Dış politika uzmanları HTŞ’nin çatışmasızlık ortamından yararlandığını belirtiyor

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan ve Uluslararası İlişkiler uzmanı Dr. Remzi Çetin bölgedeki gelişmeleri ve Türkiye’ye olası etkilerini Cumhuriyet’e değerlendirdi.

Eylül Barut

Cihatçı terör örgütü Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) önderliğindeki silahlı grupların Suriye ordusuna karşı başlattığı saldırılar şiddetlenerek devam ediyor. Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan ve Uluslararası İlişkiler uzmanı Dr. Remzi Çetin bölgedeki gelişmeleri ve Türkiye’ye olası etkilerini Cumhuriyet’e değerlendirdi.

‘RUSYA YARDIM EDEBİLSE EDERDİ’

Suriye ordusunun “ciddi bir zafiyet içerisinde” olduğunu söyleyen Orhan, “Rejim güçlerinin 2015’ten bu yana elde ettiği başarıların arkasında Rusya’nın hava ve İran’ın kara desteği yatıyordu. Şu anda o destekleri yeniden almak konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor. Rusya’nın Ukrayna’yla savaşa tutuşması ve İran’ın bölgede İsrail’le yaşadığı gerilim, Suriye hükümet güçlerine destek verebilme olanağını azalttı.

Özellikle 7 Ekim’den sonraki süreçte İsrail’in İran destekli unsurlara saldırıları Suriye’de ciddi bir güç boşluğu yarattı” yorumunda bulundu. Bu durumların cihatçı HTŞ’nin ilerlemesinin önünü açtığını kaydeden Orhan, “Bununla birlikte, HTŞ’nin de çatışmanın olmadığı son dört yıl süresince ciddi bir hazırlık içerisinde olduğu ve askeri kapasitesini geliştirdiği görülüyor. Zaten buna bağlı olarak beklentinin üzerinde bir ilerleyiş gösterdi” dedi.

Orhan, Moskova’nın bölgedeki varlığını “Rusya’nın geri dönüş olanakları çok sınırlı. Eğer müdahale edebilecek güçleri ve iradesi olsaydı çoktan yapardı. Bu noktadan sonra Rusya’nın kendi yaşamsal ve stratejik noktalarına odaklanacağını söylemek mümkün. Onun dışında Şam rejimini korumak açısından bölgeye bir güç aktarımı yapması mümkün görünmüyor” ifadelerini kullandı. 

‘YPG TAKİP EDİLMELİ’

27 Kasım’da patlak veren çatışmaların terör örgütü PKK/YPG bağlantılı Suriye Demokratik Güçleri eliyle Türkiye özelinde olası etkilerine değinen Orhan, “Gelişmeler YPG’li teröristlerin de güç kaybetmesine neden oldu. Örneğin Tel Rıfat’ı kaybettiler, Münbiç’i kaybetmeleri an meselesi. Dolayısıyla Fırat’ın batısında PKK/YPG’nin güç kaybetmesi cidde bir olasılık. Ancak Fırat’ın doğusunda oluşan boşluğu şu anda YPG dolduruyor, oradan bir ilerleyiş söz konusu. Bu Türkiye açısından takip edilmesi gereken bir durum” değerlendirmesini yaptı.

Çetin ise yaşanan gelişmelerle Esad yönetiminin 2011’deki iç savaşın patlak vermesinden bu yana ilk kez böyle bir durumla karşı karşıya olduğunun altını çizerek “Bu durum şaşırtıcı değil çünkü buradaki birikmişlik bir noktada patlayacaktı. Bu süreç içerisinde Şam, Ankara’yı daha iyi anlamalıydı ve Ankara’yla bu arka kapı diplomasini daha da ilerletmeliydi.

Ankara bu noktada yapıcı sinyaller gönderdi, Şam’la ilişkilerini iyileştirmek istiyordu ama Esad rejimi bunu ağırdan aldı. Bugün görüyoruz ki Şam neredeyse düşmek üzere” dedi.

'TÜRKİYE'NİN ÇIKARLARINA HİZMET EDECEK BOYUTTA'

Bazı noktalarda Ankara ile Moskova arasında doğrudan bilgi akışı olduğunu öne süren Çetin, “Sahadaki gelişmeler şu an YPG’nin güçlenmesine değil, tam tersine Türkiye’nin çıkarlarına hizmet edecek boyutta. Çünkü Türkiye alanı daha iyi tarayabilir ve kontrol edebilir.

Diğer taraftan da Türkiye tüm bu gelişmeler ekseninde, Moskova ve Tahran’la da ilişkilerini dengede tutmak istiyor. Bir de şu faktör de var, Rusya yoruldu ve enerjisini tümüyle Ukrayna cephesine vermesi için Suriye sorunun bir an önce ayakbağı olmaktan çıkması gerekiyor.

Türkiye’nin Güney’indeki terör koridorundan duyduğu rahatsızlık da buna eklendiğinde Ankara, tam da bu konjonktürü iyi okuduğu için HTŞ’nin ilerlemesi yakından takip ediliyor” diye konuştu.