İsrail'de Binyamin Netanyahu yeniden iktidarda: Türkiye ile ilişkilerde ‘Filistin’ ön planda

“Bibi” olarak da tanınan Binyamin Netanyahu’nun sağ ittifakı, erken seçimlerden birinci çıktı. İsrailli analist Touval ise yeni yönetimle Filistin’e tavrın sertleşeceğini belirtti.

Mert Cengiz

İsrail'de önceki gün son dört yıl içinde yapılan 5. seçimde eski Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki sağ blok, sandık çıkış anketlerinde parlamentoda çoğunluğu sağladı. Görevdeki Başbakan Yair Lapid'in merkez soldaki partisi Yeş Atid 2. sırada tamamlarken aşırı sağ ve ultra milliyetçi Dinci Siyonizm büyük bir sıçrayış ile ise 3. parti oldu. 

13 yıl iktidarda kalarak ülkede "en uzun süre görev yapan başbakan" unvanlı ve “Bibi” lakaplı sağ muhafazakâr Binyamin Netanyahu'nun seçilmesi ile Türkiye ile normalleşme süreci gündeme geldi.

İsrail Bölgesel Dış Politikalar Enstitüsü'nde (Mitvim) dış politika analisti Yonatan Touval, Tel Aviv siyasetini ve Netanyahu'nun yeniden başbakan olmasının normalleşme sürecine etkisini ve seçim sonuçları ile yeni yönetimde yaşanacak dış politika değişimlerini Cumhuriyet'e değerlendirdi.

İsrailli analist Touval, yeni sağ hükümetin Filistin meselesindeki yaklaşımının Ankara ile ilişkilerde ağırlık merkezi olacağını belirtti. 

MAVİ MARMARA ÖZRÜ BİR GÖSTERGE

Touval, "selefi Lapid gibi yeni Başbakan Netanyahu da normalleşme sürecinin devam ettiğini görmek istiyor. Mavi Marmara meselesiyle ilgili 2013'te özür dileyerek geçmişte bu konuda yardımcı olmak için uzun bir yol kat etmeye hazır olduğunu göstermişti" dedi.

Touval, "Arap karşıtı ve Yahudi üstünlükçü siyasilerin bulunacağı yeni koalisyon hükümeti, Netanyahu'yu Arap ve Müslümanları sarsacak adımlar atmaya zorlarsa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, karşılık vermek zorunda hissedebilir ve normalleşme süreci zarar görebilir" ifadelerini kullandı. 

Bu olası tutuma örnek olarak Touval, Netanyahu'nun ana koalisyon ortağının talep ettiği üzere Harem-i Şerif'teki Tapınak Tepesi'nde Yahudilerin ibadetine resmen izin vererek hassas statükonun değiştirilmesinden bahsetti.

Netanyahu'nun Likud partisi liderliğinde aşırı ve muhafazakâr sağcı partilerin oluşturduğu ittifakın Filistin ile ilişkileri “çok olumsuz” etkileyeceğini söyleyen Touval, önceki Lapid hükümetinde açık düşmanlıktan ziyade kayıtsız tavrın hakim olduğu yorumunu yaptı. 

1967 HATTINDA KÖTÜLEŞME

Touval, yeni hükümet "açık düşmanlık" yapılarak ve güvenlik işbirliği pekâlâ zarar görebilir. Bu da "1967 hattı"nın her iki tarafında güvenlik alanında daha fazla kötüleşme anlamına gelecek ve muhemelen artan askeri faaliyetlere ile genel bir umutsuzluğa yol açacak" diye konuştu. 

İsrailli uzman, ayrıca Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın halefinin belirlenmesi üzerinde artan iç güç mücadelesi de göz önüne alındığında ve Tel Aviv’in sertleşen tavrıyla siyasi ortamın şiddeti büyütebileceğini ekledi.

İÇ POLİTİKADA YAŞANACAKLAR

Netanyahu iktidarının, muhtemelen önce yargı sistemini baltalamayı hedef alacağı öngörüsünde bulunsn Touval, bunun Avrupa'daki aşırı sağcı hükümetlerde yaşandığını görüldüğünü belirtti ve “İsrail'de de aynı şey beklenebilir” dedi. 

