Amerika’nın anket sorunu… Seçime haftalar kala yarış hala kıran kırana

2024 ABD seçim kampanyaları tam gaz devam ederken anketler kafa karıştırmaya devam ediyor. Önceki 2 seçimde yanılan anket şirketleri 2024 için ne kadar doğruyu söylüyor?

Sarp Sinan Hacır

ABD seçimlerine 1 aydan kısa bir süre kala anketler tartışılmaya devam ediyor. Özellikle Donald Trump’ın ABD siyaset sahnesine çıkmasıyla birlikte seçim anketlerinin hedefi tutturma oranı ciddi anlamda düştü. 2016 seçimlerinde yapılan 1106 anketin ortalaması Hillary Clinton’ı yüzde 45.7, Donald Trump’ı ise 41.8 olarak gösteriyordu.

Benzer bir durum 2020’de de yaşandı. Joe Biden ile Trump’ın anket ortalamasında farkı 8.4 puanken seçim sonuçlarında Biden kazanmış olsa bile 4 puan fark atabilmişti. Yani anketler 4 puanlık bir yanılgı içindeydi.

Anketlere eyalet bazında bakıldığında anketlerin yanılgısı daha da ortaya çıkıyor. 2020 yılında Wisconsin eyaleti için yapılan anketlerde Biden’ın oyu sonuçlardan 9 puan daha yukarıda çıkmıştı. Michigan eyaletinde de anket şirketleri 7 puan yanılmışlardı. Durum böyle olunca kamuoyunda anketlere karşı inanç ciddi şekilde azalıyor. Peki, bu hataların sebebi ne?

ANKETLER NEDEN YANILIYOR?

Tarihsel olarak ABD seçim anketleri iki tarafın lehine de hatalar yapabiliyor. Mesela 2008 ve 2012 seçimlerinde Cumhuriyetçilerin oyları anketlerin epey altında kalmıştı. Ancak Cumhuriyetçi Parti’nin adayı Trump olduğu andan itibaren Amerikan seçmeninde önceden bulunmayan bir ayrım yaşandı. New York Times’a göre bu ayrım eğitim düzeyiydi. Anket şirketleri ölçüm yaparken eğitimi kıstas olarak almamış ve üniversite eğitimi almış kitlelere diğerlerine nazaran daha fazla anket sorusu yöneltmişti.

2016’da böylesi büyük bir hatanın ortaya çıkmasının başlıca sebebi buydu. 2020’de bu hatalar düzeltilmesine rağmen Trump hala gerçek oyunun altında anket sonuçları getirdi. Anket şirketleri Trump seçmeninin yaşayacağı sosyal baskı endişesiyle kamuoyuna açık bir şekilde kime oy vereceğini söylemekten çekindiğini iddia ettiler.

2022 ara seçimlerinde gözden kaçan bu faktörler hesaba eklendi. Anketlerin çoğunluğu hedefi bulmayı başarsa da bu sefer de Cumhuriyetçileri yüksek göstermiş ve hem Senato’nun hem de Temsilciler Meclisi’nin Demokratların elinden kaçacağı izlenimine sebep olmuştu. Sonuçta Cumhuriyetçiler beklenenin altında kalmış, senatoyu Demokratlara kaptırmışlardı.

ŞİMDİ DURUM NE?

Şu ana kadar çıkan anketler, bu seçimin belki de tarihteki en kıran kırana seçim olduğu izlenimini yaratıyor. Sadece seçimin kaderini belirleyecek salıncak eyaletlerde değil ülke genelinde de anketler ya 1 puan Harris’i ya da 1 puan Trump’ı önde gösteriyor. Ancak anketlerin Demokratları genelde fazla gösteriyor oluşu Harris tarafını endişelendiriyor.

Bu seçim dönemi öncekilerden farklı. Tarihte ilk kez bir aday seçime bu kadar az zaman kala adaylıktan çekildi. Biden’ın çekilmesi sonrası ön seçim yapacak zaman kalmamıştı. Bu sebepten ötürü işaret ettiği yardımcısı Harris, partinin önde gelenlerinin desteğini alarak aday oldu. Biden kampanyasının son döneminde umutlar tükenirken birçok bağışçı destekleri bekletmeye başlamıştı. Harris adaylığı açıklanınca bekletilen para bir anda akmaya başladı. Harris’in adaylığının ilk ayı anketlerde çok iyi sonuçlar getirdi. 7 salıncak eyaletin 6’sını Trump kazanıyorken Harris sonrası tamamı Demokratlara yazıldı. Harris için genel olarak iyi geçtiği düşünülen münazara da momentuma katkı sağladı.

Ancak balayı dönemi Ekim ayının gelmesiyle son buldu.  Gerek enflasyon sorunu, gerek göçmen krizi gerekse İsrail-Filistin tartışmaları mevcut iktidardaki Harris ve Biden ikilisine iyi gelmedi. Bugün, salıncak eyaletlerden Wisconsin ve Michigan’da anket sonuçları Trump’ı birkaç puan önde gösteriyor. Eğer Trump Pensilvanya’yı da kazanmayı başarırsa Harris’in zafer için pek bir umudu kalmayacak.

ANKETLER YİNE YANILIYOR OLABİLİR

Tabii asıl merak edilen soru şu; anketlere ne kadar güvenmeli? Son 2 genel seçimde de yanılan anketlerin bu seferde durumu dengelemek adına Trump’a birkaç puan ekliyor olma ihtimali bugün ABD’de yorumcular tarafından sıkça dile getiriliyor. Bu yüzden anketleri doğrudan seçim sonuçlarını öğrenmek yerine trendleri anlamak için kullanmak en mantıklısı olacaktır.

Örneğin siyah topluluklar ve 18-30 yaş aralığı seçmende “seçime ilgi” 2020’nin 20 puan gerisinde. Harris’in “oy yatağı” olarak görülen bu iki demografinin sandığa gitmekte ilgisiz kalması kendisi için facia olacaktır. Özellikle siyah erkeklerin Harris’e pek ilgi göstermediğini Obama da iddia etti. Seçim kampanyasına destek veren Obama, “tüm kardeşlerinden kendisine gösterdiği ilgiyi Harris’e de göstermelerini” rica etti.

Amerikan seçimlerinde posta yoluyla oy kullanacak olanlar seçimden haftalar önce katılım gösteriyorlar. Salıncak eyaletlerden gelen ilk veriler Cumhuriyetçilerin 2020’ye nazaran daha iyi durumda olduğunu gösteriyor. Tabii bu duruma 2020’deki Covid-19 zorluklarını da katmak gerekir. O dönemde Demokratlar yasaklara daha fazla uyuyor ve sandığa gitmeden oy kullanmayı tercih ediyordu.

Ancak bu durum, Cumhuriyetçilerin neden posta ile oyu daha fazla kullandığını açıklamıyor. Şu ana kadar elde edilen verilere göre Kamala Harris için tehlike çanları çalıyor. Kendisi için 1 puan önde gösteren anketlerin haklı çıkması bile Harris’i kazandırmayacak. Çünkü toplam oyun fazlasını alması Demokratlara genel olarak yetmiyor. Sandalye sayısında Cumhuriyetçileri geçebilmek için en azından 3-4 puan fark atmak durumunda. Seçime haftalar kalmış olsa bile hala tüm dengeler birçok kez olduğu gibi değişebilir. Ancak şu ana kadar oluşan görüntü, 2016 Trump zaferini andırıyor. İzleyip göreceğiz.