Türkiye-İsrail ilişkilerinde Mescid-i Aksa’da yaşanan gerilimin gölgesinde normalleşme
İsrail’de yükselen gerilimin Türkiye-İsrail arasındaki normalleşmeye etkilerini Tel Aviv Üniversitesi Moşe Dayan Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi’nden Türkiye uzmanı Dr. Hay Eytan Kohen Yanarocak Cumhuriyet’e değerlendirdi.
Hüseyin HayatseverDr. Hay Eytan Kohen Yanarocak, inşa edilmeye çalışılan normalizasyon sürecinin çok “nazik” olduğunu belirterek, “Bunun altında ikili ilişkilerin Filistin’e endekslenmesi yatıyor. Filistin’i bir kenara koyarsak aslında iki ülkenin kayda değer bir sorunu yok. Sorun, Hamas’ın İsrail-Türkiye normalleşmesini baltalamak için yapılan son taşkınlıklardan ibaret. Tüm bunların ışığında Ramazan ayının sona ermesiyle gerginliğin azalacağını öngörebiliriz. Bu da ikili ilişkilere pozitif olarak yansıyacaktır” dedi.
"ÖNCELİK GÜVEN TESİSİ"
Normalleşmede Türkiye’nin öne çıkardığı enerji işbirliğinin İsrail’de nasıl karşılık bulduğuyla ilgili ise Yanarocak, “İsrailli karar alıcılar enerji gibi alanlarda büyük projeler yapabilmek için karşılıklı güvenin zaruri olduğunu düşünüyor. Bu da bugünden yarına oluşabilen bir olgu değil. Aylar, yıllar içinde krizsiz dönemlere şahit olduktan sonra bu elbette mümkün” diye konuştu.
Ukrayna savaşıyla Avrupa’nın Rusya’ya olan enerji bağımlılığının önemli bir sorun olarak ortaya çıktığını, bu nedenle Doğu Akdeniz doğalgazının Avrupa’ya ulaştırılmasının yeniden önem kazandığına dikkat çeken Yanarocak, şöyle konuştu:
“EastMed olarak da adlandırılan proje Türkiye olmaksızın hayata geçirilemeyecek gibi gözüküyor. Bunu tüm aktörlerin sindirmesi şart. Ancak Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin de bu projeden soyutlanamayacağı Türkiye tarafından kabul edilmeli. İsrail, Türkiye, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bir araya gelip ortak ruhsatlandırma yoluyla egemenlik konularına girmeksizin gazı çıkarıp AB’ye aktarabilir. Aklın yolu bir. Yaratıcı davranmak zorundayız. Yoksa bu gaz kimseye yar olmayacak.”