Merkel, Erdoğan'la anılarını anlattı: Yıldız Sarayı'nda neler konuşuldu?
Almanya’nın ilk kadın başbakanı Angela Merkel, piyasaya çıkan "Özgürlük. Anılar 1954-2021" adlı kitabında Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan, “Anlaşma olduğunda çok nazik davrandı, görüş ayrılıklarındaysa aleyhte konuşurdu” diye bahsetti.
Dış Haberler ServisiAlmanya’nın ilk kadın başbakanı Angela Merkel, piyasaya çıkan "Özgürlük. Anılar 1954-2021" adlı kitabında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmelerine yer verdi.
Görevi süresince 12 kez Türkiye'yi ziyaret ettiğini ve birçok kez Erdoğan'la bir araya geldiğini anlatan Merkel, “Anlaşma olduğunda çok nazik davrandı, görüş ayrılıklarındaysa aleyhte konuşurdu” dedi.
“İSTANBUL ZİYARETİM SERT BİR ŞEKİLDE ELEŞTİRİLDİ”
VOA Türkçe‘nin aktardığına göre, 2015 yılındaki İstanbul ziyaretinde, Erdoğan ile Yıldız Sarayı’nda, altın kaplama tahtlarda oturduğu anısına değinen Merkel, şunları söyledi:
“İstanbul ziyaretim sert bir şekilde eleştirildi. Bundan iki sandalye, daha doğrusu iki altın taht sorumluydu. Birine Erdoğan oturdu, diğerine ben oturdum. Sadece fotoğrafçıların kesitleri için değil, sohbetimiz sırasında da bu koltuklarda oturduk. Bunlar harika diye düşündüm ancak bunun dışındaki duruma odaklanmadım. Bunun yerine içerik açısından neyi başarmak istediğime odaklandım. Ama sonradan ‘Bir resim bin kelimeye bedeldir’ şeklinde, Erdoğan’ın karşısında sarayında bir hükümdar gibi sindiğim ve gerekirse kendimi onun önünde yerlere bile çökebileceğim yazıldı. Türkiye’yle daha fazla mülteciyi bizden uzak tutabilecek bir anlaşma imzalamak üzereydik. Daha da kötüsü, ziyaret Türkiye’deki parlamento seçimlerinden iki hafta önce gerçekleştiği için ziyaretimi Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi’ne seçim yardımı sağlamak için kullanmakla da suçlandım.”
“ANKARA'DAKİ OTOKRATLA İŞBİRLİĞİ YAPMA” DEDİLER”
Erdoğan ile görüşmesine yönelik gelen tepkileri anlatan Merkel, şöyle devam etti:
“Eleştirileri terbiyesizce, kısmen sahtekarca buldum. Bir yandan sağdan sola politikacılar, haklı olarak Ege, Yunanistan, Balkan rotaları, Avusturya üzerinden Kuzey Avrupa’ya doğru sığınmacı hareketlerini organize etmememi ve kontrol edebilmek için elimden gelen her şeyi yapmam gerektiğini söylüyorlardı. Öte yandan ‘Ankara’daki otokratla işbirliği yapma, eğer yapacaksan seçimlere daha uzak bir zamanda olsun’ diyorlardı. Bu ucuz bir tutumdu. Haritaya ve Ege’deki gerçeklere bakıldığında, gelişmeleri düzenlemenin ve kontrol etmenin ancak Türkiye ile mümkün olduğu, gecikmeye yer olmadığı görülüyordu. Geriye kalan her şey bir yanılsamaydı ve ben yanılsamalara teslim olmadım. Denizde kaçakçılara karşı hiçbir tutarlı eylem, iç sınırlarımızda hiçbir yoğun kontrol ve gözetleme, bazılarının inandığı gibi hiçbir yüksek ve uzun çit, sınırı geçen insan sayısını azaltamazdı. AB ile Türkiye arasında bir anlaşma olmasaydı, ölümüne yola çıkan insan sayısını kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde azaltmak ve böylece Ege’deki korkunç ölümlere son vermeyi başaramazdık.”
“VİZE SERBESTİSİ ÇOK ÖNEMLİ BİR MESELEYDİ”
528'inci sayfada başlayan anılarda Merkel, 2015’teki göçmen krizi sonrasında Erdoğan’la gerçekleştirdiği temaslarına dikkat çekti.
25 Eylül 2015’de New York’ta BM Zirvesi’nde Erdoğan’la bir araya geldiğini ve göçmenler konusunda ortak bir çalışma grubu kurma kararı aldıklarını hatırlatan Merkel, “Erdoğan için göçmen sorununda birlikte çalışmanın karşılığında vize serbestisi çok önemli bir meseleydi” ifadelerine yer verdi.
Merkel, “Türkiye’nin, eğer Avrupa bu zorluğun üstesinden gerçekten gelmek istiyorsa oynayacağı önemli bir rol vardı. Bu yüzden bu ülkenin cumhurbaşkanıyla müzakere ettim ve Erdoğan’ı sadece mülteci politikasında değil, tüm siyasi yelpazede rol alabilecek bir siyasetçi olarak algıladım. Aramızda bir anlaşma olduğunda çok nazik davrandı ve bana ‘sevgili dostum’ dedi. Görüş ayrılıklarımız olduğundaysa bitmek bilmeyen bir şekilde her türlü çelişkiyi ön plana çıkararak, aleyhte konuşurdu. Bu durum işlerin oldukça uzamasına neden oluyordu. Bu arada benim gözlemlerime göre otokratik eğilimlere sahip siyasetçilerin tipik bir özelliği: Gerektiğinde sonsuz zamanları oluyor. Simultane çeviri yerine çeviri ardıl olarak yapılıyor” diye konuştu.
DAVUTOĞLU'NDAN DA BAHSETTİ
Merkel, AB- Türkiye göçmen eylem planının uygulanması konusunda dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile de temaslar kurduğunu anlattı.
Merkel, Davutoğlu'ndan, “Dünyaya açık, deneyimli ve tarihi açıdan bilgiliydi. Mükemmel İngilizce, biraz da Almanca konuşuyordu” diye bahsetti.