Öte yandan dış politika analisti Yonatan Touval, yeni yönetimde Arap ve Filistin karşıtı önlemlerin de "Yahudi ulusal gururunu geri getirme" bahanesi altında uygulanacağını ekledi. 

Touval, “Bu, Filistin bayrağının yasaklanmasını, güvenlik suçlarından hüküm giymiş Filistinlilerin vatandaşlıklarının iptal edilmesini ve muhtemelen 1967 hattının her iki tarafındaki Filistinlilere karşı daha militan bir tutumu içerebilir” çıkarımında bulundu.

ABD İLE İLİŞKİLER BOZULABİLİR

Dış politikadaki değişim olasılıkları hakkında değerlendirmeler yapan Touval, ABD’deki Joe Biden yönetimi ile ilişkilerin zarar görebileceğini ve Cumhuriyetçiler ile (özellikle Kongre'yi geri alırlarsa) daha partizan bir ilişkiye dönüş yaşanmasını beklediğini dile getirdi.

Touval bu durumda, Demokrat Parti'yi ve Yahudi Amerikalıların büyük çoğunluğunu daha da yabancılaştıracağını söyledi. 

"İBRAHİM ANLAŞMALARI GENİŞLEYEBİLİR"

Bölgesel siyasete ilişkin de oluşacak yeni tabloyu yorumlayan İsrailli analist,  Netanyahu’nun, Arap ülkeleri ile normalleşme sürecini başlatan İbrahim anlaşmalarını genişletmek de dahil olmak üzere geçmişteki başarılarını sürdürmeye ve geliştirmeye çalışabileceğini söyledi ve “Asıl amaç ise Suudi Arabistan'ı yalnız bırakmak olacaktır” diye ekledi.

ABD'nin arabuluculuğunda uzlaşılması nedeniyle Lübnan ile deniz sınırı anlaşmasına dokunması pek olası olmadığını söylediği yeni müstakbel lider Netanyahu’nun da anlaşmanın İsrail'in çıkarlarına hizmet ettiğini anladığını belirtti.

AVRUPA'DAKİ AŞIRI SAĞ İLE YAKINLAŞMA

Touval, “Netanyahu iktidarı ayrıca Brüksel ile ilişkilerin kötüleşmesi pahasına Avrupa'nın aşırı sağa kayan hükümetleriyle ilişkilerini geliştirmeye geri dönecek” yorumunu da yaptı.

AŞIRI SAĞ PARTİLER NASIL YÜKSELDİ?

İsrail’deki seçimlerde aşırı sağın ve Yahudi üstünlükçülüğün güç kazanmasına ilişkin Touval şunları kaydetti: “Arap karşıtı aşırı sağcı Dini Siyonizm'in ve özellikle onun içindeki Itamar Ben-Gvir'in lider olduğu Yahudi Gücü fraksiyonu, çoğunlukla oy kullanmayan genç seçmeni sandığa götürdü. Bu çok önemli, çünkü yükselişi muhafazakar sağcı seçmenlerde beklendiği kadar etkili olmadı.” 

IRKÇI VE NEOFAŞİST SİYASETİN POPÜLİST 'ALBENİSİ'

Touval devam etti: “Ancak ülkenin belirli bölgelerinde artan güvensizlik duygusu ile önceki koalisyona İslamcı bir partinin dahil edilmesiyle aşırı sağ partiler, ırkçı ve neofaşist siyasetin popülist ‘albenisi’ ile yükselişe geçti”.

Diğer taraftan partilerin oy oranlarını yorumlayan Touval, “Sefarad aşırı dinci Şas partisinin, yoksul aileler için büyüyen bir sorun olan yaşam pahalılığının yükselmesine odaklanan başarılı bir kampanya ile oylarını topladı” dedi.

SOLCULARLA KÜÇÜK PARTİLER BÖLÜNDÜ

Teknik olarak Dini Siyonizm partisine verilen desteğin artmasının parlamentoda sandalye kazanmayı zorlaştırdığından bahseden Yonatan Touval, “Bu, önemli ama ‘küçük’ bir Yahudi sol partisi olan Meretz’in eşiği geçmesini çok daha güç hale getirdi” diye konuştu.

Solcu İşçi ve Meretz partileri ve üç diğer Arap partisi, birlikte yarışamayacak kadar bölündüğünü anımsatan Touval, “Böylece oy oranları çok düşük seyretti” dedi.