Brezilyalı akademisyenler, yeni Lula hükümetini Cumhuriyet’e değerlendirdi: Halkın umudu solda

Brezilya’da aşırı sağcı Bolsonaro yönetiminin sona ermesinin ardından bir “enkaz” devraldığını söyleyen solcu lider Lula, ülkede yoksulluk ve kutuplaşmayla mücadele edeceğinin sözünü verdi. Brezilyalı akademisyenler, “Lula, ezilenlere umut oluyor” dedi.

Derya Doğan

Güney Amerika'nın en büyük ülkesi Brezilya'da, ekim 2022'de aşırı sağcı devlet başkanı Jair Bolsonaro'yu yenerek ülkenin yeni lideri olarak seçilen solcu Luiz Inacio Lula da Silva (Lula), dün yemin ederek görevine başladı. 2003-2010 yılları arasında da iktidarda olan 77 yaşındaki eski sendika lideri, halkın akın ettiği yemin törenindeki ilk konuşmasında, “enkaza dönen bir ülke devraldığını” söyleyerek ülkedeki kutuplaşmayı sona erdireceğini söyledi.

Lula’nın oyların yüzde 50.83’ünü aldığı seçimlerin ardından yenilgiyi uzun süre kabul etmeyen Bolsonaro ise görev devir teslim töreninden hemen önce ABD’ye uçtu. Brezilya'da üçüncü dönemine başlayan Lula, Bolsonaro ülkede olmadığı için yetkiyi bir çöp toplayıcısı olan Eni Souza’dan aldı. Başkanlık kuşağını ise bir öğretmen, engelli bir birey, bir çocuk ve önde gelen bir yerli lider de dahil olmak üzere Brezilya halkını temsil etmek için seçilen sekiz kişi verdi.

Başkent Brasilia'da düzenlenen törende, Bolsonaro'ya meydan okuyan Lula, hükümetinin ekonomik gerileme ve artan yoksullukla mücadele edeceğini, ayrıca sağlık, eğitim ve bilimdeki finansman kesintilerini geri almak için çalışacağını belirterek, "Bu korkunç kalıntılar üzerine, Brezilya halkıyla birlikte ülkeyi yeniden inşa edeceğime söz veriyorum" dedi. Yeni lider ayrıca Bolsonaro döneminde yıkımın arttığı Amazon yağmur ormanları ile birlikte yoksul Brezilyalılar, ırk ve cinsiyet eşitliği ve "sıfır ormansızlaştırma" için savaşacağını ifade etti. Aşırı sağcı eski başkanın, silah sahibi olanların sayısında artışa yol açan silah politikalarını iptal ettiğini de sözlerine ekledi.  

Lula hükümetinde, iş ve gelir yaratma programlarının oluşturulmasını, ekonominin yeniden büyümesini ve işsizlik oranının düşmesini bekleyen halk, Lula'nın bu üçüncü yönetiminin diğer iki hükümetinin "iyileştirilmiş bir versiyonu" olacağını umuyor.

Lula, daha önce görev yaptığı yıllarda ülkedeki hammadde kaynaklarından yararlanarak, sosyal refah programlarını hayata geçirmiş ve milyonlarca kişinin yoksulluktan kurtulmasını sağlamıştı. Ancak hakkındaki rüşvet ve yolsuzluk iddiaları nedeniyle yargılanan siyasetçi, 2018 yılında suçlu bulunarak hapis cezasına çarptırılmış, yaklaşık iki yıl cezaevinde kalmıştı. 2021 yılında ise Brezilya Yüksek Mahkemesi'nde görülen davada hakkındaki tüm suçlamalardan beraat etmişti. 

"HESAP VERECEKLER"

Yemin törenindeki konuşmasında Lula, şu dikkat çekici ifadeleri kullandı: “Ülkeyi kendi kişisel ve ideolojik planlarına alet etmeye çalışanlara karşı intikam duymuyoruz fakat hukukun üstünlüğünü temin edeceğiz. Hataya düşenler yanlışlarının hesabını verecekler. Faşizmden ilham alan muhaliflere karşı Anayasa'nın verdiği demokratik yetkileri savunacağız. Nefrete, sevgiyle karşılık vereceğiz; yalana, gerçekle.” 

