Brezilyalı gazeteci ve jeopolitik analisti Pepe Escobar'dan dikkat çeken Erdoğan yorumu
Rusya-Ukrayna gerilimine ilişkin son gelişmeleri, Türkiye ve diğer aktörlerin sundukları arabulucuk modellerini, krizin altında yatan ve Atlantik cephesini ikiye bölen askeri ve ekonomik gerekçeleri, çıkar çatışmalarını ve ortaklıkları; Brezilyalı gazeteci ve jeopolitik analisti Pepe Escobar ile konuştuk.
M. Birol Güger - Zeynep ÇamRusya ile Ukrayna arasında 2014 yılında patlak veren savaş, 8 yıl sonra yeniden tırmandı. Rusya, Mart ve Nisan 2021’de, Ukrayna sınırında, Kırım’ın ilhakından bu yana görülen en geniş çaplı askeri konuşlanmayı başlattı. Batı ana akım basını ve önemli güç merkezleri, “Rusya, Ukrayna’yı işgal edecek” savında diretse de Rus askeri ve diplomatik yetkililer açıkça işgal niyetinde olmadıklarını söylüyor ve sınırlarını korumak için kendi topraklarında hareket ettiklerini vurguluyor.
“Ankara-Kiev ilişkilerinin seyri düşünüldüğünde, Türkiye’nin yüksek profilli bir arabulucu olarak hoş karşılanabileceği bir gerçek. Ancak sorun şu ki Türkiye, Ruslar ve Avrupalıların bir araya gelerek çözemedikleri bir meseleyi hangi öneriyle çözecek?” sorusunu soran Pepe Escobar’a göre, “Ruslar, Erdoğan’a hangi ölçüde güvenebileceklerini biliyor ve Erdoğan, Rusya açısından arabuluculuk konusunda birinci öncelik değil.”
ABD VE İNGİLTERE KIŞKIRTIYOR
Batı ana akım medyasında hararetle seslendirilen ‘Rus işgali’ anlatısının hem bir kurgu hem de çocukça bir fantezi olduğunu savunan Esobar’a göre, “Ruslar yerle bir olmuş bir Ukrayna görmek istemiyor, ancak Donetsk ile Luhansk’taki yerel halkın güvenliğini de teminat altına almak istiyorlar.” Rus yetkililer tarafından daha önce yapılan açıklamalarda “Bölgede yaşayan etnik Ruslar, Ukraynalılar tarafından öldürülürse, sadece öldürenlere değil, bunu emredenlere de çok ağır bir karşılık vereceğiz” ifadelerine yer verilmişti. Escobar, ABD ve İngiltere’nin tam da bu sebeple Ukrayna’nın Donbass’a saldırmasını istediğini kaydetti.
Açıklayacağı bilgilerin Batı medyasında neredeyse hiç rastlayanmayacak bilgiler olduğunu belirten Escobar’a göre, “Şu an Ukrayna ve Donbass arasındaki temas hattında Ukrayna ordusuna mensup yaklaşık 150 bin asker bulunuyor. İngiltere ve ABD tarafından silahlandırılan Ukrayna kuvvetleri farklı ulusal aktörlerden son altı ayda teslim aldıkları 1.5 milyar dolar değerinde silah ile temas hattına çok yakın bir noktada bulunuyor. Bütün bunlar olurken ABD ve İngiltere, Ukrayna’ya sorun yaratması yönünde baskı yapıyor. Bu noktada bir tür sahte bayrak operasyonu ile karşılaşılması ve ihalenin Rusya’ya bırakılması son derece olası.”
