Deniz Berktay ile Kuzeyden notlar: Papa’nın Ukrayna’da Arabuluculuğu
Ukrayna savaşında şimdi gözler, Ukrayna’nın yapacağı karşı taarruza çevrilmiş durumda.
Deniz BerktayUkrayna, Rusya ve Donbas’taki Rus kuvvetleriyle Kırım’daki Rus kuvvetlerinin bağlantısını keserek Azak Denizi kıyısına varmayı hedefliyor. Taarruzun bir ay içinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Ruslar da son aylarda, ele geçirdikleri bölgelerde üç savunma hattı oluşturdu. Ukrayna ordusu bunları aşabilecek mi, yakında göreceğiz.
İşte bu ortamda, arabuluculuk çabaları da devam ediyor. Vatikan da, arabuluculuk girişimiyle ortaya çıkanlardan biri.
Ruslar’ın ve Ukraynalılar’ın büyük kısmı, Ortodoks. Ayrıca Ruslar, Katolikliğe karşı Ortodoksluğu korumuş olmakla övünür. Hal böyleyken bu iki devletin arasını Katolik Papa’nın bulması, biraz tuhaf görünebilir.
Vatikan’ın tarihi de Rusya’ya karşı mücadele örnekleriyle dolu. 1941’de Nazi Almanyası Sovyetler Birliği’ne saldırdığında, Vatikan’ın yayın organları ve pek çok Katolik papaz bu savaşı, “Allahsızlara karşı kutsal savaş” olarak nitelendirmişti. Savaşın gidişinin tersine döndüğü 1943 Stalingrad Muharebesi sonrasındaysa Papa XII. Pius, “kızıl Ruslar”a karşı, İngiltere ve ABD’yle Naziler’in arasını bulmaya çalışmıştı. Papa II. Jean Paul’ün Sovyetler Birliği’nin yıkılmasında oynadığı rol, akıllardadır. Onun 90’lar ve 2000’lerde Rusya karşıtı girişimlere ve Rusya ile Ukrayna’da Katolikliğin yayılmasına destek vermesi, Rusya’nın ve Rus Ortodoks Kilisesi’nin sert tepkisini çekmişti. Fakat Francis’in papa olması ve 2010’larla birlikte, Rus Ortodoks Kilisesi’yle Vatikan’ın ilişkileri düzeldi. Rus Kilisesi, bütün Batı’yı karşısına almak yerine, muhafazakâr Batı’yla “liberal, dinden uzaklaşmış Batı’yı” birbirinden ayırdı ve birincisiyle ilişkileri geliştirdi. Rusya’nın 2014’te Kırım’ı işgali sonrasında Batı’dan dışlandığı şartlarda Rusya, Vatikan aracılığıyla Batı’ya erişim imkânı buldu. Rus Ortodoks Patriği Kiril’in Papa Francis’le 2016’da Küba’da buluşmasında, küreselleşmenin olumsuz sonuçlarına, Suriye ve Irak’taki Hıristiyanlar’ın baskıya uğramasına karşı beraber mücadele kararı alınmıştı. O zirvede, Ortodoks dünyasının onursal lideri sayılan ve ABD’nin desteklediği Fener Patrikhanesi yok sayılmış ve Rus Patriği, Ortodoksluğun tek muhatabı olarak ortaya çıkmıştı.
Batı’yı kızdırdı
Bu savaşta da Francis, ılımlı bir tutum takındı ve savaşın ABD ve Rusya gibi büyük güçler arasında geçtiğini söyleyerek yani, Biden’dan farklı bir söylemi benimseyerek Batı’da pek çok çevreyi kızdırdı. Ancak Rusya’ya tavrını zamanla biraz sertleştirdi. Hatta, Rus Patriği Kiril’i, Putin’in sağ kolu olmakla suçladı. Ama yine de “bu saçma savaşın durması gerektiği”ni söylemekten geri durmadı. Ayrıca, Ukrayna’daki kilise krizi konusunda Papa hâlâ, üstü örtülü olarak da olsa, Rus Kilisesi’nin yanında. Geçen hafta Ukrayna Başbakanı Şmigal, Papa’yla görüştü. Dün de Papa, kendisinin Rus Ortodoks Kilisesi’yle ve Macaristan Başbakanı Orban’la arabuluculuk konusunda temas halinde olduklarını söyledi. Papa’nın acil gündeminde yer alan konu, Rusya’dan Ukrayna’ya götürülen çocukların geri getirilmesi. Bu acil sorun dışında, savaşın bitişine yönelik arabuluculuğun başarılı olup olmayacağını, yakında başlayacak olan Ukrayna karşı taarruzunun başarı derecesi belirleyecek. Her şey bir yana, bu gelişmeler, dinin uluslararası ilişkilerin çok önemli bir unsuru olduğunu bir kez daha gösteriyor.
denizberktay@yahoo.com