Belgesel: Soğuk Savaş 2.0 Çok Kutupluluğun Şafağında
Avrupalı politikacılar, Batılı uzmanlar ve Türk aydınları, Harici.com.tr'nin Soğuk Savaş 2.0 belgeselinde buluştu.
Gazeteci Mehmet Kıvanç’ın hazırladığı ve Çağatay Yurt’un yönetmenliğini üstlendiği Harici Medya yapımı belgeselde “ABD-Çin rekabeti yeni bir Soğuk Savaş’ın habercisi mi?” sorusuna yanıt arandı.
Kanadalı Akademisyen Prof. Dr. Radhika Desai’ye göre Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle Batı ancak “Pirus zaferi” kazanabildi. Eskiden SSCB’nin şimdilerde ise Çin’in emperyalizme direndiğini düşünen Desai, “Rusya ve Çin’in birlikte hareket etmesi gerektiğini” söylüyor. Manitoba Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Jeopolitik Ekonomi Araştırma Grubu Direktörü Desai, “Emperyalizmin düşüşünü temsil eden köklü bir değişim sürecindeyiz” diyor ve güç değişiminin yaratabileceği potansiyel riskler hakkında şu iddiayı ortaya atıyor: ”Eğer nükleer bir savaşa girme tehlikesi varsa ki bu mümkün… Bu tehdit öncelikle ABD’den geliyor.”
“Çin ile barış aramak için çok neden var”
İsviçreli Araştırmacı – Yazar Daniele Ganser de ABD’nin “Çinlileri ve Rusları birbirine bağladığı için şu anda çok büyük bir meydan okumayla karşı karşıya kaldığını” düşünüyor.
Avrupa’da verdiği konferanslarda büyük kalabalıkları toplayan ve Batı’daki yerleşik statükoyu eleştiren çıkışlarıyla bilinen Ganser’in Türkiye’ye ilişkin çarpıcı tespitleri var. Ganser’e göre “CIA 1980 yılında Türkiye’deki hükümeti devirdi ve o zamanki amaç, Jimmy Carter hala ABD Başkanı’ydı, Türkiye’yi NATO’da tutmaktı.”
Dünya çapındaki jeopolitik gerilimi ise Ganser, “Bir tarafında NATO ve karşısında da BRICS ülkeleri olarak gördüğüm yeni bir çatışma var” sözleriyle açıklıyor.
“Çin ile barış aramak için çok neden var” diyen Ganser, Tayvan adasında yaşayanların “İkinci bir Ukrayna” durumuna düşmek istemediklerini düşünüyor. ABD’nin Asya – Pasifik stratejisini yorumlayan Ganser, “Çin ve Tayvan’dan bahsedersek bu gerginlikler daha da artacaktır. Eğer Amerikalılar NATO’nun Tayvan’ın yanında ve Çin’e karşı savaşması gerektiğini söylerse eğer bir noktada tabiri caizse orada bir olay olursa o zaman Fransızlar kesinlikle ‘Bu bizim çıkarımıza değil’ diyecektir. Türklerin de ‘Bu bizim çıkarımıza değil’ diyeceğini düşünüyorum.”
“Geçiş döneminde çatışmalar artabilir”
Belgeselde konuşan Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal, ABD ile Çin arasında Tayvan üzerinden bir savaş çıkma riskine işaret ediyor. Ünal’a göre; “Tek kutupluluktan çok kutupluluğa geçişte çatışmaların artması olasıdır. ABD ve müttefikleri çok kutupluluğu kabul etmiyorlar hala.”
Ünal ayrıca, “BRICS ve Şangay hegemonyaya karşı bir duruş sergiliyor” görüşünü paylaşırken, sözlerine “Gelişen ülkeler artan oranda hegemonyaya karşı tavır alıyorlar. BRICS’te toplanmak üzere tavır alıyorlar” yorumuyla devam etti.
“ABD İkinci Soğuk Savaş inşa ediyor”
Gazeteci-Yazar Mehmet Ali Güller ise küresel düzende yaşanan sancılı geçiş döneminde Çin yönetiminin savaşsız bir şekilde süreci yönetmeye çalıştığını düşünüyor.
“Çin isterse askeri olarak Tayvan’ı alır” diyen Güller, “ABD ekonomik çıkarları için ikinci bir Soğuk Savaş inşa ediyor” diyor.
