'Ankara denge politikası yürütecek'
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in güncellenmiş nükleer doktrini imzalamasının ardından NATO harekete geçti. Yeni doktrin, bir ülkenin, nükleer silah sahibi başka bir ülke desteğiyle Rus topraklarına saldırıda bulunması durumunda Rusya’nın nükleer yanıt vermesine olanak tanıyor.
Doğa ÖztürkRus lider Vladimir Putin’in güncellenmiş nükleer doktrini imzalamasının ardından NATO harekete geçti.Yeni doktrin, bir ülkenin, nükleer silah sahibi başka bir ülke desteğiyle Rus topraklarına saldırıda bulunması durumunda Rusya’nın nükleer yanıt vermesine olanak tanıyor. Moskova’nın nükleer tehdidi, ABD’nin Ukrayna’ya, uzun menzilli ATACMS füzelerini Rus topraklarında kullanma izni vermesinin ardından geldi. Öte yandan NATO yarın Ukrayna’nın da katılımıyla olağanüstü toplanacak. Rusya-Ukrayna savaşındaki son gelişmeleri ve Moskova’nın nükleer tehdidini Cumhuriyet’e değerlendiren Prof. Dr. Mitat Çelikpala, Joe Biden’ın, kendisinden sonra gelecek olan Trump’a ‘rahat vermemek’ adına Ukrayna’ya söz konusu izni verdiğini söyledi. Bunun Trump’a bir tür alan daraltma olduğuna işaret eden Çelikpala, “Trump’ın bu konuda dengeli olmayan açıklamaları var. Ukraynalılar Trump’ın gelişini bir anlamda stres kaynağı olarak görüyorlar. Çünkü Amerika desteğini çekerse, Trump Rusya’yla konuşmaya başlarsa iki buçuk yıllık mücadelenin sonunda zora düşeceklerini düşünüyorlar. Oyun alanlarını genişletmeye çalışıyorlar” dedi.
‘HASSAS BIR DÖNEM’
Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere dışişleri bakanlarının Polonya Dışişleri Bakanının ev sahipliğinde 19 Kasım’da Varşova’da Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının 1000’inci gününde toplanmasını anımsatan Çelikpala, “Avrupa’nın kendi güvenlik mekanizmalarını yükseltmesi, Rusya’ya karşı güvenlik alanının genişletilmesi konusunda bir karar aldılar. Varşova’da yapılması ayrı bir sembolik önem taşıyor. Avrupalılar da bu denklem içerisinde bir pozisyon almaya çalışıyorlar. Son gelişmeler tarafları düşünmeye ve yeni stratejiler geliştirmeye itiyor bence. Nükleer lafının geçmesi bile, nükleer kullanılması tehditini gündeme getirdi. Dolayısıyla hassas bir döneme doğru gidiyoruz. Umuyorum aktörler daha dengeli davranırlar ve nükleer savaşla karşı karşıya kalmayız” dedi.
‘10-20 YIL GÜNDEME GELECEK’
Olası barış senaryolarını değerlendiren Çelikpala, “Ukrayna’nın istediği bir barış olsa toprakların bir kısmını geri alsa da Ruslar bunu hep gündemde tutacak. Rusların istediği gibi sonuçlanırsa da Ukraynalılar hep bunun rahatsızılığını yaşayacaklar. Dondurulmuş anlaşmazlıklarda ilk defa iki büyük aktör eklenecek ve bu eğer becerilebilirse donacak. Bu unutulmayacak. Önümüzdeki 10-20 yıl hep gündeme gelecek ve iki taraf normalleşmeyecek. Trump’ın tek başına bu çerçevede Ukrayna’ya barış getirmek gibi bir sonuca çabuk ulaşabileceğini düşünmüyorum. ABD, yardımları keserek Ukrayna’yı çaresiz bırakabilir ama bunu yaptığı anda da küresel bir aktör olarak sorunu ‘Rusya’nın istediği gibi çözen’ bir unsura dönüşecek. Bu da kendi müttefikleriyle ilişkilerinde ciddi sorun anlamına gelecektir” diye konuştu.
‘ÜYELERE SALDIRIRSA FARKLI DENKLEMLER KONUŞULUR’
İlerleyen süreçte Türkiye’nin konumuna ilişkin de konuşan Çelikpala, “Türkiye, denge politikasını yürütecektir. Hem Ukrayna hem Rusya, Türkiye için önemli. Şu an Rusya ile gerginlik yaşamamızı gerektirecek bir ortam yok. Buradaki dönüşümler bizim pozisyonumuzu belirler. Eğer, Rusya Polonya gibi NATO üyesi ülkelerden birine bir saldırırsa farklı denklemler konuşulur ancak henüz o seviyeye gidileceğini düşünmüyorum. O sürece kadar da Türkiye bu dengeyi koruyacaktır. Bizim enerji talebimize ve ticaretemize baktığımızda 3-4 sene önce denklemde olmayan ABD’nin şu anda LNG ile denklemde olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin enerji politikası yenilenebilire dönmüş vaziyette. Burada bizim açımızdan dengeler değişiyor ancak Rusya hâlâ bizim açımızdan bir kaynak. Türkiye’nin bunu değiştireceğini sanmıyorum ancak Rusya’nın beklentilerinin ve istediklerinin de her zaman Türkiye’nin beklenti ve çıkarlarıyla uyumlu olmadığını da anımsamak lazım” ifadelerini kullandı.