İngiliz yazar, perde arkasını anlattı: 'Küresel yasa dışı organ ticareti'

2014 yılından bu yana "küresel organ ticaretini" araştıran İngiliz yazar Seán Columb, Guardian gazetesinde "Benim için başka seçenek yoktu': Küresel yasa dışı organ ti̇careti̇ni̇n i̇çi̇nde" başlıklı bir yazı kaleme alarak, yasadışı organ ticaretinin arka perdesini anlattı.

Dış Haberler Servisi

İngiliz yazar Seán Columb, Guardian gazetesinde "Benim için başka seçenek yoktu': Küresel yasa dışı organ ti·careti·ni·n i·çi·nde" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Columb, yazısında, "bir hukuk akademisyeni olarak 2014 yılından bu yana küresel organ ticaretini" araştırdığını belirterek, şunları söyledi:

"Geçtiğimiz 10 yıl boyunca Sudan, Güney Sudan ve Eritre'den ekonomik zorunluluk nedeniyle böbrek satan 43 kişiyle konuştum. Çoğu vakada, insanlar sığınmacı, mülteci veya belgesiz göçmen olarak güvencesiz statüleri nedeniyle suç grupları tarafından hedef alındı. Çoğuna vaat edilen ödeme yapılmadı. Bazılarına ise hiçbir ödeme yapılmadı. Yasadışı göçmenler ve organ satıcıları olarak iki kat kriminalize edilen bu kişiler, bir fiyat üzerinde pazarlık yapacak ya da anlaştıkları miktarın kendilerine ödenmesini sağlayacak konumda değillerdi. Güvencesiz yasal statüleri nedeniyle istismarı yetkililere bildirme olasılıkları da daha düşüktü."

"İran hariç dünyanın herhangi bir yerinde organ almak veya satmanın yasa dışı" olduğunu vurgulayan Columb, "Bununla birlikte, tahminler nakil için kullanılan organların yaklaşık %10'unun yasadışı kaynaklardan geldiğini göstermektedir. Ancak vakaların çoğu bildirilmediğinden gerçek rakamın çok daha yüksek olması muhtemeldir. Aralarında Pakistan, Mısır, Bangladeş, Hindistan, Türkiye, Filipinler ve Çin'in de bulunduğu bazı ülkeler organ kaçakçılığının merkezi olarak tanımlanmıştır, ancak organ ticareti ulus ötesi bir operasyondur. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi, 2018 Küresel İnsan Ticareti Raporu'nda, çoğunluğu Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da olmak üzere 700'den fazla organ ticareti vakası tespit etmiştir. 2021 tarihli bir Interpol raporunda, organ kaçakçılığının özellikle “yoksul toplulukların ve yerinden edilmiş nüfusun daha fazla istismar riski altında olduğu” kuzey ve batı Afrika'da endişe verici olduğu iddia edilmiştir" dedi.

"BİRLEŞİK KRALLIK'TA BÖBREK NAKLİ PANDEMİDEN BU YANA ARTTI"

Columb, "Küresel Bağış ve Organ Nakli Gözlemevi'ne (GODT) göre, her yıl küresel nakil talebinin yalnızca %10'u karşılanmaktadır. Özellikle böbrek nakli için artan talep, fedakâr bağışların azlığı ve nakil hizmetlerine sınırlı erişim nedeniyle daha da kötüleşmiştir. Bu durum, savunmasız bireylerden organ temin eden suç şebekelerine olan bağımlılığın artmasına yol açmıştır" ifadelerini kullandı.

"Böbrekler, kornealar ve karaciğer lobları dahil olmak üzere organlar için bir karaborsa" olduğunu kaydeden Columb, "Böbreklere yönelik artan talep kısmen refah hastalıkları olarak adlandırılan diyabet, hipertansiyon, obezitenin yayılması ve ardından böbrek yetmezliğinin artmasının bir sonucudur. Kidney Care adlı yardım kuruluşuna göre, Birleşik Krallık'ta böbrek nakli için bekleme listesi pandemiden bu yana dramatik bir şekilde artmıştır. Sonuç olarak, daha fazla insan nakil ameliyatı için yurtdışına seyahat ediyor. Nakil turistlerinin ilgisini çeken pek çok ülkede böbrekler yoksul ve haklarından mahrum bırakılmış kişilerin bedenlerinden elde ediliyor" diye konuştu.

