Deniz Berktay ile Kuzeyden Notlar: Tarihe bugünün gözüyle bakmak

Kimi toplumlar vardır, ağırlıklı olarak tarihle yaşar. Geçmişte çatışma yaşadıkları milletlere genel önyargı besler.

cumhuriyet.com.tr

Sırpları biraz bu gruba dahil edebiliriz. Zira Sırbistan’ın Osmanlı egemenliğine girmesiyle sonuçlanan 1389’daki 1. Kosova Savaşı’nın hangi ay ve hangi gün yapıldığını bizde hemen hiç kimse bilmezken Sırbistan’da kime sorsanız, “28 Haziran” yanıtını verir. Sonraki 600 yılı aşkın sürede de Sırplar, Kosova Savaşı travmasıyla yaşamıştır. Ermenistan Ermenileri de biraz böyledir. 2016’da Ermenistan’da kaldığım bir hafta boyunca, açık bir hakaretle karşılaşmadımsa da özellikle 45 yaşın altındakilerin, ay-yıldızlı pasaportumu gördüklerinde irkilerek baktıklarını fark etmiştim. Karşılarındaki kişiyi, tarih olarak okuduklarına göre yargılıyorlardı. 

Bir de tarihi bugüne göre değerlendirenler var. Ukraynalılar, bu grupta. Ukrayna tarihinin 1400’lerden 1700’lere kadarki kısmı, Ukrayna Kozakları’nın üç gücün arasında mücadelesiyle dolu: Güneyde Kırım Hanlığı ve Osmanlı Devleti, batıda Polonya, doğuda ise Rusya’ya karşı mücadele. Bozkırda kendi savaşçı birliklerini kuran Ukrayna Kozakları, bu üç güçten biriyle ittifak yapıp diğerine karşı savaşmış sürekli (1991’den bugüne kadar da iktidara gelenler, hangi ülkeye daha yakınsa o ülkenin “kusurlarını” ders kitaplarında epey hafifletip diğerlerinin yaptıklarını vurguluyor). Ukrayna toprakları o dönemde, Osmanlıların ve Kırım Tatarlarının akınlarına uğruyormuş ve kaçırılan kızlar, Akdeniz’in muhtelif şehirlerine gönderiliyormuş (Bizim Hürrem Sultan’ın ya da gerçek adıyla Aleksandra Lisovska’nın hikâyesi de böyle başlıyor). Ne var ki bugün Ukrayna’da Türk olduğunuzu söylediğinizde hiç kimse size bu dönemleri hatırlatmaz (Olsa olsa şakayla karşışık “sizi gidi sizi” diye takılıp geçerler). Polonyalılarla yaşanan trajediyse daha yoğun ve daha yakın. Polonya’ya başkaldırdığı için yakalandığında derisi yüzülerek veya yakılarak idam edilen Kozak önderleri var. 

‘AVRUPA YOLU’ UNUTTURDU

1940’lardaysa Batı Ukrayna’da Polonya milliyetçileri ile Ukrayna milliyetçileri (Rusların sürekli zikrettiği Stepan Bandera’nın örgütü) arasında büyük çatışmalar yaşanmış ve bu sırada hem Polonyalı hem de Ukraynalı sivil halk katliama uğramış. Ama buna rağmen hem Rusya’ya karşı Polonya’nın desteğini aldıklarından hem de Avrupa’ya giden yolun Polonya’dan geçtiği düşünüldüğünden Polonya’yla çatışmaları ne resmi düzeyde ne de halk düzeyinde hatırlayan yok. 

Rusya’ya karşı durum ise çok farklı. Ukrayna’da 2004’teki turuncu devrimle iktidara gelenler, Rusların 1930’larda Ukraynalıları sırf Ukraynalı oldukları için öldürdüklerine ikna etmeye çalışmış fakat o dönemde kamuoyunun pek az bir bölümü açlık felaketinin (Holodomor), Rusların Ukraynalıları yok etmek için planladığı bir soykırım olduğuna inandırılabilmişti. Ancak Ruslar’ın 2014’te Kırım’ı ele geçirmesi, hele 2022’de Ukrayna’ya doğrudan saldırması kamuoyundaki algıyı değiştirdi. Şimdi toplumun çok daha büyük kesimi “açlık soykırımı”na inanıyor. Savaş bitince bu duygular ne kadar kalıcı olur bilmem. Şimdilik durum bu. 

Ancak Ukrayna’nın Polonya’yla yaşananları unutmasına karşılık Polonyalılar aynı tavrı göstermiyor: Ukrayna’nın savaşta olmasına rağmen Polonya parlamentosu, üstelik de mevcut Ukrayna yönetiminin milli kahraman ilan ettiği Bandera’yı katil olarak tanıyan kararlar çıkarıyor bugünlerde. Bu da Ukrayna’nın doğu cephesine ek olarak bir de Batı cephesiyle uğraşmak zorunda kalacağını gösteriyor. 

denizberktay@yahoo.com