‘Atina ile zemin arayışı’ tepki çekiyor
Uzgel, “Özellikle 2021’den itibaren Erdoğan hükümeti, dış politikada bir ödün verme dönemine girdi. Kim isterse onunla ilişkileri düzeltebilmek için alttan alan, ödün veren bir tarzı var. Şu anda da güven vermiyor” dedi.
Doğa ÖztürkYunan Kathimerini gazetesinin haberine göre Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis’in gelecek ay Atina’da, münhasır ekonomik bölge (MEB) ve kıta sahanlığı sınırlandırmasıyla ilgili müzakereler üzerine görüşmeler yapması bekleniyor. Yerapetritis, gazeteye verdiği demeçte 2025 Ocak ayında Ankara’da yapılacak Yüksek Seviyeli İşbirliği Konseyinde iki ülkenin MEB ve kıta sahanlığı sınırlarının belirlenmesi için derinliğine bir çalışma sürecini başlatmasının hedeflendiğini söyledi. Yerapetritis, “Şu anda, iki dışişleri bakanı olarak, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgenin sınırlandırılmasıyla ilgili somut bir görüşmeye geçmek için gerekli koşulların mevcut olup olmadığını değerlendirme görevini üstlenmiş bulunuyoruz” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kiryokis Miçotakis’in ABD’nin New York kentinde bir araya gelmelerinin ardından Yunan Dışişleri Bakanlığı’ndan iki ülkenin deniz yetki alanlarına ilişkin açıklama yapılmış ve Yerapetritis, “İki lider, dışişleri bakanlarını kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgenin sınırlarını belirlemek üzere görüşmelere başlamak için koşulların elverişli olup olmadığını değerlendirmekle görevlendirdi” ifadelerini kullanmıştı.
‘TUTUMDA DEĞİŞİKLİK YOK’
Yerapetritis’in açıklamalarına ilişkin Cumhuriyet’e konuşan diplomatik kaynaklar, "Ege konularında Türkiye’nin tutumunda bir değişiklik olmadığını ve anlaşmazlık konusu olan birden fazla mesele olduğunu" açıkladı. ‘Kara suları, hava sahası, aidiyeti belirsiz coğrafi formasyonlar, gayriaskeri statüdeki adaların silahlandırılması’ ve diğer başlıkların tek bir konuya indirgenemeyeceğine işaret eden kaynaklar, bunların hepsine birden çözüm aranması gerektiğini ve birbiriyle bağlantılı anlaşmazlıkların görüşülmesi gerektiğini söyledi. Kaynaklar, bu konuların her birinde yılların getirdiği müzakerelerin getirdiği kapsamlı bir edinç (müktesebat) bulunduğuna da dikkat çekerek bu birikimin yok sayılamayacağını vurguladı.
‘GÜVEN VERMİYOR’
Konuya ilişkin Cumhuriyet’e konuşan CHP Dışişleri Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İlhan Uzgel, Dışişleri Bakanlığı’ndan konuya ilişkin kamuoyunu bilgilendirici bir açıklama gelmemesini eleştirdi. Uzun süredir Bakanlığın Türk kamuoyunu birçok önemli konuda bilgilendirmediğini ifade eden Uzgel, “Dışişleri Bakanlığı faaliyetleri istihbarat faaliyetlerinden farklıdır. Bakanlık böyle çalışmaz” dedi. Uzgel, “Özellikle 2021’den itibaren Erdoğan hükümeti, dış politikada bir ödün verme dönemine girdi. Kim isterse onunla ilişkileri düzeltebilmek için alttan alan, ödün veren bir tarzı var. Şu anda da güven vermiyor” dedi.
Röportajda Yerapetritis tarafından ‘uluslararası yargıdan’ bahsedildiğini aktaran Uzgel, “İçeriğe dönük olarak da kaygı ve kuşkularımız var. Sayın Bakan görüşmelerin içeriğinin ne olduğunu, Türkiye’nin hangi konularda uzlaşıya açık olduğunu açıklamalı. Yunanistan tarafının yaptığı açıklamada ciddi sorunlar var. ‘Biz karasularını görüşmeyiz çünkü egemenlik hakkımız ve karasularını istediğimiz zaman genişletme hakkımızı elimizde tutuyoruz’ deniyor. Türkiye’nin bu konudaki pozisyonu çok net. 12 mil’e çıkarılmasının savaş nedeni sayılacağı açıklanmıştı. Türkiye’nin buralarda resmi olarak pozisyon alması gerek. Nasıl oluyor da hükümet kıta sahanlığını masaya getiriyor. Kamuoyu bilgilendirilmeli” diye konuştu.
‘SAVUNDUĞUMUZ TEZLER DİKKATE ALINSIN’
CHP Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu ise Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanı faaliyetlerinin iktidar tarafından sonuçsuz kaldığını belirterek Aralık 2020’den bu yana Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin haklarının olduğu bölgelerde ‘Yunanistan ile ters düşmemek için araştırma ve sondaj faaliyeti yapılmadığını’ anımsattı. Bağcıoğlu, “Yunanistan Savunma Bakanı Dendias’ın son dönemde doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanları ile ilgili tahrikkar paylaşımları ve bu açıklamalara hiçbir cevap verilmemesi de dikkat çekicidir. Faaliyetlerden bu şekilde geri adım atılması ve Yunan iddialarına sessiz kalınması zaten bu tip bir görüşme serisinin başlayabileceği olasılığına akıllara getirmişti. Bu konuda en rahatsız edici olan, gelişmelerin Yunan basını ve Yunan siyasiler tarafından aktarılması Türk Dışişleri bakanlığı tarafından hiçbir açıklama yapılmamasıdır. Bakanlığa tavsiyemiz; yıllardır Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları paylaşımı konusunda çalışma yapan teorisyenlerin ve akademisyenlerin, bazıları emekli bazıları görevde olan bu konular üzerinde çalışmış devlet bürokrasisinde görev almış bürokratların görüşlerinin yani onlarca yıldır uluslararası hukuka uygun olarak savunduğumuz tezlerimizin dikkate alınmasıdır. Ayrıca;yapılacak görüşmelerin sadece kıta sahanlığı anlaşmazlığının çözümüne yönelik olarak yapılacağının anlaşıldığı ve bu durumun Türkiye’nin konuya ilişkin sorunların bir bütün olarak ele alınması yaklaşımından fazlası ile uzaklaşılarak Yunan tezlerine uyumlu bir yaklaşım sergilendiği kanaati de oluşmaktadır” ifadelerini kullandı.