Dolmabahçe’de kurulan müzakere masasında garantörlük gündeme geldi
Görüşmelerde Ukrayna’nın koşul olarak sunduğu “NATO”nun 5. maddesine benzer uygulama toplu savunma ilkesine dayanıyor. Emekli Büyükelçi Ümit Pamir, “Teker teker ülkelere verilecek bir garantörlük, gelecekte Ukrayna’ya yönelik Rusya’nın yeni bir operasyonu halinde Türkiye’nin savaşa girmesi sonucunu doğurabilir” dedi.
Hüseyin HayatseverUkrayna’nın gündeme getirdiği garantörlük önerisini Türkiye’nin eski NATO daimi temsilcilerinden emekli Büyükelçi Ümit Pamir Cumhuriyet’e değerlendirdi.
Pamir, Ukrayna’nın 1994’te Budapeşte’de imzaladığı nükleer silahlarından vazgeçmesini öngören protokolde de bir garantörlük sistemi olduğunu ancak bu sistemin işlemediğini kaydederek “1994’te Ukrayna’da nükleer silahların kaldırıldığı dönemde nükleer silahlarından vazgeçmesi karşılığında ABD, İngiltere, Fransa ve Rusya’nın Ukrayna’ya verdiği toprak bütünlüğünün korunacağına dair bir güvenlik garantisi vardı. Fakat bu süreçte bu garantilere kimse değinmedi. Belki Ukrayna, ABD, İngiltere ve Fransa’ya bu sorumluluklarını yerine getirip getirmeyeceğini sormuş olabilir fakat anlaşılan olumlu bir yanıt çıkmadı, öyle görünüyor” dedi. Garantörlük sisteminin niteliğinin önemli olduğuna dikkat çeken Pamir, “Ukrayna’nın önerisinde atıfta bulunduğu NATO anlaşmasının 5. maddesi, ‘taraflardan birine bir saldırı olduğu takdirde bütün üye ülkelerin silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan tarafa yardımcı olunacağını’ öngörür. Burada Ukrayna’nın gündeme getirdiği garantörlükte öngörülen tek tek ülkelerin garantörlüğü müdür, yoksa kolektif bir garantörlük sistemi mi öngörülmektedir, bu ikisi arasında ciddi fark var, buna bakmak gerekiyor” dedi.
"TÜRKİYE TEK BAŞINA KALABİLİR"
Kolektif bir garantörlükte tüm garantör ülkelere ortak hareket etme sorumluluğu yüklendiğini vurgulayan Pamir, “Kolektif bir garantörlük öngörülüyorsa zaten tüm bu ülkelerin birlikte bir karar alıp hareket etmesi gerekir. Ancak örneğin Kıbrıs’ta olduğu gibi teker teker ülkelerin garantörlüğü, her bir ülke bakımından sorumluluk doğurur. Kıbrıs’taki garantörlük sistemi Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin ‘birlikte ya da tek başına’ hareket edebileceğini öngörüyordu. Nitekim İngiltere müdahaleye yanaşmayınca Türkiye Kıbrıs’a kendisi müdahale etti. Burada da garantörlüğün nasıl şekillendirileceği önemli. Ülkelerin tek başına da hareket edebileceği bir garantörlük sistemi, gelecekte Ukrayna’ya yönelik Rusya’nın yeni bir operasyonu halinde Türkiye’nin savaşa girmesi sonucunu doğurabilir. O bakımdan ancak kolektif bir garantörlük sistemi Türkiye için tartışılabilir niteliktedir. ‘Birlikte veya teker teker ülkelerin garantörlüğü’ şeklinde bir sistem öngörülürse adı geçen diğer ülkeler ‘Ben yokum’ dediğinde tek başınıza kalabilirsiniz” ifadelerini kullandı.