Ayrıca Covid-19 salgını sırasında, Bolsonaro hükümetinin yanlış politikalarından dolayı 680 binden fazla Brezilyalı'nın yaşamını yitirdiğini hatırlatan yeni devlet başkanı, “Sorumluların cezasız kalmamaları gerek” dedi. Konuşmasının devamında yeni yönetime ilişkin ise eski hükümeti kastederek, "İlk eylemlerimiz, sona eren ulusal yıkım projesinin en ağır yükünü taşıyan 33 milyon insanı açlıktan ve 100 milyondan fazla Brezilyalı erkek ve kadını yoksulluktan kurtarmayı amaçlıyor" ifadelerini kullandı.

"SOL DALGANIN BİR PARÇASI"

Ülkedeki yeni dönemi Cumhuriyet'e değerlendiren Sao Paulo İşletme Okulu'ndan Siyaset Bilimci Guilherme Casaroes, çoğu Brezilyalı için Lula'nın seçilmesinin, dört yıllık "benzeri görülmemiş" kutuplaşmadan sonra ülke demokrasisi ve siyasi ile sivil toplum kuruluşlarının sistematik saldırılardan kurtarılması anlamına geldiğini söyledi. Casaroes, "Brezilya'da Lula'nın seçilmesi, son yıllarda Latin Amerika'yı kasıp kavuran ve Meksika'nın Lopez-Obrador'unu, Arjantin'in Alberto Fernandez'ini, Şili'nin Gabriel Boric'ini ve Kolombiya'nın Gustavo Petro'sunu içeren sol dalganın bir parçası" dedi.

IRKSAL EŞİTSİZLİK ‘MİRASI’

Toplumsal cinsiyet ve ırk temelli şiddet ile eşitsizliğin Brezilya'nın en acil sorunlarından ikisi olduğuna dikkat çeken Casaroes, "Lula'nın kilit seçmen grupları arasında kadınlar, siyahlar ve yoksullar olması sürpriz değil. Yeni bakanlık yapısı, bu siyasi gerçekliğin ve onu ele almak için yapılması gerekenlerin bir yansıması" diye konuştu. Lula, yeni hükümetinde Kadın Bakanlığı ile Irk Eşitliği Bakanlığı kurulduğunu duyurmuştu. Casaroes, ülke toplumunun "hiçbir zaman gerçekten ortadan kalkmamış köle emeği ve ataerkil yapılar" üzerine inşa edildiğine dikkat çekti.   

Afrika dışındaki en büyük siyah nüfusa sahip olan Brezilya, Amerika'da köleliği kaldıran son ülke. Ülkedeki ırksal eşitsizlikler, bugün dahi beyaz olmayan insanların yaşamlarını olumsuz yönde etkiliyor. Daha düşük ücretlerle çalışan ve sağlığa erişimleri zor olan siyahlar, polis şiddetinin ise başlıca kurbanları. Ülkede, hapishanelerdeki nüfusun çoğunluğu da siyah.

AMAZON'DAKİ TAHRİBAT

Dört yıllık Bolsonaro dönemindeki en büyük tahribatlardan biri Amazon yağmur ormanlarında yaşandı. Bunun için Lula, yeni kabinede Amazon ormanları mücadelesinde sembol haline gelmiş, ülkenin en bilinen çevre aktivistlerinden Marina de Silva'yı çevre bakanlığına getirdi. Ancak yine de Brezilya'nın "sıfır ormansızlaştırma" oranından oldukça uzak olduğuna işaret eden Casaroes, "Bolsonaro yönetiminde güç kazanan Amazon'daki yırtıcı ekonomik sömürü, bölgedeki zayıf çevre düzenlemeleri ve organize suç şebekeleri, hükümetin ormanı kurtarma konusunda daha sert davranmasını engelliyor" yorumunu yaptı.

KADINA YÖNELİK ŞİDDET SORUNU

Bahia Federal Üniversitesi Cinsiyet ve Feminizm Çalışmaları Bölümü’nden, akademisyen Maira Kubik Mano da Lula'nın dönüşünün aynı zamanda "umut" anlamına geldiğine dikkat çekti. Mano, bunu şöyle açıkladı: "İnsanların artık aç kalmaması umudu; Amazon ve yerli halkın saygı göreceği umudu; kadınların, LGBTİ+'ların ve siyahların da aktif ve önemli vatandaşlar olarak kabul edileceği umudu." 

