Macron’un Çin ziyaretinin ipuçları
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, Çin’e düzenlediği resmi ziyaretinin üzerinden üç hafta geçti ancak seyahatin yansımaları, Avrupa’nın geleceği için ipuçları ile dolu.
Zeynep ÇamZiyaret dönüşü ABD merkezli Politico’ya demeç veren Macron’un Avrupa’nın “ABD’nin takipçisi” olması yolundaki baskıya direnmesi gerektiğini söylemesi Brüksel’de geniş yankı bulmuştu. Macron ayrıca Tayvan sorununa da atıfta bulunarak Çin ve ABD arasındaki gerilime Avrupa’nın taraf olmaktan kaçınması gerektiğini savunmuştu. Tüm bu gelişmeler ışığında Fransız kaynaklar Avrupa ve Çin ilişkilerini, ABD ve AB ittifaklığı çerçevesinde Cumhuriyet’e değerlendirdi.
FRANSA'NIN TAYVAN DURUŞU
Fransa liderinin sözlerinin “Avrupa özerkliği ve Fransa’nın uluslararası önceliği konusundaki olağan konuşmalarının” perspektifine oturtulması gerektiğini belirten kaynaklar, “Avrupa’nın farklı blokların çatışmasında bir çıkarı olmadığının” altını çizdi. Bununla birlikte, Avrupa ve Fransa’nın ABD müttefiki olduğunu vurgulayan kaynaklar, bundan “şüphe duyulmaması” gerektiğini de söyledi. Peki, Macron’un Tayvan sözleri neden Brüksel’de tepkilere neden oldu? Fransız kaynaklar Tayvan konusunda statükoyu koruyan ABD ile hemfikir olduklarını söyledi. Ancak mevcut krizin hızlanmasının kendi çıkarlarına olmayacağı kesin. Macron, Çin dönüşü Avrupa’nın karşı karşıya olduğu en büyük risklerden birinin kendisinden kaynaklanmayan krizlere yakalanmak olduğunu vurgulamıştı. ABD ile asıl çıkar ayrımı ise burada başlıyor. Şu açık ki Çin, Avrupa için “sitematik” bir rakip. Özellikle Fransa ve Avrupa’nın ABD ile aynı zemine koymayacağı bir konumda. Ancak Macron’un ziyareti ile şunu da anlıyoruz ki; ABD’nin istikrarlı bir müttefiki olan Avrupa’nın Washington ile ortak çıkarları olsa dahi koşulları her zaman eşit veya tamamlayıcı olmuyor. Fransız kaynaklar bu noktada şunu söylüyor: “Bizim kendi stratejimiz ve yaklaşımımız var ve ABD’nin de kendi stratejisi ve yaklaşımı var. Çin söz konusu olduğunda ayrıştırma yerine risk azaltma stratejisiyle daha çok ilgileniyoruz.” Kaynaklar ayrıca ABD ve Çin arasındaki ticaret verilerini de hatırlattı. İki ülke arasındaki siyasi tansiyonun yüksek olmasına rağmen geçen sene ticaret hacminde rekor kırıldı. ABD Ticaret Bakanlığı verilerine göre dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki mal ticareti, 2022’de 690.6 milyar dolara ulaştı.
STRATEJİK ÖZERKLİK
Ukrayna savaşının ardından Avrupa’nın enerjide Rusya’ya bağımlılığının olumsuz etkileri özellikle geçen kış kendini gösterdi. Bununla yüzleşen Avrupa şimdi ise savunma alanında stratejik bir konuma gelerek özerk olmak istiyor. Fransız kaynaklar özellikle bu kısmın altını çizerek “NATO içinde bir Avrupa ayağı”nı savunduklarını dile getiriyor. Ama bunun ABD’ye karşı bir hamle değil “tamamlayıcılık” üzerine olduğunu da dile getiriyorlar.