Deniz Berktay ile Kuzeyden Notlar: Sonbaharda ortalık karışacak

Bildiğimiz üzere Ukrayna’daki savaş, Batı ile Rusya arasındaki çatışma alanlarından sadece biri. Başka bölgelerde de -Ukrayna’daki gibi kanlı olmamakla birlikte- Rusya ile Batı’nın (ABD ile AB) nüfuz savaşı devam ediyor. Bu çatışmanın yoğunlaştığı yerlerden ikisi Moldova ve Gürcistan.

cumhuriyet.com.tr

Bu iki ülkede de ekimde seçim var. Moldova’daki Batı yanlısı yönetimin değişmesine ne yönetimin kendisi ne de onu destekleyen Batılı ülkeler göz yummayacakmış gibi görünüyor. Rusya’nın da oraya etki etme imkânı Ukrayna savaşıyla birlikte azaldı (Moldova’yı ayrıca yazacağız). Buna karşılık Gürcistan’daki iç ve dış politika çatışmaları, ekimde dananın kuyruğunun burada kopacağına işaret ediyor. 

Gürcistan’da 2013’ten beri iktidarda bulunan Gürcü Hayali Partisi’nin hükümeti son yıllarda Batı’dan giderek uzaklaşarak Rusya’yla uzlaşmacı bir çizgiye yöneldi. Rusya-Ukrayna savaşı başladıktan sonraysa Gürcü hükümeti, Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmayı reddetti. Böyle olunca ABD ve AB’yle arası giderek açıldı. İlişkilerde bardağı taşıransa hükümetin yurtdışından para alan sivil toplum örgütlerini mercek altına almayı öngören yasa tasarısıydı. Bu tasarı hem Batı’nın hem Batı yanlısı muhalefetin hem de Batı yanlısı Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili’nin tepkisini çektiyse de hükümet bunu parlamentodan geçirmeyi başardı. Gürcistan, diğer bazı eski Sovyet ülkelerinde de daha sonra görülecek olan ABD destekli “renkli devrim”lerin ilk örneğinin görüldüğü ülkeydi. 2003 yılında ABD ile AB’nin açıktan destek verdiği ve Saakaşvili’nin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasıyla sonuçlanan ihtilalde Batı’dan parasal yardım alan sivil toplum örgütleri, aktif rol oynamıştı (bu nedenle de Soros’un Açık Toplum Vakfı’nın Gürcistan temsilcisi, Soros’a bir “teşekkür” olarak, ihtilalden sonra Gürcü Eğitim Bakanlığı’nın başına getirilmiş, yani milli eğitim, Soros’a emanet edilmişti). O nedenle bu hükümet benzer bir durumun önüne geçmek için bu örgütleri denetime aldı. 

Bu olayın ardından ABD ve AB, Gürcistan’a yönelik bazı mali yardımları durdurdu. ABD ile AB’nin Gürcistan’a uyguladığı bu yaptırımı haklı bulup destekleyen de ülkenin cumhurbaşkanı Zurabişvili’ydi. Cumhurbaşkanı geçen ay yaptığı açıklamada, “Bir ülkeye 30 yıldan fazla süre boyunca sadece maddi yönden değil her alanda destek olduktan sonra seni birdenbire düşman ilan edecekler ve bir şeylerle suçlayacaklar. Bu durumda başka nasıl davranabilirsin ki” diyerek ABD’nin Gürcistna’a tepkisini haklı gördü (önceden yazmıştık, şimdiki cumhurbaşkanı Fransa doğumlu ve Fransız vatandaşı idi. Fransa’nın Tiflis Büyükelçisi olduğu dönemde, Batı’nın telkiniyle Gürcistan’a dışişleri bakanı olarak transfer edilmiş, sonra da cumhurbaşkanlığına yükselmişti). Cumhurbaşkanının “birşeylerle suçlamak” dediği, Gürcü hükümet yetkililerinin ABD’yi, Gürcistan’da darbe yapmakla suçlaması. Tiflis belediye başkanı da geçenlerde benzer bir yorum yaptı. 

24 Ekim seçimlerinden hemen önce, muhalefetin iktidardan daha fazla oy alacağına ilişkin araştırmalar yayımlanacak ve seçimden hemen sonra da hükümet, oyları çalmakla suçlanacak. Cumhurbaşkanı da bu süreçte muhalefetle ve Batı ile birlikte hareket edecek. Başarılı olurlarsa Rusya’ya bir cephe de Kafkasya’da açılmış olacak. Başarılı olurlar mı, bunu iki aya görmüş olacağız. 

denizberktay@yahoo.com