Şiddet, Brezilya'daki kadınların temel problemi. Mano'nın verdiği bilgilere göre ülkede her on dakikada bir kadına veya çocuğa tecavüz ediliyor. Günde üç kadın cinayete kurban giderken her saatte yirmi altı kadın dövülüyor, her iki günde bir transseksüel kadın öldürülüyor. Bu endişe verici rakamlarla birlikte Mano, 2020'de kadınların daha fazla savunmasız olduğu Covid-19 pandemisinin zirvesinde, Bolsonaro hükümetinin kadına yönelik şiddetle mücadelede, kaynakların yüzde 70'ini kullanmayı bıraktığını dile getirdi.

Bütün bunlara karşılık yeni hükümetteki Kadın Bakanlığı'nın Brezilya için anlamını değerlendiren Mano, Lula'nın daha önceki iki döneminde zaten bir Kadın Bakanlığı olduğunu ancak Dilma Roussef hükümetinin (2011-2016) sonunda bunun İnsan Hakları Bakanlığı olarak değiştirildiğini kaydetti. "Bu zaten kadın hakları için bir gerilemeydi" diyen Mano, "Son dört yılda kadına yönelik şiddet programının finansmanı önemli ölçüde azaldı ve Bolsonaro, kendi görev yemin töreninde, cinsiyet eşitliği hakkında konuşmak için aşağılayıcı bir ifade olan “cinsiyet ideolojisi” kavramını kullanarak bununla savaşacağına yemin etti" diye konuştu.

Lula ise ilk vaatlerinden biri olarak kadına yönelik şiddet ve eşitsiz ücretle mücadele edeceğinin sinyalini verdi. Mano buna ilişkin, "Bu nedenle Lula bir değişimin kilometre taşını oluşturuyor. Bu da bu konunun aciliyetini kabul ettiği anlamına geliyor" yorumunu yaptı.

Irk Eşitliği Bakanlığı'nın da Lula'nın iki döneminde görev yaptığını hatırlatan akademisyen, şunları ekledi: "Bu bakanlığa sahip olmak gerçekten önemli çünkü Brezilya halkının çoğunluğu beyaz değil ve onları çok savunmasız bir öznel konuma sokan yapısal ve günlük ırkçılıktan muzdaripler. Bu nedenle, özellikle bu eşitsizliklerle yüzleşmek için kamu politikalarının düşünülmesine ihtiyacımız var. Örneğin geçtiğimiz yıllarda siyah kadınlara yönelik şiddet artarken beyaz kadınlar arasında azaldı. Bu nedenle, atılacak adımlar kendi özelliklerinde dikkate alınmalı."

HALKIN GÜCÜNÜ YENİDEN KAZANMAK

Minas Gerais Federal Üniversitesi'nden Siyaset Bilimci Profesör Cristiano Rodrigues de Lula yönetiminin Bolsonaro'dan sonra "iki kat önemli" olduğuna dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yaptı: "Bir yandan, yeni hükümet demokratik işleyişin normale dönmesini ve kurumsal konsolidasyonumuzun güçlendirilmesini temsil ediyor. Öte yandan Lula yönetimi yoksulluğu, eşitsizlikleri azaltmak için kamu politikalarını yeniden düzenlemek ve ekonomik büyüme ile nüfus için daha iyi istihdam şansını garanti altına almak için kamu ve özel sektöre yatırım yapmak zorunda kalacak." 

Bölgeyi saran son sağ kanat dalgasından sonra (ve genellikle otoriter bir eğilimle) Latin Amerika'da sol partilerin iktidara dönüşünün, ekonomik büyüme, sosyal ve ırksal-etnik eşitsizlikler gibi konuların, bölgedeki sağcı liderler tarafından sıklıkla göz ardı edildiğini hatırlattığını söyleyen Rodrigues, bunun oy verirken hala temel bir rol oynadığını belirtti. Bölgenin en büyük ülkesi Brezilya'da solcu bir partinin iktidara dönüşünün daha da önemli bir anlam taşıdığını kaydeden Rodrigues, yeni hükümetin izlemesi gereken yola ilişkin şu yorumu yaptı: "Bu, otoriter yönetimle yüzleşmek ve halkın gücünü yeniden kazanmak için birkaç sivil toplum aktörünü birleştiren, aşağıdan yukarıya bir koalisyon kurmanın gerekli olduğu anlamına geliyor. Bununla birlikte, Brezilya örneğinin gösterdiği gibi, demokratik gücü yeniden kazanmak için tüm siyasi yelpazeden partilerle bir koalisyon kurmak da esas."