Emekli büyükelçi Ceylan, ABD seçimlerini Türkiye açısından değerlendirdi: ‘Harris, daha dengeli olur’
ABD seçim sonuçlarının Türk-Amerikan ilişkilerine olası etkilerine ilişkin Cumhuriyet’e değerlendirmede bulunan Türkiye’nin eski NATO daimi temsilcisi büyükelçi Mehmet Fatih Ceylan, 2016- 2020 yılları arasındaki Trump döneminin Türkiye açısından “sarsıcı” geçtiğini belirterek demokratların adayı Kamala Harris’in Türkiye açısından daha “dengeli” olabileceğini söyledi.
Doğa ÖztürkAmerikan halkı yeni başkanını belirlemek üzere yarın sandığa gidecek. Beyaz Saray’a giden yolda Wisconsin, Michigan ve Pennsylvania eyaletlerinin kritik önemine dikkat çekilirken, neredeyse baş başa giden cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump ve demokratların adayı Kamala Harris yarışının sonucu, Türk-Amerikan ilişkileri de dahil olmak üzere ABD dış politikası için yeni bir sürecin başlangıcı olabilir. Donald Trump’ın 2016-2020 yılları arasındaki ilk başkanlık dönemi Türkiye için çalkantılı geçti. 4 yıllık görev süresince Brunson davası, S-400 alımı ve Türkiye’nin terör örgütü PKK/YPG’ye yönelik operasyonları sebebiyle Türkiye’ye birçok kez yaptırım uyguladı. Buna karşın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Trump arasındaki ikili diyaloğun pek çok krizle birlikte yine de ‘güçlü’ tutulduğu görüşleri kendisine yer buldu. Olası bir Kamala Harris yönetiminde ise Harris’in Ankara konusundaki yetkin danışmanı Philip. H. Gordon’un etkin olacağı düşünülüyor. Gordon’un ‘Amerika, Avrupa ve Türkiye Zayıflayan Bir Ortaklığı Nasıl Yeniden Canlandırılabilir’ isimli bir kitabı bulunuyor.
MEKTUP KRİZİ
ABD seçimlerinin ve sonucunun Türk-Amerikan ilişkileri üzerine olası etkilerini Cumhuriyet’e değerlendiren Türkiye’nin eski NATO daimi temsilcisi büyükelçi Mehmet Fatih Ceylan, Trump döneminin iki ülke ilişkileri için ‘sarsıcı’ geçtiğini belirterek; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) 9 Ekim 2019’daki Barış Pınarı Harekatı’na karşı Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazdığı mektubu anımsattı. İlk olarak New York Times gazetesinin ortaya çıkardığı mektupta “Türkiye ekonomisini yıkmaktan sorumlu olmak istemem. Kabadayılık yapma, aptal olma” ifadeleri geçiyordu. ‘Diplomatik nezaketten yoksun’ olarak tanımlanan mektup, ilişkilerin gerilmesine sebep olmuştu. CAATSA yaptırımlarının da Trump’ın imzasıyla çıktığını dile getiren Ceylan, “Liderler arası temasın iyi olması iki ülke arasındaki ilişkilerin iyi olduğu anlamına gelmiyor. İkili ilişkilerin bozulmasında her iki tarafın da kendi paylarına düşen sorumlulukları bulunmaktadır. Darbe girişimi ilişkilerin bozulmasında temel etkenlerden biri oldu. Türkiye’de Batıya ve ABD’ye bakışın farklı bir noktaya evrilmesi de rol oynayan etkenlerden biri” dedi.
PKK/YPG DESTEĞİ
Biden döneminde ise ABD’nin Ankara politikasında radikal değişiklikler olmadığını belirten Ceylan, Kongre’de Türkiye imajının kötü bir noktaya gittiğini söyledi ve Biden’ın göreve geldikten 1 yıl sonra kullandığı ‘Ermeni soykırımı’ ifadesini anımsattı. Seçim sonuçları bağlamında Türk-Amerikan ilişkilerinde çok büyük bir değişiklik beklenmediğini aktaran Ceylan, ilişkilerin kişilerden bağımsız düşünülmesi gerektiğine dikkat çekti. Ceylan, “Türkiye’nin bölgesel çıkarları ile ABD’nin küresel çıkarlarının nerede, ne ölçüde bağdaştırılabileceğine karar verilmesi gerek. Bağdaştığı şekilde ilişkiler ilerler ancak ABD’nin atması gereken adımların da unutulmaması gerek. Terör örgütü PKK/YPG’ye verdiği destekte ABD geri adım atmadıkça, Türk-Amerikan ilişkilerinin ‘o boyutta’ ilerlemesi beklemen iyimserlik olur” ifadelerini kullandı.
KONGRE’DEKİ DENGELER
Türkiye’nin S-400’lere bir ‘çözüm’ bulduğu ve F-35 programına geri alındığı bir olasılıkta ilişkilerin savunma ve ekonomi açısından ilerleyebileceğini vurgulayan Ceylan, “Kongre içindeki dengelere de bağlı olarak belirli alanlarda ilerleme sağlanabilir” dedi. Kamala Harris’in daha ‘akılcı’ olduğu yönündeki görüşlere ise katıldığını ifade eden Ceylan, Harris’in beyanlarının daha dengeli olduğuna dikkat çekti. Ceylan, “Türkiye için Trump ile kıyaslandığında Harris daha dengeli olacaktır. Sadece Türkiye için değil, dünya politikası açısından da daha olumlu olacağı izlenimindeyim. ‘Trump gelse daha rahat ederiz’ fikri bir yanılsama. Batılı sistemler kurumlar ve kurallar üzerine inşa edilmiştir. Bir kişinin çıkıp tamamen değiştirmesi mümkün değil. Samimiyeti sorgulanabilir olmakla birlikte; demokratlar insan hakları, demokrasi gibi alanlara cumhuriyetçilere kıyasla daha duyarlı. Türkiye’de bu duyarlılık kimi çevrelerin işine gelmiyorsa, sadece ticari ve ekonomik açıdan bakılırsa Türkiye için sonuç farklı olur” değerlendirmesinde bulundu.