İsrail polis şefinden Gazze tehdidi: 'Savaş karşıtlarını oraya göndereceğim'

İsrail polis şefi Yaakov Shabtai, İsrail'deki savaş karşıtlarını 'Gazze'yi destekleyenleri otobüslerle oraya göndereceğim' sözleriyle tehdit etti.

cumhuriyet.com.tr

İsrail polis şefi Yaakov Shabtai, İsrail'de Gazze'ye destek protestolarına "sıfır tolerans" gösterileceğini söyledi ve savaş karşıtı göstericileri İsrail'in yaklaşık iki haftadır her gün bombaladığı kuşatma altındaki Filistin bölgesine göndermekle tehdit etti. 

"Herhangi bir kışkırtmaya sıfır tolerans gösterileceğini ve protestolara izin verilmeyeceğini" söyleyen İsrail polis şefi Shabtai, "Her kim İsrail vatandaşı olmak istiyorsa, hoşgeldiniz. Gazze ile özdeşleşmek isteyen varsa onları oraya giden otobüslere bindireceğim" dedi. 

"Kobi" lakabıyla bilinen Shabtai, İsrail'in savaş durumunda olduğunu ve insanların onları test etmesine izin verecek durumda olmadıklarını kaydetti. 

İsrail Polis sözcüsü Eli Levy ise çarşamba günü Ordu Radyosu'na yaptığı açıklamada, Gazze savaşının başladığı 7 Ekim'den bu yana İsrail'de 63 kişinin "terörü" destekledikleri ya da kışkırttıkları şüphesiyle tutuklandığını söyledi. Ayrıca polis yetkilileri, İsrail'de Filistinlileri destekleyen kişileri bulmak için sosyal medya taramaları yaptıklarını da söyledi. 

SALDIRILARI ELEŞTİREN SOLCU MILLETVEKİLİ GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILDI

Öte yandan İsrail parlamentosu Etik Kurulu, savaşın patlak vermesinin ardından İsrail karşıtı açıklamalar yaptığını düşündüğü solcu milletvekili Ofer Cassif'in görevden uzaklaştırılmasına karar verdi.

Cassif, verdiği bir röportajda Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetini Gazze'de Nazilerin Avrupa'daki Yahudilere karşı uyguladığı "Nihai Çözüm" ile karşılaştırdığı bir planı yürürlüğe koymakla suçlamıştı.

Bir başka sefer de yabancı basına verdiği demeçte Hamas saldırısına atıfta bulunarak, "Bu şiddeti İsrail istedi" demişti.

Jerusalem Post'a göre; Cassif, 45 gün süreyle görevden uzaklaştırıldı.

Cassif, çarşamba günü sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, parlamentonun kararını, "siyasi ifade özgürlüğünün tabutuna çakılan bir başka çivi" olarak nitelendirdi.