Deniz Berktay ile Kuzeyden Notlar: İktidarda mazlumu oynama sanatı

Geçen pazar önemli bir seçim ve referanduma sahne oldu: Rusya ile Batı’nın çatışma alanlarından biri olan Moldova’da, hem cumhurbaşkanı seçimleri hem de AB üyeliği referandumu düzenlendi.

Deniz Berktay

Önceden de yazdığımız üzere Romanya’yla Ukrayna arasına sıkışmış olan Moldova, 33 bin kilometrekarelik küçük yüzölçümüne karşın çok sayıda etnik ve siyasi çatışmayı bünyesinde barındıran ve bu özelliğiyle bölgenin “barut fıçısı” olarak değerlendirilen ülkelerden biri. Ülkenin doğusunda, Rus kökenli ayrılıkçıların yaşadığı Transdinyester bölgesi ve güneyde, Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebine mensup Gagavuz Türklerinin yaşadığı Gagavuz Yeri Özerk Bölgesi, Moldova’nın AB ile yakınlaşmasına karşı çıkıyor. Moldovalılar, Rumenlerle aynı kökenden geliyor ve burada Romanya’yla birleşme eğilimleri zaman zaman gündeme geldiğinde Gagavuzlar, öyle bir durumda kendilerinin Moldova’dan ayrılacağı mesajını veriyor. 

Bu etnik sorunların dışında etnik Moldovalılar da Rusya ve Batı yanlıları olarak iki kutba ayrılmış durumda. Moldova, uzun yıllar bu iki kesimin çatışmaları arasında Avrupa’nın en istikrarsız ülkelerinden biri oluvermişti. 

2020’deki cumhurbaşkanı seçimlerini, Batı yanlısı Maya Sandu kazanmıştı. Sandu, kısa sürede parlamentoda ve ardından bütün devlet kurumlarında dizginleri eline almıştı. 2022’de RusyaUkrayna savaşının başlaması ve Rus ordusunun Ukrayna’da tıkanıp kalması, Moldova’nın Rusya’dan uzaklaşmasını kolaylaştırdı. Moldova’da hükümet karşıtı her türlü protesto gösterisi, “Rusya’nın oyunu” olarak yaftalanırken Batılılar da bu konuda hükümete destek verdi. Seçimler öncesinde Batı yanlısı olmayan kesimden çeşitli adaylar, bir şekilde seçim dışı bırakıldı. 

Sandu, hükümete yönelik hoşnutsuzlukların bu seçimlerde etkisini göstermemesi için seçimleri, AB referandumuyla birlikte yürüttü. “Evet”in galip gelmesi halinde Moldova’nın AB hedefinin anayasaya eklenmesi, böylelikle ülkenin AB nüfuzunda olmasını geri dönülmez hale getirilmesi öngörülüyordu. 

KİMSENİN YÜZÜ GÜLMEDİ

Ne var ki pazar günü kimsenin yüzünü güldürmedi. 

Seçimlerde Sandu, yüzde 42 oyu alırken Rusya yanlısı kesimden olan Gagavuz Türkü kökenli eski başsavcı Aleksandır Stoyanoglo yüzde 26, yine Rusya’ya yakın Renato Usatıy ise yüzde 14 civarında oy aldı. Bir diğer Gagavuz Türkü olan ve yine Rusya’ya yakın olan İrina Vlah ise yüzde 5’in üzerinde oy aldı. Dolayısıyla Sandu, birinci gelse de yüzde 50’yi tutturamadığı için seçimler ikinci tura kaldı. 3 Kasım’da yapılacak ikinci tur seçimlerde Stoyanoglo’nun Sandu karşıtlarını kendi etrafında seferber etme ihtimali az da olsa mevcut. 

AB’YE KIL PAYI ‘EVET’

Sandu açısından daha büyük bir hayal kırıklığıysa referandum konusunda oldu. AB referandumuna katılanların yüzde 50.46’sı “Evet” derken yüzde 49.54’ü “Hayır” dedi. Üstelik “evetçiler”in önemli bir kısmı, Avrupa ülkelerinde yaşayan Moldova vatandaşları; Moldova’da yaşayanların çoğunluğunun AB hedefinin olmadığını ise yurtiçi oyları gösterdi. Sandu, planladığı balkon konuşmasını iptal etti. Muhalefetin ve Rusya’nın seçimlere hile karıştırdığını ileri sürerek kendisini mağdur olarak gösterdi. AB Komisyonu Dış İlişkilerinden Sorumlu Sözcü Peter Stano da, bu konuda Sandu’ya hak verdi. 

Sandu, yüzde 51’i bile bulmayan “evet” oylarının Moldova halkının AB üyeliğini desteklediğini ortaya koyduğunu, dolayısıyla AB hedefinin Moldova anayasasına ekleneceğini söyledi. Ne var ki herkesin kabul ettiği üzere bu seçim ve referandum süreci, toplumdaki bölünmüşlüğü çok net ortaya koydu. Bu da Batı ile Rusya arasındaki bir başka krizin Moldova’da patlak verebilme ihtimalini gösteriyor. 

denizberktay@yahoo.com