıt vermedi.
Protestodan sonra, bir meclis komisyonu Salim Grubu'ndan Orang Rimba atalarının topraklarını iade etmesini istedi, kabile beş yıldır hala bekliyor.
Salim Grubu ve ekim alanını kontrol eden yan kuruluş, röportaj talebimizi reddetti.
Büyük hızlı tüketim şirketeri, tedarik zincirlerini "insan sömürüsünden" arındırma sözü verdi.
Ancak Colgate-Palmolive ve Reckitt de dahil olmak üzere 13 büyük firmanın son altı yılda plazma veya plazmadan elde edilen kârları kabilelerden alıkoyan şirketlerle bağlantısını bulduk.
Johnson & Johnson ve Kellogg's palmiye yağını Orang Rimba arazisindeki Salim Group'tan satın alıyor.
İki şirket sorularımıza yanıt olarak tedarikçilerinden yasalara uymalarını istediklerini söyledi. Ancak birçoğunun tedarik zincirlerinde plazma yönetmeliklerine uymadığı için ifşa edilen şirketlerle bağlantıları olduğunu bulduk.
Johnson & Johnson, Kellogg's ve Mondelez, on yıldan fazla bir süredir yasal yükümlülüklerini yerine getirmediği için Şubat ayında geçici olarak kapatılan Borneo'daki bir plantasyondan palmiye yağı tedarik etti.
Johnson & Johnson, "bu iddiaları çok ciddiye aldıklarını" ve şikayet sürecini başlattıklarını söyledi. Kellogg's, iddiaları araştıracağını ve "sonraki adımları belirlemek için tedarikçileriyle işbirliği yapacağını" söyledi. Cadbury's'in sahibi Mondelez, "sorunu daha iyi anlamak ve gelecekte [bunu] nasıl daha iyi ele alabileceğini" öğrenmek için uzmanlarla temasa geçtiğini söyledi.
Reckitt, bulguların "kamu ve özel sektör paydaşlarının konuyu ele alması için daha fazla araştırma ve koordineli eylem gerektiren potansiyel sistematik sorunlara işaret ettiğini" yazdı.
Colgate-Palmolive, tedarikçilerinin plazma kurallarına uyup uymadığını kontrol etmek için bir süreç geliştireceğini belirtti.
Borneo'daki ekim alanları Endonezya'nın en büyük palmiye yağı üreticisi Golden Agri-Resources'a ait. Şirket yarım milyon hektarlık palmiye tarlalarına sahip.
Şirket, plazma konusundaki yasal yükümlülüklerini yerine getirmediğini kabul ediyor ancak buna uyacağını taahhüt ettiğini söylüyor. Fakat bu konuda çalışmaların sürdüğünü söylemekle yetiniyor.
Golden Agri-Resources ve diğer şirketler, plazma düzenlemesi açısından yeterli araziyi bulmakta zorlandıklarını öne sürüyor.
Ancak Borneo'dan bir siyasetçi plazmanın ana plantasyonla birlikte inşa edilmesi gerektiğini söylüyor.
Endonezya'dan bir süredir devam eden küresel palmiye yağı ihracat yasağı bugün kalkıyor.
Ürünün ihracatı, yerel fiyatları kontrol etmek ve arzı güvence altına almak amacıyla geçen ayın sonlarında yasakladı.
Ülkenin palmiye yağı üretiminde büyük pay sahibi olan şirketlerin karları, palmiye yağı fiyatlarının rekor seviyelere ulaşmasıyla karlarını artırdı.
Endonezya'nın süper zenginler listesi şimdiden palmiye yağı milyarderleriyle dolu.
Golden Agri-Resources'u kontrol eden Widjaja ailesi, Forbes'un Endonezya için hazırladığı zenginler listesinde ikinci sırada yer alıyor; Salim Group'un CEO'su olan Anthoni Salim üçüncü sırada.
Ama Orang Rimba'nın, bu servetten alacağı pay için bekleyişi sürüyor.
"Torunlarımızın gerçekten yeniden yaşayabilmeleri için atalarımızın topraklarının bize geri verilmesini istiyoruz. Tek istediğimiz bu" diyorlar.