Gazeteci Muhammed Taqiya, İsrail bombardımanı altındaki Gazze’de yaşananları anlattı: Filistinliler terk etmiyor

Gazeteci Taqiya, Tel Aviv’e silah desteğini sürdüren ABD’nin ‘üç maymunu’ oynadığını söyledi. Taqiya, Batı ülkelerinde ise halkın Gazze’ye desteğinin İslam ülkelerinden daha büyük olduğunu belirtti.

Derya Doğan

İsrail güçlerinin bombardımanı altındaki Gazze’de insani kriz her geçen gün daha da kötüleşiyor. Bir haftalık ateşkesin ardından devam eden İsrail saldırılarında can kaybı artarken Filistinli siviller zorunlu göçle karşı karşıya. Gazze’de yaşananlara ilişkin Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Filistinli gazeteci Mohammed Taqiya, “İnsanlık adına bir intifada yaşandığını” söylüyor.

  • 7 Ekim’den bu yana yaşananları ve ABD’nin buradaki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gazze’de bir askeri çatışmadan bahsetmek mümkün değil. Oradaki durumun bir işgal ve soykırım olarak görülmesi gerekiyor. Bununla birlikte ABD başta olmak üzere Batı ülkelerinden yaklaşık yedi ülkenin destek vermesiyle işgal güçleri bu katliamı sürdürüyor. Öte yandan İsrail’e silah sevkıyatı da durmuyor. ABD tarafından 200’den fazla yardım uçağı gönderildi. Bu uçaklar mermiler ve silahlarla dolu. Üç maymunu oynayan ABD, dünyada artan baskıya göre davranıyor. “Siviller konusunda söz aldık, daha dikkatli olacaklar” diyor. Açıkça söylemek gerekirse “Öldürün ama fazla öldürmeyin” diyor. 

  • Hamas İsrail’le savaşma kapasitesini koruyabilir mi?

İşgal altında olan bir halkın direnme hakkı, Birleşmiş Milletler kararıyla güvence altına alınmıştır. Filistin’in bütün Müslümanların kutsalı olarak dini bir tarafı da var. Yani hukuki, insani ve dini anlamda o direniş haklı bir direniş olarak görülüyor. Oradaki en büyük silah direnişçilerin iradeleri aslında. Ateşkesten önce Gazze’de neredeyse 22 çatışma noktası vardı. Bugünlerde yaklaşık 50 noktadan bahsediyoruz. Gazze’nin her tarafında bir direniş grubu var. 

  • Gazze’de yerinden edilenler için Hamas’ın planı nedir?

Hamas ve diğer direniş grupları, işgal edilmiş Filistin topraklarının özgürleştirilmesini ve zamanında oradan çıkarılmış zorla sürgüne gönderilmiş insanları geri dönmesini sağlamaya çalışıyor. yeni bir “Nekbe” (Büyük Felaket) olmaması için. Filistinliler 1948 yılında dışarıdan gelen desteklerle direnmeye çalışıyorlardı. Ama bugün Gazze’deki direniş farklı. 2005 yılında İkinci İntifada’nın (ayaklanma) sonuç vermesiyle birlikte işgalciler oradan çıkmak zorunda kaldı.  

‘İLK ADIM BATI ŞERİA’YDI’

Ayrıca Filistinlilerin göç ettirilmesi meselesi 7 Ekim’de başlayan bir şey değil. Önceden planlar vardı. İlk olarak zayıf olan noktadan, Batı Şeria’dan başlayacaktı. İsrail’in Batı Şeria’ya 2 milyon işgalcinin yerleştirilmesi ve oradaki Filistinlilerin çıkarılmasına yönelik planları vardı ve uygulamak üzereydi. Gazze’ye yönelik de büyük bir baskınları olacağı biliniyordu. Ailem, annem ve kardeşlerim orada. Haftalardır temiz su bulamıyorlar. Hem ailemden hem eşimin ailesinden yaklaşık 30 şehidimiz var. Ancak yine de insanlar kendi topraklarından çıkmayı reddediyorlar. 

  • Batı’nın İsrail’e 7 Ekim’deki desteğinin bugünlerde azalmasını neye bağlıyorsunuz?

Birincisi İsrail’in yalan propagandalarının suya düşmesi. Örneğin ilk günlerde bebeklerin kafalarının kesildiğini söylediler. Batı ilk başta buna inandı. Yavaş yavaş, özellikle sosyal medyanın gücüyle, bunların gerçek olmadığı ortaya çıkmaya başladı. Kendini Ortadoğu’nun en demokratik ülkesi olarak gösteren İsrail, Batı’ya bunun pazarlığını yapıyordu. Ancak Batı da İsrail’in çocukları öldürmesi, hastaneleri bombalaması gerçeğini görmüş oldu. Hiçbir yasak insanların sesini susturamadı. 

‘SOKAK ETKİLİ OLDU’

Diğer taraftan sokaktaki baskılar etkili oldu. Batı ülkelerinde yapılan gösterilerin yarısı İslam ülkelerinde yapılmadı. Fransa, Almanya, İngiltere ve diğer ülkelerde insanlar bunu bir bedelle yapıyorlar. İslam ülkelerinde ben Filistin için sokağa çıktığımda bir bedel ödemiyorum ancak Batı’da birtakım yasalar çıkarıldı. Filistin bayrağı açılması yasaklandı, Filistin adı yasaklandı ancak bugün ABD’de, Fransa’da, İngiltere’de yüz binlerce kişinin sokakta olduğunu görebiliyoruz. Bu baskılar yönetimleri etkiledi. Örneğin Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bazı söylemlerinde geri adım attı. İnsanlar Batı’da şunu söylüyor: “Biz sadece Gazze için ayaklanmıyoruz, kendimizi özgürleştirmek adına ayaklanıyoruz. Biz insanlığımızdan edildik ve Gazze sayesinde bunu fark edebildik.” Öte yandan Birleşmiş Milletler, UNESCO, UNRWA, sivillerin yararı için kurulmuş örgütler ancak bu günlerde işlecsiz olduklarını net şekilde gördük. Şimdi insanlık adına bir intifada yaşanıyor diyebiliriz.