Deniz Berktay ile Kuzeyden Notlar: Ayı, kapana mı sıkıştı?

Suriye’de devlet göz açıp kapayıncaya kadar çöktü. Cuma akşamı, Şam yakınlarındaki Humus’ta çatışmaların sürdüğü haberiyle yatarken ertesi sabah Şam’ın düştüğü haberiyle uyanacağı kaç kişinin aklına gelirdi?

Deniz Berktay

Herkesin söylediği üzere, bu rejim değişikliğinden zarar gören başlıca ülkelerden biri Rusya. Bugünlerde Rus basınında bazıları, Rusya’nın bir şekilde bölgede çıkarlarını koruyacağını söylerken özellikle milliyetçi kesimler, “Kendimizi kandırmayalım. Bu yaşananlar, Rusya’nın prestijini yerle bir etti” diyor. Hiç de haksız değiller. Zira Baas rejiminin çökmesi, Rusya’yı buradaki önemli bir müttefikinden mahrum bıraktı. Rusya’nın Suriye’deki deniz üslerinde kalmaya devam edip etmeyeceği şimdilik belli değil (bazı Rus gazeteleri, Rusya’nın bu konuda Türkiye de dahil olmak üzere bölgedeki bazı aktörlerle anlaşma yapmış olabileceğini öne sürüyor). Bu üslerden mahrum kalmak, Rusya’nın bütün Afrika ve Akdeniz politikalarının da iflası anlamına gelecek. Fakat Suriye buradaki üslerden ibaret değil: Bazı üst düzey Rus rahiplerin de sitemle dile getirdiği üzere Suriye’de, yüz binlerce Ortodoks Arap yaşıyor ve bunlar, Antakya Patrikhanesi’ne bağlı (Antakya’da kurulan bu kilise, 1300’lerden beri Şam’da bulunuyor, fakat hâlâ, tarihi ismini muhafaza ediyor). Suriye’deki Ortodoks Araplar, 1700’lerde Rumların Rumlaştırma baskılarına maruz kalmışlar. Fakat 1800’lerde Rusya’nın “Ortodoksların koruyucusu” olma iddiasıyla araya girmesi sonucunda, Ortodoks Araplar üzerinde Rum/ Yunan kültürel baskısı son bulmuştu. 2015’de de Rusya, Beşşar Esad’a yardıma gelirken, buradaki Ortodoks Arapları IŞİD teröründen kurtaracağını söylüyordu. Şimdi her şeyin tepetaklak olmasıyla Rusya’nın koruyuculuğu iddiaları da darbe aldı. Ukrayna yönetimi, “Rusya’ya bel bağlayanların sonu budur” diyor. Gerçekten Rusya, 2021’de Amerika’nın Afganistan’dan çekildiği zamankine benzer bir uluslararası prestij kaybına uğradı.

Rusya’yı bu duruma sürükleyen etken, geçen hafta da söylediğim üzere, Rusya’nın Ukrayna’ya saplanıp kalması oldu. Rusya’yı Ukrayna’da paldır küldür bir savaşa sürükleyen ise Rusya’nın aşırı özgüveni olmuştu. Bu da aslında Rusya’yı yönetenlere özgü bir hata değil: Rusya’da sokaktaki insandan devletin zirvesine kadar her yerde, güçle övünme özelliği vardır. Bizde hakaret anlamında kullanılan “ayı” kelimesi, Rusya’da “güçlü, kuvvetli” anlamına gelir ve Rusya’nın simgesidir (Mesela, Rusya’da iktidardaki Birleşik Rusya Partisi’nin simgesi ayıdır. Eski cumhurbaşkanı ve eski başbakan Dmitri Medvedev’in soyadının da “ayıoğlu” gibi bir anlamı var).

Bütün bunlar bana, Rusya’nın Suriye’ye yerleştiği dönemde milliyetçi bir gazetenin altında gördüğüm okuyucu yorumlarını hatırlattı. Bazı kişiler, “Biz, Rus ayısıyız. Rus ayısı, pençesini indirdi mi düşmanını darmadağın eder” diyor fakat daha sakin olan başka yorumcular, “Evet, ayı pençesini vurdu mu dağıtır. Ama o bunu, kendi ininde yapar. Arap çölünde aynı başarıyı gösteremeyebilir” yorumu yapıyordu.

Rusya’nın Ukrayna’da çıkmaza girdiği 2022 ortalarında bir ahbabım bana, “Ayı, ayağını kapana kaptırdı. Şimdi herkes, durumdan yararlanıp elinde sopalarla ayının kafasına vuracak” demişti. Son gelişmeler bana bunu hatırlattı.

Önceden de söylemiştim: Ukrayna’daki savaşın Rusya’nın lehine sonuçlanma ihtimali var. Fakat öyle bir durumda bile Ukrayna’daki savaş, Rusya’nın karar alma konusundaki zayıflığını ortaya koymuş oldu.