UKRAYNA KRİZİ BİR ALT BAŞLIK
Escobar, ABD ile Rusya arasında yapılan ikili görüşmelere ilişkin de çarpıcı bilgiler paylaştı. Görüşmelerde öne çıkan en önemli noktanın, NATO’nun Doğu Avrupa’daki füze konuşlanması olduğunu belirten Escobar’a göre, “Bu füzeler Romanya, Bulgaristan ya da Polonya’ya yerleştirildiği takdirde kolayca nükleer savaş başlıklarıyla donatılabilir. Bu da Rusya’nın Batı bölgeleri için büyük bir tehdit anlamına gelir. Çünkü bu füzeler sadece bir kaç dakika içinde Rusya’ya ulaşabilir. Rus tarafı, ‘Buna asla izin vermeyeceğiz. Dolayısıyla oturup bunu tartışmamız gerekir. Doğu Avrupa’da nükleer savaşı engelleyecek bir mekanizma kurmamız elzem’ dedi. Amerikalılar ise “Tamam, o halde bunu konuşabiliriz” şeklinde bir yanıt verdi. Hikayenin özeti bu. Bütün bunlar düşünüldüğünde Ukrayna krizinin aslında bir alt başlık olduğu anlaşılıyor.”
MACRON’UN ARABULUCULUĞU
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, Avrupa Birliği (AB) dönem başkanı olarak teorik anlamda AB adına konuştuğunu ifade eden Escobar’a göre, “Şayet bir arabulucu olacaksa Macron’un bu görevi üstlenmesi Ukraynalılar açısından daha inandırıcı olur.” Macron’un Ukrayna’yı Rusya ile diyalog kurmaya teşvik ettiğini savunan Escobar’a göre, “Bu tutum, bir anlamda ABD ve İngiliz politikasına taban tabana ters. Ancak Putin’in, Kremlin’deki 6 saatlik şu meşhur ‘uzun masalı’ toplantıda Macron’a verdiği mesaj da oldukça manidar. Masa, iki ülke, hatta AB ile Rusya arasındaki mesafeyi vurgular nitelikte.”
BATI CEPHESİNDEKİ BÜYÜK ÇATLAK
Escobar’a göre, krizin ardındaki önemli gerekçelerden biri de Avrupa’daki finansal jeopolitik dengelerde gizli. ABD ve İngiltere için gerçekte önemli olan tek şey ise Rusya’yı Avrupa’dan uzaklaştırmak. Bu bağlamda, Amerikan müesseses nizamının başta Fransa ve Almanya olmak üzere Avrupa güçlerinden umutsuz olduğunun altını çizen Escobar’a göre, “ABD-İngiltere ortaklığı, önde gelen Avrupa devletlerinin kendi çıkarları için Rusya ile daha fazla ticaret ve ortaklık istediklerini biliyor. Amerikalılar ne pahasına olursa olsun bunun üstesinden gelmek zorunda. Ruslar, Kiev’deki liderliği sahip oldukları hipersonik füzeler ile birkaç dakika içinde yok edebilir, ancak durum oldukça sakin. Ruslar bir talep listesi sundular ve bekliyorlar. Fransa ve Almanya mesajı almış görünüyor. İşte bu yüzden, savaşı sürdürmek konusundaki görüşleri diğerlerinden farklı.”
SWIFT ALTERNATİF SİSTEM
Rusya ve Çin uzun süredir SWIFT'e alternatif finansal işlem sistemleri inşa ediyor ve hatta sistemlerini birbirine entegre etmeye çalışıyorlar. Ortak sistem inşa edildiği vakit başta İran olmak üzere Batı, Orta ve Güneydoğu Asya ülkeleri de bu sisteme katılacak. Bu durumda Avrasya'nın büyük bir kısmı yeni bir finansal işlem sistemine sahip olacak ve bir süre sonra belki de SWIFT sisteminden ayrılacaklar. Amerikalılar, Rusya'ya yönelik askeri, ekonomik ve finansal yaptırımlar açısından manevra alanlarının çok sınırlı olduğunu görüyor ve hepsinden önemlisi, Rusya'nın ABD'den en az iki nesil önde bir hipersonik bir güç olduğunu biliyorlar. Rusya, ABD açısından bir tür stratejik istikrar sorunu olarak öne çıkıyor.