"YASA DIŞI AĞLAR DOKTORLARIN YAKIN İŞBİRLİĞİNE DAYANIYOR"

Columb şöyle devam etti:

"Yasal göç yollarının yokluğunda, birçoğu tutuklandıktan, gözaltına alındıktan ve bazı durumlarda hayatlarının tehdit altında olduğu ülkelere geri gönderildikten sonra böbreklerini satmıştı.Çoğu mülteci kamplarından uzak durmayı tercih etmiş ve buraları insanların ölmek için gittikleri “hapishaneler” ve “ölüm kampları” olarak nitelendi.

Organ pazarlarını besleyen yasa dışı ağlar tıp doktorlarının yakın işbirliğine dayanıyor. Suç işleyen aracılar, ücret pazarlıklarına ve fedakâr bir bağış için bilgilendirilmiş rızanın kanıtı olarak sunulan resmi görünümlü evrakların hazırlanmasına dahil olmaktadır. Hasta hastaları yoksul ve savunmasız “donörlerle” buluşturan bu aracılar aynı zamanda tıp uzmanlarıyla uzun vadeli ortaklıklar kurmaktadır. Kâr amacıyla yasadışı nakiller gerçekleştiren cerrahlar olmasaydı, organ ticareti ortadan kalkardı."

"Araştırmalarında, organ ticaretinin nasıl organize edildiği ve simsarların yaptıklarını nasıl rasyonalize ettikleri hakkında daha fazla bilgi edinmek" istediğini belirten Columb, "Anlaşıldığı üzere, bazı komisyoncular çalışmamdan haberdardı. Bazıları benimle görüşmek, bana bu konuda sorular sormak ve kendi bakış açılarını açıklamak istedi. Görüştüğüm komisyoncular yaptıklarının yanlış olduğunu düşünmüyorlardı. Eğer suçlanması gereken biri varsa, bunun bilerek yasadışı nakiller yapan doktorlar olduğunu söylediler. Çoğunlukla, kendilerini zaten yozlaşmış bir tıbbi sistem için tedarik zincirinin bir parçası olan hizmet sağlayıcılar olarak görüyorlardı. Onlara göre bu sadece bir işti" dedi.

"MALİYET 20 BİN İLA 200BİN DOLAR ARASINDA DEĞİŞİYOR"

"Dünya genelinde, karaborsada bir naklin maliyetinin 20 bin ila 200 bin dolar arasında değiştiğini" kaydeden Columb, "Donör" tipik olarak bu maliyetin bir kısmını alır. Aldıkları miktar ülkeden ülkeye değişmektedir. Filipinler ve Kolombiya'da yoksul ırgatlar ve sözleşmeli işçilerin bir böbrek için 2.000 dolardan daha az aldıkları belgelenmiştir. Buna karşılık, İsrail ve Türkiye'de böbrekler 10 bin ila 20 bin dolar arasında satılmıştır" ifadelerini kullandı.

Columb, "Mısır'da bir böbrek 5 bin ila 20 bin dolar arasında bir fiyata satılabilmektedir. Hastalar ya da “nakil turistleri” böbrek nakli için seyahat ve konaklama dahil 50 bin ila 100 bin dolar arasında bir ücret ödemektedir. Fiyat genellikle piyasa talebine bağlıdır. Bir böbrek için satıcıya ödenen fiyat 5 bin ila 20 bin dolar arasında olabilir. Komisyoncunun işinin bir kısmı, alıcının ne kadar varlıklı olduğunu bulmak ve satıcının kabul etmeye hazır olduğu mutlak minimum fiyatı belirlemektir. Yoksul, işsiz ve yasal statüsü olmayan bir satıcı pazarlık yapacak durumda değildir. Bu nedenle, yasadışı göçmenler değerli hedeflerdir. Bölgedeki bir dizi uzun süreli çatışma, çaresizlikleri farklı şekillerde metalaştırılabilecek sürekli bir insan akışı sağladı: kaçırılacak, satılacak veya hasat edilecek bedenler" diye ekledi.