Güller, Çin’in ABD ile ve dünya ile kurduğu ilişkilerde “Soğuk Savaş dışı bir yaklaşımla” ve “savaşsız” bir politika izlemeye çalıştığını savunuyor.
Soğuk Savaş Asya’da mı devam edecek sorusuna Güller şu yanıtı veriyor:
“Arktik Okyanusu’ndan başlayıp Doğu Akdeniz’den inip Süveyş Kanalı ve Aden Körfezi’ne oradan Hint Okyanusu’na kadar inen bir cephe çizip bu cepheden Rusya’ya ve Asya dünyasına karşı bir saldırı yürütüyor.”
Alman politikacı: 30 yıllık küresel düzen değişiyor
Alman parlamenter Andrej Hunko da “Çin’in ABD’nin tek taraflı üstünlüğüne en azından ekonomik olarak meydan okuyan ilk ülke” görüşünü paylaştı. Alman politikacı, küresel düzendeki yeni duruma ve arayışa ilişkin, “ABD’nin dünya çapında egemen güç olduğu son 30 yıldır alıştığımız tek taraflı düzenin köklü bir değişimine tanık oluyoruz” tespitini yapıyor.
Andrej Hunko küresel güvenlik ortamında yükselen tehditlerle ilgili şu tespitte bulunuyor:
“ABD’nin bakış açısına göre, ABD’nin en büyük ve stratejik rakibi olan Çin’i zayıflatmak için bir çatışma dışarıdan stratejik olarak körükleniyor”
Hunko bir dönem Alman Sol Parti'nin Avrupa politikaları konusunda Alman Parlamentosu'nda sözcülük görevini yürütmüştü.
“Avrupa değişimin parçası değil ama olmalı”
2018 yılında düğününe davet ettiği Rusya lideri Vladimir Putin’le bir dans etmesiyle bütün hayatı ve kariyeri değişen Avusturya Eski Dışişleri Bakanı Karin Kneissl da Soğuk Savaş 2.0 belgeseline katkı sunan isimlerden. “Avrupa küresel düzeyde yaşanan değişimin bir parçası değil ancak olmalı” diyen Kneissl yaşanan jeopolitik gerilimleri “Soğuk Savaş” parantezinde görmediğini söylüyor. Deneyimli diplomata göre şimdiki durum Soğuk Savaş’tan daha vahim olabilir. Kneissl, gözlemini “Soğuk savaşta en azından caydırıcılığa dayalı karşılıklı saygı vardı. Bugün bunu göremiyoruz” sözleriyle paylaştı.
“Batı, yaptırımların işe yaramadığını anlayacak”
Çin konusunda birincil elden gözlem ve tecrübeye sahip İtalya Eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Michele Geraci, “Doğu ile Batı arasında bir miktar Soğuk Savaş tutumu olduğunu düşünüyorum” diyor. 10 yıl Çin’de yaşayan ve çeşitli üniversitelerde finans profesörü olarak çalışan Geraci, İtalya Ekonomik Kalkınma Bakanlığı'nda Uluslararası Ticaret ve Yatırımdan Sorumlu Devlet Müsteşarlığı görevinde de bulundu.
Belgeselde görüşlerine yer verilen Geraci’ye göre gerilim ve çatışmalar sadece ülkeler arasında değil aynı zamanda ülkelerin içinde de yaşanıyor. Geraci, “Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşan seçimlerle birlikte, başkanlık kampanyasında Washington'da şirketlere Çin'le iş yapmak istemeye yönelik baskı lobisi oluşturulması konusunda bir tartışmanın yaşanacağını umuyorum” görüşünü paylaşıyor.
Dışişleri Bakanlığı döneminde İtalya’nın Kuşak ve Yol İnisiyatifine katılmasında kilit rol oynayan isimlerden olan Geraci, ABD’nin Çin’i sınırlayıcı ekonomi politikasına ilişkin “Umarım ABD bu gerilimleri azaltır. ABD ve Batı’daki insanlar Rus karşıtı yaptırımlarda olduğu gibi bunların işe yaramadığını, kendilerine zarar verdiğini ve aslında diğer ülkelere pek de zarar vermediklerini anlayacaklar” değerlendirmesinde bulundu.